Okuldan bu kadar bahsetmek kafi. Sınıftaki mekanda konuşmaya başladığım kızlardan biri de Didem konuşmamın sebebi de bir sıra önümde durması. Yurtta Kaan ile aynı odaya düştük yapı üç bölümden oluşuyor. İlk bölüm okulun hemen yanındaki "Erkek Yatakhanesi" orta bölümde ise "Yemekhane" var son bölümde de "Kız Yatakhanesi" yazıyordu , yurt iki katlı biz ise birinci katta kalıyoruz. Bazı odaların kapıları ahşap bazıları ise çelik. Ne şans ki bize çelik kapı denk geldi.
Sabah erkenden uyanıp yemekhanede kahvaltı yaptık , kahvaltı yaptığımız gibi derse koştuk aslında böyle olmak çok rahat oluyor düşünsenizya eviniz okulun dibinde süper bir şey. Ders başlamadan dünkü yerlerimize oturduk. Ders rehberlik olduğundan sınıf öğretmeni okul hakkında bilgi veriyordu. Açıkçası dedikleri pek umrumda değildi. Ön sırada oturan inekler ise adeta sessizce mööleyerek hocayı dinliyordu. Tabi onlara da saygı göstermek lazım. Biz dört kişilik kurduğumuz sohbet mekanında akarken karnıma giren ağrı ile irkildim. Sanırım tuvalete gitmem lazım... " Gençler acaba tuvalet için izin alsam gönderir mi?" Sorumu alan mekan cevaplarında bana gaz vererek izin almam gerektiğini söylediler. İçimden ve arkadaşlardan gelen gaz ile söz alıp izin aldım. Cevabı gecikmedi. " Otur oturduğun yere lise öğrencisi olmuşsun hala tuvalet diyorsun!." Ben nereden bileyim lisedeki ilk günüm ki! "Didi didi didin didi didi" Sonunda be! Çalan zil adeta kurtarıcım olmuştu.
Biz teneffüse çıkarken koridorda herkes bir yere toplanmıştı ki çoğu kişi bir anda çığlık atıp kaçmaya başladı. Yerde onuncu sınıflardan Hasan yerde yatıyordu hatta karnı yarılmış bir şekilde ve en iğrenci de üstünde yavaş ama saldırgan birinin onun organlarını yemesiydi. Kaan ile birbirimize baka kaldık. Bir hışımla okuldan dışarı çıktık. Dışarıda Didem tek başınaydı. İki günlük arkadaşıma bizle gelmesini söylese miydim acaba? " Koridordaki olayı duydun mu?" " Hayır , ne olmuş ki daha ilk günden." Olanları anlattım. Yüzü anında düşmüştü. " Yani buradan uzaklaşmak en iyi şey. Ailen yakın mı?" " Hayır , en az yüz kilometre uzaktalar."
Bu olaylarda sonra Kaan ile odamıza gittik. Televizyonda çıkan haberler olayların ciddiyetini belirtiyordu. Hükümet yetkililerine göre bir şey yoktu fakat dünya böyle demiyordu. Daha şimdiden hastanelerin acil servisleri dolup taşmış , hastalık kontrol merkezi bir aşı arayışına geçmişti. Olanların korkusu ile odanın kapısını kilitledim. Daha fazla düşünmemek için uyudum. Kaan için aynısı söylenemezdi. Dünya umrunda değildi sadece yatağında çok oyunculu oyun oynamakla meşguldü. Ertesi sabah bahçede Didem'i dolaşırken gördüm. Fakat yalnız değildi. Bahçede Didem'i görmemiş olan hastalıklılar vardı. Pencereyi açtım ve bağırdım. " Didem buraya!" Sanırım oldukça dikkat çekmiştim. Didem fark eder farketmez yurdun kapısına koştu. Pencereyi kapattığımda kapı tıklanıyordu. Kaan açtı. Didem kan ter içinde kalmış halde içeri girdi. " Onlar her yerdeler , durum çok ciddi. Odamdan çıktığımda bahçe bunlarla doluydu. Belki kurtulurum umudu ve odada tıkanıp kalmamak için bahçeye attım kendimi oradan da evime doğru yürüyecektim." Dikkatimi elindeki poşet çekti. " İçinde ne var? Poşetlerin..." Cevabı gecikmedi. " Hı şey onlar ya yolda aç kalmayayım diye aldım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SALGIN-I ZOMBİ
Fantasía~DÜZENLENİYOR~ 10.03.2018: Bilim kurgu içinde #42 10.03.2018: Paranormal içinde:#11 Kötü çocuk yok! Masum kız yok! Cıvık Aşklar da yok! Sıradışı bir hayatta kalma hikayesi. 💡📖 Taklitler Aslını Yüceltir! ⚠️⛔️ Anıl Teog olmadan önce ailesiyle çok...