Half A Heart (Niall Horan&Demi Lovato)

21.5K 400 45
                                    

Aklııma bir kurgu geldikçe sürekli yeni hikayeye başlıyorum. Ve karşınızda ilk Niall Horan&Demi Lovato FanFiction'ım. Bu arada Niall burada ünlü değil. Umarım beğenirsiniz.

Yıl 2010

“Kazak, kış, şeker, raf, fındık, kitap…” Pencerenin kenarında oturup kendi kendime kaç saattir kelime türetmece oynadığımı bilmiyorum ama gri bulutlar çoktan güneşi kapamış yağmur çiselemeye başlamıştı. Grileşen gökyüzü bana huzur veriyordu. Tamam şimdi ‘Renksiz bir gökyüzü insana nasıl huzur verir? Sorunlu musun sen?’ diye düşünüyor olabilirsiniz. Eğer sorunlarım olmasa üç aydır lanet olası rehabta tedavi görüyor olmazdım. Babam demeye iğrendiğim adam sırf kimsenin bana yaklaşmasına izin vermeyip kimseyle konuşmuyorum diye üç ay önce beni bu iğrenç yere yatırdı. O adamdan nefret ediyorum. On üç yaşımdan beri neler yaşadığımı hiç bilmiyor. Aynı evde yaşıyorduk ama iki yabancı gibiydik. Ha bir de annemden ayrıldıktan sonra evlendiği fahişeyi unutmayalım. Başıma ne geldiyse onun yüzünden geldi zaten. Dört yıl boyunca onun bana yaşattıklarından dolayı buradayım. Her şeyin sorumlusu o. Ondan da nefret ediyorum. Bu lanet olası rehabtan da, hayatımdan da, kendimden de…

Kapının üç kere nazikçe çalınmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Kesin yine Bayan Rivers beni kontrol etmeye gelmişti. Girin diye seslenmek yerine bacaklarımı kendime çekip dışarıyı izlemeye devam ettim. İçeri girmek için iznimi beklemediğini biliyordum. Sadece kabalık olmasın diye kapıyı çalıyordu.

Kapının açılmasıyla her zamanki büyük gülümsemesiyle Bayan Rivers içeri girdi. Orta yaşı biraz geçmesine rağmen içindeki yaşama sevinci küçük bir çocuğunkine eş değerdeydi. Belki ondaki yaşama sevincinin yüzde biri bende olsa şu an burada olmazdım.

“Yağmuru izlemek kadar keyiflisi yok değil mi?”

“Gördüğünüz gibi ben iyiyim. Artık gidebilirsiniz.”

Gelen adım seslerinden Bayan Rivers’ın kapının eşiğinde durmayı bırakıp içeri girdiğini anladım. “Aslında buraya sizi kontrol etmek için gelmedim Bay Horan.”

“Yoksa taburcu mu oluyorum?” dedim alaycı bir tonla.

“Maalesef. Ben büyük salonda toplandığımızı söylemek için geldim. Eski bir hastamız bizi ziyarete geldi. Siz ve arkadaşlarınızla paylaşacağı şeyler var.”

“Onlar benim arkadaşlarım değil. Benim arkadaşım yok.”

Bayan Rivers’ın derin bir iç çekmesinden sakinliğini korumaya çalıştığı belliydi. “Dediğim gibi büyük salonda toplanıyoruz.”

“Gelmeyeceğim. İyi bir dinleyici değilimdir.”

“Gelmeme gibi bir lüksünüz yok Bay Horan.” Dedi sesini hafifçe yükselterek. “Şimdi ben aşağı iniyorum ve sizi de orada görmek istiyorum.”

Kapı sesiyle başımı odaya çevirip derin bir nefes aldım. Şu eski hastaların ziyaretlerinden nefret ediyorum. Saatlerce felsefi cümleler kurup öğüt veriyorlar. Hayır, sanki taburcu olmuş bir hasta değil de ünlü bir filozof. Bir de burayı neden ziyaret ediyorlar anlamıyorum ki? Bu siktiğimin yerini tekrar görmek onları mutlu mu ediyor?

Ziyaretçinin konuşmalarını kaçırmak için odada biraz daha oyalandıktan sonra Bayan Rivers’ı daha fazla kızdırmamak için yavaş adımlarla aşağı indim. Büyük salon dediğimiz zemin kat oluyordu. İki tarafı camlarla çevrelenmiş geniş bir odaydı burası. Basamaklar bitip aşağı vardığımda ziyaretçinin hala konuştuğunu gördüm. Sesine bakılırsa gelen kişi bir bayandı.  Tanrım, keşke biraz daha oyalansaymışım!  Çaresizce dört sıra halinde dizilmiş sandalyelerden boş olanına oturdum. Yanımda JohnnyB oturuyordu. Saçları Johnny Bravo’ya benzediği için ona bu ismi takmıştım. Onun durumu benden de kötü. Düşünün geçen hafta burada oluşunun birinci yılını kutladık ve hala kimseyle konuşmuyor.

“Nasıl gidiyor?” diye sordum fısıldayarak. Her zamanki gibi verdiği karşılık derin bir iç çekişti. “Bende idare eder.” Yine iç çekiş. Konuşmayan biriyle konuşmak gerçekten çok eğlenceli oluyor.

“…Binlerce kişinin önünde sahneye çıktıktan sonra gece evimde ya da otel odamda yalnızdım. Yanımdakileri gerçek arkadaşım sanmıştım. Bana uyuşturucu ve içki veriyorlardı. Depresyondaydım ve uyuşturucuyla yalnızlığımı bastırmaya çalışıyordum. Aileme güvenemiyordum, yemek yiyemiyordum, herkese öfkeleniyordum… Bakın biliyorum çoğunuz kötü hatıralara sahipsiniz. Belki hayatınızdan nefret ediyorsunuz emin olun bende ediyordum. Ama burada geçirdiğim bir kaç ay bana hayatımın ne kadar değerli olduğunu öğretti. Kendimi toparlamamı, kendime gelmemi sağladı. Bunu sizde yapabilirsiniz ama ilk önce kendinizi sevmelisiniz. Güçlü olun ve size değer verenler için ayakta durmaya çalışın. Hepinizin bir an önce eski sağlığına kavuşmasını istiyorum.”

Konuşmasının sonlarına doğru sesi titremeye başlamıştı. Tanrım, bu hareketle ilham kaynağı falan olacağını mı sanıyor? Bir sessizlik olunca ayakkabılarımı incelemeyi bırakıp ziyaretçiyi görmek için başımı kaldırdım. Ah, tabi ya! Sesinden tahmin etmeliydim. Demi Lovato. Rehabın devamlı ziyaretçisi.

Yanağından süzülen yaşları nazikçe sildikten sonra boğazını temizleyip gülümsedi. “Buraya arkadaşımla birlikte geldim.” Dedi elinde gitar tutan adamı göstererek. “Biliyorum buraya her geldiğimde aynı şarkıyı söylüyorum. Belki bu sizi sıkıyordur ama Skyscraper benim için gerçekten çok değerli bir şarkı.”

Adamın gitarı çalmaya başlamasıyla derin bir iç çekip gözlerimi devirdim. Müzikten nefret ediyorum. Bu iğrenç ortamda daha fazla duramayacağım. Oturduğum sandalyeden öyle bir hışımla kalkmışım ki bunu ancak herkesin gözleri bana çevrilince fark ettim. Hiçbir tepki vermeden yürümeye başladığımda Bayan Rivers’ın sesiyle durmak zorunda kaldım.

“Bayan Lovato’nun sizlere şarkı söylemek istediğini duymadınız sanırım.”

“Aslında…” diyerek Bayan Rivers’a döndüm. “Duydum ama dinlemek istemiyorum.” Bayan Rivers kaşlarını çatarak bana bakmaya devam ederken bir adım daha attım. “Bay Horan-”

“Önemli değil.” Bayan Rivers’la sesin geldiği tarafa dönünce konuşanın Demi olduğunu fark ettim. “Beni dinlemek zorunda değil. Gitmesine izin verin.”

Tekrar Bayan Rivers’a döndüğümde ölümcül bakışlarıyla karşılaştım. Gerilen yüzü sınırlarını zorladığımı fark etmemi sağlayınca derin bir iç çekip yerime oturdum. Bayan Rivers özür diledikten sonra Demi şarkı söylemeye başladı.

Half A Heart (Demi Lovato&Niall Horan/Diall)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin