15.Bölüm

152 30 11
                                    


Resimi elime alıp gülümseyerek

"Bu kadar çabuk mu geçti zaman?"

geçmişe dalmıştım ki kapının sert kapanışıyla kendime geldim

"Taeyang nerede ?"dedim şaşkınca etrafa bakınarak.

Sanghyuk, işarat parmağıyla kapıyı göstererek

"Gitti."demesiyle hızla yerimden kalkıp evden çıktım.

Etrafa koşaraka bakarkende ard arda aramaya başladım ama ulaşamadım. Göğsümde oluşan acıyla olduğum yerde durup oturdum, sırtımı duvara yaslayıp sol elimle gözlerimi kapatıp ağlamaya başladım.

2 Saat Sonra

Eve geri döndüğümde Sanghyuk, koltukta kafasını İnseong'un dizlerine koyup uyumuştu. İnseong ise telefonuyla uğraşıyordu, ayaklarımı dahi kaldıracak gücüm olmadığında yere sürterek merdivenlerden yukarı çıktım. Ardımdan İnseong odama girip endişeli bir şekilde

"İyi misin?"dedi.

Ben cevap vermeyince yanıma gelip sıkıca sarıldı

"Ben iyiyim İnseong. Şimdi beni yanlız bırakır mısın uyumak istiyorum."dedim.

Hızlıca benden ayrılıp

"A-Affedersin."deyip hızlıca odadan çıktı.

....

Belki mesajlarımı görürde cevap verir diye fırsat bulduğum her anda mesaj attım.

"-Taeyang, özür dilerim sevgilim.

-Lütfen açıklamama izin ver.

-İyi misin ? Neredesin ?

-Taeyang neden okula gelmiyorsun ?

-Seni özledim.

-Sevgilim lütfen cevap ver lütfen seni çok özledim."

Bir hafta boyunca ne aradı ne de okula geldi? O an keşke fotoğrafa bakıp gülümsemek yerine açıklama yapmadığım için öyle kendime kızıyorum ki.. Lanet olsun onun koruyucu meleği olacaktım oysa ki, ama şu an ona zarar veren yine benim.

...

Okuldan geldikten sonra odama çıkıp akşama kadar yatağımın altından çıkmadım. İnseong odama gelip

"Kalk hadi."dedi.

"Hayır istemiyorum."

"İyi o zaman bende elimde Taeyang'ın evinin adresinin yazılı olduğu kâğıdı yırtayım. Nasılsa istemiyorsun."

Heyecanlı bir şekilde yerimde kalkıp elinde kâğıdı aldım.

"Nereden buldun bunu?"

"Hiç bilmesende olur. Aslında düşmanımdan kurtuldum bunu yapmamam gerekiyordu ama seni her gün yatağının altında ağlarken görmek istemiyorum."

Gülümseyip koluna sıkıca sarıldım.

"Çok çok teşekkür ederim."

"Teşekkürü barıştıktan sonra edersin. Hadi git çabuk yoksa her an fikrimi değiştirebilirim."

İnseong odadan çıkar çıkmaz hemen üstümü değistirip evden çıktım. Koşarak ana caddeye inip taksiye bindim, şoföre elimde ki adres yazılı kağıdı uzatıp

"Lütfen acele eder misiniz."dedim.

1 Saat Sonra

Taksiden indikten sonra evine doğru koşacağı zannediyordum fakat içimde tarif edemeyeceğim çok farklı bir his vardı. Kapıya doğru yaklaştıkça kalp atışlarım daha da hızlandı. Derince bir nefes alıp zile bastım, kapıyı kısa boylu siyah saçlı bir çocuk açtı.

"Merhaba, ben Kim Youngkyun. Taeyang'ın arkadaşıyım."dedim.

Çocuk bana anlamsızca boş boş bakıp sessizce;

"Yalan söylüyorsun!"dedi.

"Ne?.. Yani anlamadım? Neyi yalan söylüyo--"

"Sevgilisisin. Arkadaşı değilsin."

Ben şaşkınca bakarken çocuk yüzünde ki anlamsız ifadeyi kaldırıp gülümsedi.

"Doğru biliyor muşum..." elini uzatıp "Merhaba, ben Chani. Kardeşiyim."dedi.

Hala şaşkınlığı üzerimden atamamış bir şekilde çocuğun elini tutup sıktım. Chani birden elimi bırakıp,

"Ah~ abimde geldi işte."

Hızlıca arkamı dönüp gözlerine baktım ama o, göz ucuyla bile bana bakmadan hızlıca içeriye girdi. Chani kapıyı açık bırakıp abisinin peşinden gitti, içeriye girip girmemek ilk başta teredüt ettim tam vazgeçip gidecektim ki orta boylu, zayıf, hoş bir bayan seslendi;

"Youngkyun."

Olduğum yerde durup arkamı döndüm.

"İsmin Youngkyun doğru hatırlıyor muşum. Ah~ affedersin ben Taeyang'ın annesi Yuna. Gelsene içeriye niye dışarıda duruyorsun? Taeyang'da az önce geldi eve."

Hafif bir tebessümle içeriye girip ayakkabılarımı çıkartıp bayan Yuna'nın uzattığı terlikleri giydim.

"Taeyang-ssi! Youngkyun geldi."diyerek seslenen bayan Yuna yüzünü ekşitip bana döndü "Bir kaç gündür böyle odasından çıkmıyor, arkadaşları Seokwoo(Ro Woon) ve Juho'da geldi ama odasından çıkmıyor. Sadece arada 2-3 saat dışarıya çıkıp terli bir şekilde gelip duş alıp geri odasına hapsediyor kendisini..." elimi tutup "...Youngkyun-ssi sen gidip konuşmaya çalışan seni belki dinler."dedi yalvarırcasına.

'Olur' anlamında kafamı sallayıp bayan Yuna'nın gösterdiği odanın önüne gidip durdum. Sanki az önce ki tüm cesaretimi kaybetmiş gibiydim, zaten benim yüzümden bu haldeydi ne diyecektim ki. Kalbim göğsümden çıkacakmışçasına daha hızlı atmaya başladı.

"Orada dikilmeyi bırakta içeriye gel." diye seslenince utangaç bir tavırla içeriye girdim.

[Fanfic]Sokak Danscısı✡[Taeyang&Hwiyoung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin