Şu anda saçım yapılıyordu ve yaklaşık 3-4 saat sonra Jungkook'la evleniyordum. Tabi hala barışmamıştık birbirimizle konuşmuyorduk.
Makyajım yapılırken bir yandanda gelinliğime(medya) birşey olmaması için üstüme serilen şeyin kaymaması için çaba gösteriyordum.
Telefonuma gelen bildirim sesiyle telefonumu elime alıp kakaotalk'dan gelen mesajı açtım. Jungkook'dan gelmişti.
JJKook97: İşin bittiyse seni almaya geliyorum Hwayoung.
KHyoung98: istersen almaya gelme Jungkook sadece düğünüme eşimden ayrı gidebilirim.
JJKook97: Çabuk ol yakınlardayım.
JJKook97: Ve biraz mutlu görünmeye çalış insanlara mutlu(!) bir çift olduğumuzu göstermeliyiz.
Geri cevap yazmadım. Saçım ve makyajımın son rötuşlarını yapıyorlardı.
Birden içeri hayvan gibi dalan Jungkook'la korktum. Bu aralar her hareketi beni korkutuyordu.
Jungkook yanıma gelip beni incelemeye başladı.
"Bittiyse artık gidelim konuşmamız gereken şeyler var." Dedi sert bir tavırla. Ben aynada kendime bakarken Jungkook'da parayı ödüyordu.
Yanıma gelip koluna girmem için kolunu uzattı ilk başta tereddüt etsemde koluna girdim. Arabaya binmemde yardımcı olup kendiside arabaya bindi.
"Benimle konuşmak istediğin konu ne Jungkook?" Deyip sorar gözlerle ona baktım. Arabayı birden sağa çekip bana döndü.
"Benimle evlenmek istiyor musun ?" Anlamdıramadığım şekilde bana bakmaya başladı.
"Şimdi bunu neden soruyorsun Jungkook? Eğer seninle evlenmek istemesem çeker giderdim."
"Teşekkür ederim... Herşey için...peki beni affedebilir misin bebeğim?" Dediğinde ise gülen gözlerle ona baktım.
"Sana hiç kızmadım ki hayatım"
"Çok güzel olmuşsun karıcım"
"Ne dedin duyamadım hayatım" anladığım ama anlamamazlıktan geldiğim için gözlerini devirerek tekrar etmişti.
"Çok güzel olmuşsun karıcım. Oldumu duydun mu?"
Neşeli bir şekilde kafamı salladım."Güzel olduğumu biliyorum Jungkook. Hadi şimdi sürmeye devam et geç kalacağız" dediğim şeyle gözlerini devirmişti. Hep o mu ego yapacak.
"Biran önce evlenmek istiyorum sabrım kalmadı artık" Jungkook'un imalı sözlerine karşı ciğerlerim yerinden fırlayacakmış gibi öksürdüm. Tabi karşılığında aldığım yamuk bir gülüştü.
Yolculuğumuz boyunca dakikada bir annem arıyordu artık ona laf anlatmaktan yorulduğum için telefonumu kapatmıştım ama dururlar mı bu seferde Jungkook'un telefonuna dadanmışlar oradan sormaya devam etmişlerdi.
Sonunda düğünümüzün olacağı yere gelmiştik devasa bir büyüklükteydi ağazım açık mekanı incelerken konukların çoğunun geldiğini anlamam uzun sürmüştü.
Yarısı sanırsam okuldan dı çünkü tanıdık simalar görüyordum. Aralarında Minhyuk'da vardı. Evet o olmazsa düğün iğrenç(!) geçerdi.
"Hwayoung"
İsmimi söyleyen tanıdık erkek sesiyle arkamı döndüm. Şu an gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Karşımda en yakın arkadaşım duruyordu. Daha doğrusu çocukluk arkadaşım onunla çok iyi anlaşır ve vakit geçirirdik taki Kanada 'ya taşınana kadar. O gittikten sonra iletişimimizi kesmemiştik birbirimizi başka türlü tanıyamazdık. Bilirsiniz küçüklük işte.