Bölüm 7

3.6K 327 28
                                    

Hızlı ve kesik nefesler alıyordum. Demi’nin eline dokunmak için sarf ettiğim efor birkaç kilometre koşan bir koşucunun sarf ettiği efora bedeldi. İkimizde sessizce duruyorduk. Hala elini okşamaya devam ettiğimi fark ettiğimde tüm cesaretim kayboldu ve hızla elimi çektim. Demi çaresizce beni izlemeye devam ediyordu. Bir şey söylemek için dudaklarını aralamıştı ki vazgeçip kapadı. Sonunda derin bir nefes alıp bana biraz daha yaklaştı. “Sana sarılmak istiyorum.”

“Daha sana dokunamıyorum bile.” Deyip başımı eğdim. “ Korkağın tekiyim.”

“Eğer bu durumdan kurtulmak istiyorsan korkularınla yüzleşmek zorundasın.”

Başımı iki yana salladım. “Ben korkaklıkta son noktadayım Demi, yapamam.”

“Bak ne yaşadığını bilmiyorum ama yaşadıklarının ne kadar ağır olduğunu tahmin edebiliyorum. Bu yüzden bu kadar zorlanıyorsun ama atlatabilirsin Niall. Buna inanıyorum. Sadece kendine güven.”

Derin bir nefes alıp yataktan kalktım ve pencereye yaklaşıp dışarı izlemeye başladım. Kısa bir sessizlikten sonra Demi tekrar konuşmaya başladı. “Bunu adım adım da yapabiliriz. Direk gel bana sarıl demiyorum. Eğer sevdiklerinin dokunuşunu hissetmek istiyorsan bir adım atmalısın.”

“Ne yani…” dedim gülerek. “Sana dokunmaya çalışıp pratik mi yapayım? Tanrı aşkına bunun ne kadar komik göründüğünü düşünsene.”

“Bence komik bir tarafı yok.” Demi’nin yüzündeki ciddiyeti görünce gülümsemem anında silindi.

“Elini mi tutacağım?”

Başını hayır anlamında iki yana salladı. “Bunu zaten önceden yapmıştın.” Biraz düşündükten sonra konuşmaya devam etti. “Yüzüme dokunabilir misin?”

Ciddiyeti hala devam ediyordu. Saçma bir şeyler söyleyip bu anı bozabilirdim ama bunu yapmamam gerektiğinin farkındaydım. Demi gerçekten bana yardım etmek istiyordu. İzin ver de yardım etsin Niall.

İç sesime uyup tekrar yatağa Demi’nin yanına oturdum. “Bu çok komik görünecek.”

“Burada bizden başka kimse yok Niall. Bu yapacağımız şeyi komik görüp gülmeye başlayacak birinin olmadığı anlamına geliyor. O yüzden rahat olabilirsin.”

Derin bir nefes alıp elimi kaldırdım ve Demi’nin yanağına doğru yaklaştırmaya başladım. Elim titriyordu. O kadar cool tavırlarıma karşılık bu fobi tüm karizmamı yerle bir ediyordu.

“Bak bunu Bayan Rivers da denemişti ama hiçbir işe yaramadı.”

“Benim de denememden bir zarar gelmez.”

Demi’nin pes etmeyişine karşılık derin bir iç çekip yavaşça yaklaştırmaya devam ettim. Bu kare anca filmlerde olur. Acaba kaç dakikadır ilerlemeye devam etmek için kendimle savaşıyorum?

“Olmuyor işte Demi. Korkaklıkta farklı bir noktada olduğumu söylemiştim.”

“Niall! Pes etme gibi bir seçeneğin yok. Hadi yapabilirsin.”

Anlaşılan bunu yapmaktan başka bir çarem yok. Hadi ama Niall, ne kadar zor olabilir ki? Sadece dokunacaksın.

Parmak uçlarım yanağına değdiğinde Demi geri çekeceğimi anlamış olacak ki hemen atıldı. “Elini hemen geri çekersen bu kadar çabanın bir anlamı kalmaz.”

“Ne yani böyle duracak mıyız?”

“Okşayabilirsin.” Dedi gülümseyerek.

“Tanrı aşkına Demi fantezi mi yapıyoruz?”

“Ne var? Sevdiğin kişilere sadece dokunup durur musun?”

“Senin sevdiğim kişiler arasında olduğunu nereden çıkardın?”

Derin bir iç çekti. “Öyle bir şey demedim. Pekala beni Rose’un yerine koy ve öyle davran.”

“Rose’un saçları seninkiler gibi değil, sarı.”

“Başka bahanen yok mu?”

“Senden kaçış yok mu?”

“Maalesef.”

“Pekala, sakın dokunuşumdan etkilenmeye kalkma.”

“Bende Niall bana dokunsun da etkileneyim diyordum.”

Evet, biliyorum elim Demi’nin yanağında çok saçma diyaloglar kuruyoruz. Kendisinin de söylediği gibi Demi’den kaçış olmadığı için yavaşça elimi yanağına yerleştirdim ve başparmağımla okşamaya başladım. Şu an daha çok fantezi yapıyormuşuz gibi geliyor. Ne bileyim yalnızca yanağına dokunabilmek için büyük bir çaba harcayıp onun isteğiyle yanağını okşamam falan. Sizce de komik değil mi?

Tamam, yalan söylemeyeceğim. Teninin sıcaklığını hissetmek kendimi iyi hissetmemi sağlamıştı. Bu hissi özlemiştim ve sanırım şu an korkmuyordum. Demi’nin de gülümsemesine bakılırsa halinden memnun gözüküyordu. “Bilekliği yapmama yardım ettiğin için teşekkürler. Yeğenim görünce çok sevinecek.”

“Ne?” Yine mi Demi’nin ne dediğini kaçırmıştım yoksa bu sefer cidden anlamsızca konuşmaya mı başladı?

Kıkırdamaya başladı. “Yanağımı Rose olduğumu düşünerek okşuyorsun ya işin kolaylaşsın diye değişik bir atmosfer yaratmaya çalıştım.”

Kendimi tutamayıp gülmeye başladım. Bu Demi’nin gülümsemesinin büyümesine neden olmuştu. Sonra birden elimi çektim ve yataktan kalktım. “Ziyaret saati bitmek üzere.”

“Tanrı aşkına saate bakmadan zamanın dolduğunu nasıl anlayabiliyorsun?” diye sordu hayretle.

“Dikkat Lovato. Her ziyaret gününde çalıştığında motorundan gürültülü ses çıkan bir araba geliyor. O arabanın sesini ikinci kez duyduğumda buradan ayrıldığını anlıyorum. Bu da ziyaret saatinin dolduğu anlamına geliyor.”

“Pekala Bay Holmes.” Diyerek ayağa kalktı. “Benden istediğin bir şey var mı?”

“Barmbrack.” Dedim ona dönerek.

“O da ne?” diye sordu kaşlarını çatarak.

“Bir çeşit üzümlü ekmek. İrlanda usulü. Tereyağıyla harika oluyor. Bir gün denemelisin.”

Gülmeye başladı ve kapıya yöneldi. “Görüşürüz çakma sarışın.” Der demez dışarı çıktı.

“Bana çakma sarışın dememeni söy-” Cümlemi bitirmeme izin vermeden kapı çoktan yüzüme kapanmıştı bile.

Half A Heart (Demi Lovato&Niall Horan/Diall)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin