Kapının açık olması içime büyük korku salmıştı.
"Anne?"diye seslendim titrek sesimle. Kapı neden açık olabilirdi ? Fikir yürütemiyordum.İçeri girip ışıkları yaktım. Ortalık gayet topluydu. Bütün odaları korkuyla, yavaş yavaş kontrol ettim. Ne annem nede babam vardı. Nereye gitmişti bunlar?
Salona geçtiğimde sehpahanın üzerinde duran kağıt dikkatimi çekti.
Umarım aklıma gelen şey değildir diye kendimi teskin etmeye çalışıyordum.Üstünde ' Zeynep ' yazısının olduğu kağıdı elime aldım ve okumaya başladım.
' Kızım.. Zeynebim. Gitmek zorundaydım annecim. Ne olur darılma bana. Seni seviyorum ama babanın seni kabul etmediğini biliyorsun. Biz babaannenin evine gidiyoruz Nevşehir'e. Bu yaşa gelmeni bekledim ve artık büyüdün. Artık kendi ayaklarının üzerinde durabileceğini biliyorum.
Ara sıra gelirsin Nevşehir'e babanın haberi olmadan buluşuruz. Kendine iyi bak...
Seni seven annen...'Seni seven annen...
Seni seven annen...Kağıda öylece bakakalmıştım. Ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Gözümden sızan yaşa küfredip, yanağımı var gücümle sildim.
"Akma! Sakın bir daha o kadın için akmaya kalkma anladın mı?!" dedim gözyaşıma.
Ağlamayacaktım. Ağlamamalıydım. Ama olmadı.Bütün bedenim gücünü kaybetmiş ve olduğum yere yığılmıştım. Haykırmak istiyordum.
Bu koca dünyada tek başımaydım ve bana destek olup sahip çıkacak kimse yoktu!Bir an şaka olma ihtimali vardır diye düşündüm. Evet neden olmasındı ki?
Annem şimdi şu kapıdan girer ve bana şaka yaptığını, sadece ona ne kadar bağlı olduğumu görmek istediğini söylerdi.
Hışımla yerimden kalktım ve dışarı çıktım. Sağa sola baktım. Bir o tarafa bir bu tarafa koştum.
"Anne!?"
"Anne hadi bekliyorum gel!.. Şaka yaptığını biliyorum.." derken deli gibi ağlıyordum. Karşı komşumuz Azize teyze endişeyle dışarı çıktı ve uykulu gözlerle zoraki yanıma geldi."Kızım dur sakin ol."dedi koluma girerek. Olanlardan haberi varmış gibi. Nasıl sakin olabilirdim?!
"Bak gel bi geçelim eve. Bi soluklan su iç. Şu şoku bir atlat. Konuşuruz sakin kafayla. Olur mu yavrum?" dedi yanağımı okşayarak.
Çaresizce kafa salladım.
Eve girdim ve kendimi koltuğa bırkatım.
Hiçbirşey düşünemiyordum. Ne yapacaktım şimdi? Yalnızlar rıhtımında bulmuştum bir an da kendimi.Bu tarz yaşantıları duyduğumda, hep garibime gider ve beni üzerdi. Annesiz, babasız. Babam üveyde olsa,dünyanın en kötü babasıda olsa sonuçta babaydı. Annem ise...
Anne demeye dilim varmıyordu doğrusu.
İçim bir an öfkeyle doldu.
'Seni seven annen...'
Beni seven annemmiş..."Biraz daha iyi misin?"dedi Azize teyze,ben suyumu yudumlarken.
Kafa salladım."Sen gördün mü gittiklerini?"diye sordum buz gibi sesimle.
"Evet. Onlar giderken Sevde geldi. Sana haber vermiştir diye düşündüydüm."
"Vermedi."
"Ben eve gidip biraz dinleneyim Azize teyze. Sonra yine konuşuruz."dedim ayaklanırken.
"Peki kızım. Üzme kendini tamam mı? Sakın annenin yanına gitmeye kalkma. Artık kendi hayatına bak..."
Tepki vermeden eve gittim. Düşüncelerimle boğuşmaya ihtiyacım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇ
Fiksi Remaja"Ben seni sevdiğim de, henüz 'süt'e 'düt' diyordun." Klasik olmayan, gerçek hayattan esinlenilmiş ve biraz da kurgu olan bu hikayeyi okumayı deneyin. Pişman olmazsınız. (24.10.2017)