Bölüm 16

3.5K 285 29
                                    

“Burada durun.”

“Ama adreste 16 numara diyor. Adresteki yer sokağın sonunda.”

“Oraya kadar yürüyebilirim.”

“Nasıl isterseniz.”

Yolculuğun ücretini ödemek için ellerimi cebime attığımda bir şey fark ettim. Lanet olsun! Benim param yok ki?

“Ah, şey… Cüzdanımı yanıma almayı unutmuşum.”

Şoför dikiz aynasından bana bakıp konuşmaya başladı. “Rehabtaki kadın ücreti dönüşte kendisinin ödeyeceğini söyledi. Bir de bir saat sonra sizi buradan alacakmışım.”

Rose’a kesinlikle yaptığının karşılığını bir şekilde vermem lazım.

“Pekala. O zaman verdiğim kağıdı alabilir miyim?”

Adam bir şey demeden kağıdı uzattığında elinden alıp seri bir şekilde arabadan indim. Sokağın başında inmiştim çünkü havayı hissetmek istiyordum. Sokakta yürümeyeli uzun süre oluyordu ve bu dışarıyı özlememe neden olmuştu. Yolu yarılamıştım ki yağmurun yağdığını yeni fark ettim. Ama buna aldırmadım. Islanmayı bile özlemiştim.

Sokağın sonuna vardığımda elimdeki kağıda baktım. 16 numara, tam karşımdaki ev. Ev demek biraz ayıp olur sanırım. Burada tüm sülalem birlikte yaşayabiliriz. Tamam abartmayayım. Evin büyüsünden kurtulduğumda yavaş adımlarla giriş kapısına doğru ilerlemeye başladım. Bu sırada eğer Demi evde değilse bir saati nasıl dolduracağımı düşünüyordum. Büyük ihtimal buradan fazla uzaklaşmazdım. Hatta belki bir saat boyunca sokağı sürekli turlardım. Düşüncelerimden sıyrıldığımda çoktan zile basmış olduğumu fark ettim. Biraz geri çekilip kapının açılmasını bekledim. Tahminimden uzun sürse de sonunda içeriden adım sesleri duyuldu ve kapı yavaşça açıldı.

“Niall?”

Demi büyük bir şaşkınlıkla bana bakınca gülmeye başladım. “Selam Demi.”

“S-sen nasıl dışarı çıkabildin?”

“Bunu beni içeri davet ettikten sonra konuşsak olmaz mı? Zaten yeterince ıslandım.”

“Ah, üzgünüm.” Demi kenara çekildiğinde içeri girdim ve arkamdan kapıyı kapattı. Nereye gideceğimi bilemediğim için olduğum yerde durdum. “Gel, oturma odasına geçelim.”

Önüme geçip yürümeye başladığında bende onu takip ettim. Değişik bir evdi. Bahçesi evin ortasındaydı ve diğer odalar bahçeyi çember şeklinde sarmalamıştı. Dıştan görünüşe bakılırsa hiçbir odanın birbiriyle bağlantısı yoktu. Odalardan birinin kapısını açıp eliyle içeri geçmemi işaret edince gülümseyerek içeri doğru ilerlemeye başladım. Oturma odası fazlasıyla rahat ve iç açıcıydı. İkili koltuğa oturduğumda Demi de yanıma oturdu. İçeri istemsizce göz gezdirmeye başladım. Dikkatimi çeken ilk şey sehpanın üstündeki peçetelerdi. Demi’ye döndüğümde burnunun ve gözlerinin kızarmış olduğunu gördüm. “İyi misin?”

“Evet.” Dedi burnunu çekerek. “Grip olmuşum, sürekli değişen havalar işte.” Dedi peçeteleri toplayıp bir kenara koyarken.

Grip olmadığının farkındaydım ama eğer anlatmak istemiyorsa üstüne gitmenin bir anlamı yoktu.

“Sorumun cevabını hala alamadım. Bayan Rivers dışarı çıkmana nasıl izin verdi?”

“Aslında kaçtım.”

“Ne?” Verdiği tepki nedense gülümsememe sebep olmuştu. “Niall, Bayan Rivers yokluğunu fark edecektir.”

“O kadar da salak değilim. Bayan Rivers iki saatliğine rehabtan ayrıldı. Bende Rose’un yardımıyla bir saatliğine dışarı çıktım. Yani bu pek kaçmak sayılmıyor. Sonuç olarak Rose’un haberi var ve oraya geri döneceğim.”

Half A Heart (Demi Lovato&Niall Horan/Diall)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin