"Nerede kaldın?" Emre içeri girdi ve elindeki kitabı konsola bıraktı. "Kaç saattir bekliyorum." Altay'a bakarken yüzünü ekşitti. "Bu muymuş?"
Altay neredeyse titriyordu, "B-ben..."
"Arzum," Emre ona odaklanabilmem için parmaklarını şıklattı."Silahım içeride kalmış. Getirsene."
"B-ben bir şey yapmadım!" Altay neredeyse ağlayacaktı.
Emre koltuğa oturdu. "Ne diyor bu?" Taner'e baktı. "İndirsene silahını. Bayılacak şimdi."
"Arzum'dan hoşlandığını söyledi," dedi Taner. Sanki suç benimmiş gibi.
"Ben ne yaptım!?"
Bana döndü ama hedef hala Altay'dı. "Onun hoşlanmasına sebep oldun!"
"Ben bir şey yapmadım! Kendi öz ve hür iradesiyle hoşlanmış!"
Emre ofladı, "Şu pembe dizi diyaloglarını bıraksak diyorum?"
Taner dişlerini sıktı. "Buradan siktirip gitmen için 15 saniyen var," dedi Altay'a.
Emre, "5 saniyedir o. Koş!" diyerek uyardı.
Altay neredeyse toz bulutu gibi evden çıkarken, özür dilemek için peşinden koşmaya yeltendim ama Taner belimden tutup gitmeme engel oldu. "Sen nereye gidiyorsun? Geç şuraya," diyerek beni bir yaprak gibi savurarak koltuğa ittirdi.
"Benim evimde bana ahkâm kesemezsiniz! Siz kimsiniz?! Polisi arayacağım ben!"
"Salaklar, o mala o kadar para vereceğimi sandılar galiba. Ölsem de vermezdim. Kıllık çıkardılar. Bende kıl ve kıllık yapan insan sevmem."
"Öldü mü hepsi?"
"Ne bileyim ben? Önemli olan benim yaşamam, değil mi?" kolunu gösterdi, "Atardamar kanaması olabilir. Hafif."
Taner silahını masaya bıraktı ve kravatını gevşetti. Sinirle koltukta kımıldandım. Bakışlarımı Taner'den ayıramıyordum.
"Arkanda iz bırakma diye seni binlerce kez uyardım, Emre."
"Ya ne yapsaydım? Hepsini yakmamamı, kalanlarını da yememi falan mı istiyorsun?"
Kısa bir sessizlik olunca, Taner bana döndü. O an hesap verme sırasının bana geldiğini anladım. "Daha dün tanıştığın bir adamı nasıl evine alabilirsin?"
"B-bunu... Nereden..." Aman Allah'ım. "İnanmıyorum." ayağa fırladım, "Sen kendini ne sanıyorsun!?"
"Ne mi?" sinirle güldü, "Bunu tartışmayalım?!"
"Seninle birlikte oldum diye senin malın olmam ben!" dedim hiddetle.
Emre elleriyle yüzünü kapattı, "İnanmıyorum. Yattınız mı?" güldü, "Hızınıza yetişilmez."
"Siz birbirinizi tanıyor musunuz?" deyiverdim birden. İşte kilit sorum. Karakolda tanıştıklarına, bir geçmişleri olduğuna emindim. Ama... Daha fazlası vardı sanki.
Emre gözlerini kırpıştırdı ve cevaplaması için, Taner'e döndü.
Taner derin bir nefes aldı. "Maalesef."
"Kardeş misiniz?"
"Ne?" hareket etmişim gibi kaşlarını çattı. "Hayır."
Ah, doğru. Melis tek çocuk olduğunu söylemişti.
Emre derin bir iç çekti. "Kuzen. Ama bence bana iyi bir abi oluyor. Öyle değil mi, Taner?"
"Beni kefaletle çıkardığında, onu neden çıkartmadın?" dedim merakla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Nefeste (TAMAMLANDI)
ChickLitKelebek ömürlü bir genç kadın, asırlarca sevse doyamayacağı bir adama tutuldu.