Ertesi sabah kahvaltı etmeden çıkamacktım ki Inseong seslendi, onun tamamen burada olduğunu unutmuştum.
"Kahvaltı etmeden çıkmayacaksın değil mi ?"dedi ciddi bakışlarıyla.
"Aah.. Şey... Benim canım istemiyor, istersen sen yemeğini ye öyle gel."dedim.
Çünkü aynı saatte onunla ışıklarda karşılaşıp onunla birlikte okula gitmek istiyordum. Inseong aç gitmeme müsade etmeyip sırtımda ki çantayı kendi omuzuna takıp beni mutfağa doğru sürükledi.
Mecburen masaya oturup yemeye başlamıştım, onudan hoşlandığım için bir şey diyemiyordum.
....
Birlikte eveden çıkıp hızlı hızlı yürümeye başladım ona yetişebilmek için.
"Youngkyun! Yavaşla biraz lütfen."dedi Inseong.
"Geç kalmayalım okula acelet biraz."dedim gülümseyerek.
Işıkların olduğu yere varmıştık ama o yoktu, mecburen yeşil ışık yanınca Inseong'a belli etmemek için geçtim karşıya.
Inseong ile okula geldiğimizde onu müdürün odasına götürdükten sonra hızlıca sınıfa gittim. O, çoktan gelmiş başını sıranın üzerine koymuş uyuyordu. Uyurken bile çok masum ve tatlıydı. Gülümseyerek yanına oturup bende başımı sıranın üzerinde koyup onu izlemeye başladım.
"Bana bakma öyle."dedi.
Birden başımı kaldırıp,
"Sana baktığımı da nereden çıkardın?"dedim.
Ama şaşırmıştım uyumuyor muydu yani. Başını sıradan kaldırmadan gözlerini açtı bana baktı.
"Ben bir yerden çıkarmadım zaten sen bakıyordun. Benim için sorun değil senden nefret etmelerini istemiyorum."dedi kısık bir ses tonuyla.
"Senin için sorun değilse başkasının ne düşündüğü umrumda değil. Çünkü senin koruyucu meleğinim."dedim gülümseyerek.
"Yapma bunu."dedi.
"Ne yapıyormuşum?"dedim meraklı bir şekilde.
"Sen kendinin bile ne yaptığını bilmeden yapma bunu bana."dedi karışık bir şekilde.
Ne dediğini anlamaya çalışırken ders başladı.
.....
Zil çalar çalmaz sınıftan çıkınca peşinden gitmek için ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim.
"Nereye gidiyorsun?"dedi Inseong, onun arkasından bakarak.
"Hiç lavaboya gidecektim. Sınıfın belli oldu mu?"dedim konuyu değiştirmek istercesine.
"Evet, karşı sınıfınızdayım."dedi.
Inseong ile birlikte bahçeye çıktık, gözlerim hala onu arıyordu ki bulmuştum. Uzun arkadaşıyla basketbol oynuyordu. Inseong'a yalan söylemek ya da ondan gizli bir şey yapmak istemediğim için onunla tanıştırmak istedim.
"Inseong?"
"Hı?"
"Seni bir arkadaşımla tanıştırmak istiyorum."dedim.
"Arkadaşın mı? Ne çabuk arkadaş edindin daha dün gelmedin mi sen buraya?"dedi şaşkın bir yüz ifadesiyle.
"Evet ama... Üff uzatma işte gel hadi."diyerek kolundan çekiştirip,
Onun yanına götürdüm.
"Taeyang?"
Seslendim oyunu bakıp bana baktı sonra Inseong'u fark edince ona bakıp sonra da elime baktı. Elim hala Inseong'un kolundaydı. Hemen elimi indirdim.
"Ne?"dedi sert bir şekilde.
"Seni Busan'dan gelen bir arkadaşımla tanıştırmak istiyorum."dedim.
"Gerek yok."dedi.
"Bende meraklı değildim zaten sana." deyip Inseong arkasını dönüp yürümeye başladı.
Ikisinin de anlaşmasını umuyordum ki bu güzel bir başlangıç olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[Fanfic]Sokak Danscısı✡[Taeyang&Hwiyoung]
FanfictionBoy×Boy SF9 [Taeyang&Hwiyoung] #TaeYoung #HwiYang Grupla ilgili ilk fanfic(texting) kitap^^ 19/11/2016