...Camdan dışarı baktığımda gördüklerim beni şok etmişti. Büyük umutlarla geldiğim okulum yürüyen ölülerin elindeydi.
Didem odaya girdiği gibi kapıyı kapatıp kilitledik. Odadaki kanepeye tam oturmuştuk ki kapı hayvanca tekmelenmeye başladı. Korkmuyor değildim. Kafamda da onlarca soru vardı. Bu kadar kolay mıydı biyolojik savaş?
Aklıma kapı deliğinden bakmak geldi. Hızlı ama sessiz adımlar ile kapıya yaklaştım , delikten baktığımda dışarıdaki yürüyenlerden biri kapısının önünde duruyordu. Yüzü parçalanmış gibiydi. Sanki orada olduğumu anlamış gibi kapıya daha fazla vurmaya başladı. Belli i kendimi kaptırmıştım kapı darbelerine karşı kendimi aniden geriye fırlattım. Korkutucuydu. Didem ve Kaan yanıma geldi.
"N'oldu Anıl?" "Yok bir şey , dalmışım." Korktuğumu anlayan Didem bana küçük bir şişe ile su getirdi. Kaan ise kapı deliğine yöneldi. "Ben bir şey göremiyorum. Şizofreni oldun galiba Anıl." Sözlerini alaycı bir gülüşle tamamlamıştı Kaan. Kaan'ın huyunu bildiğimden zorlamadım. Onla uğraşmak zor oluyor genellikle. Didem söze atıldı. " Kapının önüne bariyer gibi bir şey mi yapsak." "Bence gerek yok , çelik kapı var." Kaan da dediklerime başını aşağı yukarı sallayarak onay verdi. "İyi o zaman."
Yurttaki beş oda çelik kapılıydı. Çelik kapılı odaya gelmek tam bir şanstı , bu şans da bizimdi. Tüm bunların yorgunluğunun ardında karnımdan guruldama sesleri geldiğini hissedince , karnımın acıktığını fark ettim. "Torbalarda atıştırmalık bir şey var mı?" "Var , bisküvi mi kraker mi?" Tuzlu krakeri seçtim Didem ve Kaan da başka şeyler yedi.
Şimdilik su ve yemekten yana endişemiz yoktu fakat bunlar eninde sonunda bitmeyecek miydi? İllaki yemeklerimiz bitince bu odadan -lanetli ölülerin dünyasına- çıkmamız gerekecekti.
***
Bir hafta sonraBir haftadır odadaki yiyecekler ile idare ediyoruz. Kısa zamanda dışarı çıkmamamız gerekiyordu. Fakat bahçe onlar ile doluydu. Hiçbir bilgimiz yoktu onlar hakkında nasıl dışarı çıkabiliriz ki.
"Sizin yanınıza gelmeden önce bazı kanallarda acil durum yayınları vardı. Üst yetkililer sessizdi fakat kanallar yabancı ülkelerden alınan bilgileri televizyona aktarıyorlardı. BBC'ye göre bu bir biyolojik bir savaştı. Halkın uzaklara gitmesi gerektiği söyleniyordu. Kanal nasıl korunmamız gerektiğini anlatırken sinyal gitti." Didem'in yüzü düşmüştü.
Biraz düşündükten sonra internetten aldığım survival bıçağı aklıma geldi çantamda olmalıydı fakat bir türlü bulamadım sonradan hatırladım ki yastığımın altına koymuştum. Bir umutla bıçağı alıp arkadaşlarıma gösterdim. Bu bıçak bizim buradan çıkış biletimizdi. Ben bunları söylerken aklıma ailem gelmişti kendimi tam bir aptal gibi hissettim. Bir hışımla telefonumu cebimden çıkardım , kalan şarj sadece yüzde yirmi dokuz. İlk olarak rehberde en üstte bulunan "Annem" yazısına dokunarak annemi aradım biraz bekledikten sonra "Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor." sesini duydum. Bu moralimi bozmaya yetecek bir şeydi annem hiçbir zaman telefonu açmamazlık yapmazdı.
Kaan da benim gibi üzülmüştü. "Anneni mi aradın?" Kafa sallayarak Kaan'ın merakını yenmesini sağlamıştım. "Didem , Kaan ailenizi arayabilirsiniz."
İkisi de aynı anda kafa salladı. Fakat Kaan centilmence telefonu Didem'e verdi. Didem biraz düşündükten sonra numaraları tuşlamaya başladı. Didem hüzünlenmiş gibiydi , telefonu Kaan'a verdi. Sanırım kimse açmamıştı veya şebekeler yoktu zaten elektrik de yoktu. Kaan'da da aynısı oldu hepimiz hüzünlenmiştik. Benimde uykum gelmişti. Yatağıma kıvrıldım tüm düşüncelerimi kafamdan savurdum ve uykuya daldım.
![](https://img.wattpad.com/cover/90613931-288-k325034.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SALGIN-I ZOMBİ
Fantasy~DÜZENLENİYOR~ 10.03.2018: Bilim kurgu içinde #42 10.03.2018: Paranormal içinde:#11 Kötü çocuk yok! Masum kız yok! Cıvık Aşklar da yok! Sıradışı bir hayatta kalma hikayesi. 💡📖 Taklitler Aslını Yüceltir! ⚠️⛔️ Anıl Teog olmadan önce ailesiyle çok...