Bölüm 20

3.3K 283 13
                                    

Demi, Bayan Rivers ve Rose ile birlikte odaya döndüğünde acaba hata mı yapıyorum diye düşünüyordum. Hata ya da doğru artık gelmişlerdi ve kaçışım yoktu. “Oturun.” Dediğimde içimdeki korkunun sesime de vurduğunu fark ettim. Bayan Rivers koltuklardan birine, Rose ise bize yakın olacak şekilde yatağın kenarına oturdu. Onların oturmasını bekledikten sonra Bayan Rivers’ın karşısındaki koltuğa oturdum ve Demi’nin de oturması için ona döndüm. Yatağa oturmak yerine benim yanıma koltuğun kenarına oturmayı tercih etmişti. Stresten bacağım sürekli hareket halindeydi. Derin bir nefes alıp Bayan Rivers’a döndüm. “Bakın yaşadıklarım benim için hiç te kolay değildi. Bunlar fazlasıyla utanılacak şeyler ve nasıl anlatacağımı bilemiyorum.”

“Rahat ol Niall.” Bayan Rivers ilk defa benimle samimi bir şekilde konuşuyordu. “Bize güvenebilirsin. Anlattıkların bu odada kalacak.”

Ellerimle yüzümü sıvazlayıp dirseklerimi dizlerime dayayarak bir süre böyle durdum. “Bayan Rivers babam ziyaretime geldiğinde yanında getirdiği kadını… Charlotte’u hatırlıyor musunuz? ” İsmini söylemekten bile iğreniyordum. Bayan Rivers başını evet anlamında aşağı yukarı salladığında “Bu hale gelmemin tek sorumlusu o.” Dedim.

“Aranızda ne geçti?”

Bayan Rivers’ın sorusuna karşılık elimi sertçe saçlarımın arasından geçirdim. Nasıl anlatacağımı bilmiyordum. Daha bir şey anlatmaya başlamadan bile fazlasıyla utanıyordum. Demi’nin elini omzumda hissettiğimde ona döndüm.  “Sakin ol Niall.” Dedi kısık bir sesle. “Yapabilirsin.” Derin bir iç çekerek başımı onu onaylarcasına aşağı yukarı salladım ve tekrar Bayan Rivers’a döndüm. Yaşadıklarımı Demi’ye anlattığım gibi yüzüstü anlatmayacaktım. Her şeyi en başından anlatmaya karar vermiştim.

“Ben beş yaşındayken annemle babam boşandı. Babam Amerika’ya taşındı, annem ise İrlanda’da kalmayı tercih etti. O günden beri her tatilde abim Greg ile birlikte babamın yanına yani Amerika’ya gidiyorduk. Ama bu bizim için fazlasıyla yorucuydu. Bu yüzden annemle babam ikimizden birini seçmemizi istediler. O zamanlar babamla gerçekten iyi anlaşıyorduk. Bu yüzden ben onu tercih etmiştim. Abim ise annemi. Her neyse sonuç olarak babamın yanına, Amerika’ya taşındım. Bundan dört yıl önce yani ben on üç yaşındayken babam Charlotte ile evlendi. İlk başta onu sevmiştim. Babam kız arkadaşı olarak beni Charlotte ile tanıştırdığında gayet iyi anlaşıyorduk, arkadaş gibiydik.”

O kadar saftım ki içindeki şeytanı fark edememiştim. Gerçekten iyi anlaştığımızı sanıyordum. Hatta başlarda bana dokunduğunda buna pek aldırmıyordum. Sonuçta biz iyi arkadaştık (!) İçindeki canavarı ortaya çıkarana kadar yaptıkları şeylere bir anlam vermeye çalışmamıştım. Gerçekten çok salaktım.

Odadaki tüm gözlerin üzerimde olduğunu fark edince düşüncelerimden sıyrıldım ve konuşmaya devam ettim. “Bir gün babam işe gittiğinde Charlotte ile evde tek kalmıştık. Odamda üstümü değiştirirken birden içeri girdi. Bunu pek önemsemedim çünkü sadece üstüm çıplaktı. Ama önemsemeliymişim.” O gün olanlar aklıma geldiğinde sesimin titremesine engel olamıyordum. Her şeyin başladığı o gün aklıma ölene kadar silinmeyecek bir şekilde kazınmıştı. “Yanıma yaklaşıp yanağımı okşamaya başladığında bir sorun olup olmadığını sordum. O ise yanağımda olan elini… Vücudumda gezdirmeye başladı. Ne oldu anlayamamıştım ve şaşkınlıktan kıpırdayamıyordum. Sonra birden bana yaklaştı ve…” Lanet olsun bunu söylemek çok utanç vericiydi; üvey annemin beni öptüğünü söylemek. “İlk öpücüğümü üvey annemden almak beni ne kadar berbat hissettirdi anlayamazsınız.”

“Yani o sana…”

“Keşke her şey o günden ibaret olsaydı.” Diyerek Rose’un sözünü kestim. “Keşke sadece yaptığına fiziksel taciz diyebilseydim ama o gün olanlar sadece bir başlangıçtı. Birkaç hafta boyunca Charlotte bana… d-dokunmaya devam etti. Hiçbir şey diyemedim. Yaptıklarından iğreniyordum ama babama anlatamıyordum. Tanrım bir erkeğin kadın tarafından tacize uğraması ne kadar utandırıcı bir şey biliyor musunuz?” Başımı ellerimin arasına aldığımda yanağımdaki sıcaklığı fark ettim. Böyle olacağını, ağlamaya başlayacağımı biliyordum.

Derin bir nefes alıp gözyaşlarımı elimin tersiyle sildikten sonra tekrar başımı kaldırdım. “Babam bir haftalığına iş için şehir dışına çıktığında benimle birlikte olmak istedi.” Odadaki herkesin şaşırdığı gözlerinden belli oluyordu. Rose’un gözleri kızarmıştı. Demi’ye döndüğümde ise çoktan ağlamaya başlamıştı. Bayan Rivers’ın yüzü ise ifadesizdi. Duygularını saklamayı çok iyi biliyordu. Kısa bir süre kendime gelmek için duraksadıktan sonra “İlk başta kabul etmedim.” Diyerek konuşmaya devam ettim. “Ve ceza olarak beni bodrum katındaki eski bir sandığa kilitledi.” O gün attığım çığlıklar şu an beynimde yankılanıyordu. “Bir gün boyunca orada kaldım. Bir sonraki gün beni çıkardığında teklifini kabul etmezsem yine kilitleyeceğini söyledi ve… Kabul etmek zorunda kaldım.” Artık gözyaşlarıma ve sesime aldırmıyordum. Zaten bundan sonra da durduramazdım. “Ona itaat etmediğim ya da babamla konuşmaya çalıştığım her gün acımasız cezalar aldım.” Ayağa kalktığımda hepsi şaşırmış gözüküyordu. Bakışlarına aldırmadan üstümdeki tişörtü çıkardım ve Bayan Rivers’a sırtımı döndüm. “Bu verdiği cezalardan sadece biri. Bazılarını tırnaklarıyla bazılarını ise… j-jiletle yaptı.” Yüzüm Demi’ye dönük olunca gözlerine baktım. O da büyüyen gözleriyle benimkilere bakıyordu. Ağlamaya devam ediyordu. Çaresizce başımı eğdim. Yüzümü tekrar Bayan Rivers’a çevirdiğimde göğsümdeki izi gösterdim. “İsminin baş harfini jiletle kalbimin üstüne kazıyacak kadar psikopattı o kadın.”

Bayan Rivers ellerini şaşkınlık içinde yanaklarına götürdü. “Aman Tanrım!”

“Bir gün okuldan kız arkadaşımla döndüğüm için bile ceza almıştım. Benden on yaş büyük olmasına rağmen sadece onunla ilgilenmemi istiyordu.” Ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında sustum ve başımı yere eğdim. Şu an hem utanıyordum hem de öfkeliydim. O fahişenin hayatımı mahvetmesine izin verdiğim için kendime kızıyordum.

“Baban hiç mi bir şey fark etmedi?” Soruyu soran Bayan Rivers idi.

Hissettiğim öfke sesime de yansımıştı. “O fahişe o kadar iyi rol yapıyordu ki asıl kişiliğini benden başka kimse fark edememişti.”  Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. “Charlotte yüzünden kimseye dokunamaz hale geldim. Odamdan çıkmıyordum. Babam birkaç kez benimle konuşmaya çalışsa da korkumdan hiçbir şey anlatamıyordum. Son çare olarak babam beni buraya getirdi. Charlotte’dan kurtuldum ama sesi peşimi bırakmadı. Birine dokunmaktan birinin bana dokunmasından korkmaya başladım. Bileklerimi kesmeye çalıştığım gün… Bu sefer sesini o kadar fazla duymuştum ki dayanamadım. Aslında babam beni ziyaret ettiği gün sorunun Charlotte olduğunu anlamanızı beklemiştim. O yüzden siz dışarı çıkarken karşı koymaya başladım. Ama siz anlamayıp beni onlarla odada bıraktınız. Daha sonra babamda çıktı ama Charlotte veda etmek için yanımda kaldı. Bana tekrar dokunmaya çalıştı.” Ağzımdan bir hıçkırık daha kaçmıştı. “Eğer Demi gelmeseydi beni yine öp-” Daha fazla dayanamadım ve hıçkırıkların beni ele geçirmesine izin verdim. Başımı ellerimin arasına alıp ağlamamın şiddetlenmesine izin verdim.

“B-benim birkaç g-görüşme yapmam gerek. Benimle gel Rose.” Bayan Rivers’ın sözüyle Rose ile birlikte ayağa kalktılar. Duyduğum kapı sesiyle dışarı çıktıklarını anladım.

Demi önümdeki sehpaya oturup bana yaklaştı ve ellerini benimkilerin üstüne koydu. “Bitti Niall.” Onun da ağlaması şiddetlenmişti. “Artık her şey yoluna girecek.”

Yüzüne bakmak için başımı kaldırdığımda akan gözyaşlarım görüş alanımı bulanıklaştırarak buna izin vermedi. Elimin tersiyle sertçe gözyaşlarımı sildikten sonra ellerimi Demi’nin yanaklarına yerleştirdim. Benim için ağlıyordu. O kesinlikle benim için doğru kişiydi. Yüzümü ona yaklaştırarak dudağına uzun bir öpücük bıraktım. Bunu birkaç kez tekrarladığımda nedense ikimizin de ayağa kalkmış olduğunu fark ettim. Demi kollarını boynuma dolamış öpücüğüme karşılık vermeye devam ediyordu. Gözyaşlarımın tuzlu tadını dudaklarımda hissedebiliyordum.

“Teşekkür ederim Demi.” Dedim geri çekilip ona sıkıca sarılırken. “Yanımda olduğun için teşekkür ederim.”

Vay canına bir sonraki bölüm final çok heyecanlı :D

Half A Heart (Demi Lovato&Niall Horan/Diall)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin