19.Bölüm

148 26 3
                                    

Sabah uyandığımda kollarını belime dolamış, tatlı bir bebek gibi uyuyordu. Sessizce kalkacakken kollarını daha sıkı sardı.

"Senden ayrılmak istemiyorum.. Biraz daha kal."

Yüzümü ona doğru dönüp yanaklarını avucumu  içine aldım.

"Inseong her an gelebilir ama." diyerek dudağına küçük bir öpücüm kondurdum.

"Zannetmiyorum.. Sabaha kadar Seok Woo(Rowoon) ile konuştu telefonda." dedi gülümseyerek.

"Kim? Inseong mu?"dedim şaşkınca geri çekilerek.

Cevap vermeden sıkıca sarılıp başımı öptü. Odanın kapısı sertçe açılıp, telaşlı bir şekilde konuştu Inseong.

"Hey, şimdi fingirdeşmenin zamanı değil! Annenler kapıda."

"Yine yalan söylüyorsun değil mi?" dedim kalkıp gözlerimi devirerek.

"Hayır, hayır! Bu sefer ciddiyim." bu sefer Inseong gerçekten doğru söylüyor gibiydi. Ona inanıp inanmamakta karar vermeye çalışırken aşağıdan annemin sesi geldi.

"Çocuklar~ eşyaları taşımamıza yardım edin."

Aceleyle Taeyang'ı yatağımdan kaldırdım. Bu esnada Inseong bizden önce aşağıya inip annemleri oyalamaya gitti. Fark ettim de İnseong eski kadar  bize daha doğrusu Taeyang'a düşmanca davranmıyordu. Üstümü değiştirip aşağıya indim.

"Canım oğlum benim. Yeni mi uyandın?" küçük bir çocuk severmişcesine konuştu annem benimle.

"Sayılır.. Geleceğinizi neden haber vermediniz gelip alırdık sizi."

"Baban aniden dönmek istedi..."deyip sessizce konuşmaya devam etti."Jimin hâlan ile tartıştılar da azıcık."

"Yine mi?"deyip dudağımın kenarıyla gülümsedim.

Biz konuşurken Taeyang geldi yanımıza.

"Hoşgeldiniz efendim." eğilerek selam verdi.

"Hoşbulduk canım."

"Ah- anne biz size kahvaltı hazırlayalım siz de dinlenin biraz."

Anne başıyla beni onaylayıp yukarı çıktı. Taeyang'ı kolundan tutup mutfağa götürdüm.

"İkimizde devamsızlıkdan okuldan aıldık ne yapacağız?" dedim endişeyle.

Bana sarılıp konuştu. "Zaten bizim gittiğimiz başka bir okul var unuttun mu?"

Geri çekilip boş bakışlarla baktım. Gülümseyip burnumu iki parmağının arasına alıp sıktı.

"Öğreneceksin.. Zaten vakti gelmişti artık."

"Neyin? Anlamadım."

"Önce kahvaltıyı hazırlayalım. Sonra bildiğin bir yere gideceğiz." dedi.

...

Kahvaltıdan sonra Inseong'la birlikte okula gidermiş gibi çıktık evden. Otobüs durağın indik.

"Teşekkür ederim... Ayrıca özür dilerim." dedim Inseongun elini tutup.

"Gerek yok. Sadece mutlu ol yeterli..." elini çekip konuşmaya devam etti. "Hem artık sevgilin varken -teşekkür- bile etmek istesen kimsenin elini tutma. Bu seni yanlış durumlara sokabilir."

"Haklısın."

Inseong yanımızdan ayrılır ayrılmaz. Yürümeye başladık. Bir süre sonra az çok nereye gittiğimiz anlamaya başladım.. O -görkemli köşke- dışarıdan köşk gibi görünsede içerisi bambaşka bir yer sanki.

...

"Ah- geldin mi?" dedi anime karakterli çocuk.

Burayı daha önce bir kez görmüş olsam bile artık ne burası ne de bu anime karakterli çocuk bana garip gelmiyordu.

"Hadi seni bekliyorlar."

Taeyang başıyla onaylayıp yanımdan ayrılacakken elini tuttum.

"Sen Chani'nin yanında bekle geliyorum ben." arkamda duran kardeşini göstererek konuştu.

"Peki." dedim sessizce.

.
.
.

Son bir bölüm kaldı arkadaşlar yani diğer bölümü final yapmayı düşünüyorum. Yorum yapın👇😇

[Fanfic]Sokak Danscısı✡[Taeyang&Hwiyoung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin