Dışarı çıktım ve biraz odadan uzaklaştım. Tam konuşacağım esnada Taner söze başladı. "15 dakika içinde Emre'nin evine geliyorsunuz.," diyerek pat diye telefonu yüzüne kapattı.
Sesindeki garip öfke ve tahammülsüzlüğü hissetmemek mümkün değildi. Telefonu kulağımdan çekip, ekrana boş boş bakarak derin bir iç çektim.
Emre, yanımdaki koltuğa oturmuş dalgın dalgın yola bakıyordu. "Elin çok yumuşak dedim Öykü'ye. Hayatımda gördüğüm eli en sert doktor olmasına rağmen..."
Göz ucuyla ona baktım. Bu kadar fena mıydı durum? "Ne konuştunuz ben çıktıktan sonra?"
"Pek bir şey yok. Adeta bir duvardı."
"Nişanlı veya evli olmasın?"
"Baktırdım. Bekar." omuz silkti, "Kendi halinde bir kadın. Kadıköy'de bir apartmanda kirada oturuyor. Her Cuma bir yerlerde arkadaşlarıyla oturup..."
Sözünü kestim. "Emre, belki de onu korkutuyorsundur. Iki seferdir kolundan vurulmuş bir şekilde seni görüyor. Kadınlar böyle şeylerden hoşlanmaz."
Sarsılarak güldü. "Ne? Ufak heyecan ve aksiyonun kadını etkilemediğini söyleme bana. Bir memur gibi olursam, gözüne nasıl farklı gelebilirim ki?" eliyle solu gösterdi ve son anda döndüm.
"Bir memur evleneceği kadını nasıl etkiliyor?"
"Ekonomik çıkmaz. Devlet memuru sırtını devlete dayamıştır. Bu çaresi olmayan ve yaşı geçen kadınları cezbeder." Devam etti, "Taner bir memur olsaydı seni etkiler miydi? Onu gizemli buluyorsun, ilgini çekiyor."
"Taner'i hangi meslek grubunda bulursam bulayım ilgimi çekerdi." dedim dürüstçe. O kadar asil bir adamdı ki, kesinlikle bunu ebeveynlerinden almış olmalıydı. Farklı bir yakışıklılığı vardı. Hiç çabalamadan elde ettiği karizması, güzel konuşması, kibirden uzak duruşu ve objektif bakış açısıyla ne konumda olursa olsun, onu tanımak isterdim. "Konuyu saptırma. Uyuşturucu satıcısısın ve Öykü bunu öğrenir öğrenmez, kendini ruhsal darbeden kurtarmak için senden uzaklaşacaktır." Kadınlar güvende olmayı severdi, diken üstünde durmayı değil...
"Sadece uyuşturucu satıcısı olmam mı sorun? Sen korkmuyor musun Taner'in sana ruhsal acı çektirmesinden?"
Derin bir nefes aldım. En büyük korkularımdan biriydi belki de bu konu... Bana o kadar kolay acı çektirebilirdi ki, kendi bile şaşırırdı bu etkisine. Karakter olarak şu güçlü gözüküp içten içe bir kenara yığılmamak için kendini zor tutan insanların kategorisindeydim. Aslında çok kolay kırılıyordum ama kırgınlıklarımı kendimden bile saklamayı iyi biliyordum, o kadar...
"Bak... Bazen korka korka deniyorsun işte," dedi sessizliğimi bir cevap olarak algılarken. Eliyle beni durdurdu. "Boş bir yere park edebilirsin," dedi ve şık araçların bulunduğu binanın önünü gösterdi.
Lüks bir binanın önünde boş bir yer gördüm. O esnada kırmızı arabasının önüne yaslanmış, elleri cebinde yere bakan Taner'i gördüm. Zayıf bir nefes alıp, arabayı dikkatli bir şekilde park ettim.
"Şaşırtmadı," dedi Emre durduğum arabadan inerken.
Arkasından motoru kapattım ve bende arabadan indim. Kapıları kilitledim ve küçük adımlarla onlara yaklaştım.
Taner ayak seslerinden anlamış olacak ki başını kaldırdı, "Hoş geldiniz." öfkeli bir gülümseme dudaklarındaydı. "Nasılsınız Emre Bey? Kolunuz ne durumda?"
"Idare eder," dedi ve tatlı tatlı gülümsedi. Aralarında garip bir sessizlik oldu.
"Sen aptal bir çocuksun." dedi birden Taner öfkeyle. "Asla büyümeyeceksin, değil mi?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Nefeste (TAMAMLANDI)
ChickLitKelebek ömürlü bir genç kadın, asırlarca sevse doyamayacağı bir adama tutuldu.