BÖLÜM 18

50 33 11
                                    

Multimedya:ARAS HAZNEDAR

Aras.

Sabah herzamanki gibi kalkarak banyoya ilerledim. İhtiyaçlarımı halledip, kahvaltı için aşağıya inmem lazımdı. Üstüme beyaz uzun kollu penye mi giyip, altımada siyah kot pantolunumu çekip giydim.  Saçlarımada şekil verip, şişme mantomu da elime alıp aşağıya indim. Kuzey beyde gelmiş oh ne güzel. Kadro tamam.  Mantomu koltuğun üstüne atıp, masaya geçtim.  Babam bana kaşlarını çatıp, kafasını salladı. Sonra ayağa kalkıp kuzey'e masaya geçmesi için işaret ettikten sonra hep beraber kahvaltıyı yaptık. Etrafa bakıp, melis'in nerde olduğunu sormak için babama yöneldiğim sırada beni anlamış olacak ki ;

"Melis'i kreje yazdım. Oğlum yeni arkadaşlar edinmesi iyi olur." zaten çuvallar kadar paran var, neden gönderiyor yegenimi anlamış değilim.
Tamam deyip, fazla üstüne düşmeden kalktık. Kuzey bugün son toplantılarını yapacak ve 1 hafta sonra, meşur okulumuz başlıcaktı. Ve ben yeni kızlar için can atıyordum.

Son model arabama atlıyarak alev'in yanına, bizim mekan olan cafeye sürdüm. Alev kim mi beni deliler gibi seven bir sürtük. Sürtük neden diyorum, çünkü beni tanımadan önce çok erkekle yatmış birisi bana gelincede el değmemiş gonca gül misali oluyordu. Ben aras haznedar saf biri değilim, aslında kötü bir çocuğum bu yaşıma kadar fakirleri ezen biriydim. Hayla da öyleyim.

O kadar hızlı sürüyordum ki arabayı, tekerleklerinin sesinden dolayı, polis arabasının sirenlerinin sesini anca duydum. Sağa çekip, yaklaşmalarını bekledim. Yine mi ya polisler.

"Beyfendi, aa pardon aras bey, ehliyet ruhsat rica edebilirmiyim." zenginlik bôyle birşey herkesi paranla satın alabilcek kapasitedesin. Hemen ehliyetimi ve ruhsatımı verip ceza almadan mekana sürdüm. Vaktimi harcadılar ama neyse...

Mekana giriş yaparken birşey hissettim gibi geldi. Sonra etrafa göz gezdirip o kıza aradım. Neden aklıma geldiki herneyse karşımda alev tüm ihtişamıyla bana kocaman gülümsüyordu. Kızıl saçları ve beyaz teniyle bir bütündü. Yüzüne yaptığı makyajla bir ev boyanır abartısız. Yanına gidince sarılıp, dudağımdan öptü. Masaya oturup, batu ve emir'e selam verip. Önüme döndüm.

"Abi, varya iyiki bu üniversite var hem mekanımızda işlicek" otuziki diş sırıtan batuya bakıp bende güldüm. Derdi para, kız dı. Emir'de sakin bir şekilde bizi izleyip tebessümle yetindi. Alev ise yanıma sümüklü böcek gibi yapışması canımı sıkmıştı nedense hemen eve gitmek istiyordu canım . daha fazla dayanamıp kalktım. Herkes bana bakıp;

"Nereye oğlum daha geleli dakika olmadı." batu kızmış gibiydi ..

"Lan, canım öyle istiyor var mı itirazın." batu bunu duyunca birşey söylemeyip, telefonla uğraşmaya baktı. Emir kafasını sallamakla yetindi. Alev ise kalkıp yanıma gelip;

"Akşam bizim evde beklicem." deyip yanağımdan makas alıp gitti. İşini biliyordu. Ordan çıkıp, eve doğru sürmeye devam ederken, aklıma melis gelip direksiyonu kırıp, kreşe sürdüm.

Kreje geldiğimde, melis'in bir kaydırağın ucunda oturup, iki avuçunun içi çenesine dayalı bir şekilde etrafındakileri izlemesiyle gördüm. Bir süre sonra gözleri benim gözlerimle  buluşunca, gözlerini kocaman acarak bana gelmeye başladı. Kucağıma alıp doya doya öptüm dişledim.

"Dayı, seniy çok özledim."

"Bende seni çok özledim, meleğim benim." iki dakika sonra bir adam gelip,

"Hoşgeldiniz, aras bey içeriye buyurmazmıydınız."

"Hoşbulduk, melis'i alıp götürmek için geldim."

"Ama efendim, daha çok erken bu.." adamın sözüne fazla katlanamazdım.

"Müdürsün yap birşeyler." deyip melis'ile beraber arabaya bindim. Arkada onun için aldığım çocuk koltuğuna indirip, emniyet kemerini taktım. Kapıyı kapatıp, kendi yerimede geçip, arabayı çalıştırdım. Tam sürecekken birinin cama tıklamasıyla, arabayı durdurdum. Camı açtığımda müdürün elinde melis'in okul çantası vardı. Yan koltuğa bıraktıktan sonra arabayı tekrardan çalıştırıp. Eve sürdüm.

Melis suskundu. Her defasında böyleydi. Ben ve babamdan hariç kimseye gülmezdi. Nadiren bazen dadılarına gülerdi oda oyun oynadıklarında. Evin önüne geldiğimde bir kızın bizim korumayla konuştuğunu gördüm. Melis'i indirmek için arka kapıyı açıp, emniyet kemerini de çıkartıp, melis'i kucağıma aldım. Hayla fark edilmediğim çok belliydi, yanlarına ilerleyip kıza daha yaklaştım, arkası dönük olduğundan beni fark etmemişti. Ve bizim koruma onu yiyecekmiş gibi bakıyordu. Ben bile farkına varmadan söylediğim sözler ağzımdan çıkmıştı;

"O benimle murat işine bak." aynı anda ikiside bana bakmışlardı. Bugün onu arayan gözlerim, şimdi karşımdaydı. Melis'in elimi çekmesiyle, kendime geldim. Kıza doğru gidiyordu. Bir an bir şok dalgasıyla daha karşılaştım. Melis şuan, o kızın elini tutmuştu. Biri beni cimciklesin.

Salih Haznedar..

Eve ulaşmıştım, acaba kız gelmişmiydi. Arabamı park etmek için kapının oraya geldiğimde, arabadan indim. Herkes kapıdaydı o kızda  bir dakka benim yaşlı gözlerim bana ihanet etmiyor değil mi?

Melis'im güzel torunum, yeni gelen bir kızın elinden tutuyor.

Rüya Durgun

Ben daha ne olduğunu anlamadan, küçük bir çocuğun elimden tutmasıyla olayın etkisinden bir nebze olsun ayrıldım. Bana bakan sevimli kıza dönüp önünde diz çöküp, ellerimle yanaklarına dokunup çektim. Bu halime bakıp gülmeye başladı. Çok tatlıydı ya o çocukta tatlı ama şıştt kendine gel rüya töbest aklın nerelere gidiyor senin. Ayağa kalktığımda salih bey'inde gelmiş olduğunu gördüm. Bana doğru gelip elini uzattı;

"Hoşgeldin kızım kusura bakma biraz karşılama farklı oldu. İçeriye geçip konuşalım."

"Peki, efendim."

Ben, salih bey ve adını bilmediğim küçük kız büyük kapıdan içeriye girdik. Arkama göz ucuyla baktığımda onunda bana bakmasıyla hızla kafamı çevirip içeriye geçiş yaptık.

Salih bey, hemen yemeğin hazır olmasını istemişti. Utana sıkıla bir yere çarpmadan bir yere oturdum. Sonra etrafı süzmeye başladım. Eve bak be, rüyamda bile görmüyordum.

"Salyaların akıyor, sil bence."

Ukalaca bana bakan, Aras'a baktım. Tek kaşını kaldırmış bir vaziyette ayak ayak üstüne atmıştı.

"Sadece, etrafı inceledim."

"Görmemişler gibi mi ?"

Bu çok koymuştu. Evet hiçbir zaman bu tür evde yaşamadım, yaşıyamamda. Ama bu yaptığı tam bir zengin züppelerine yakışıyordu. Sahi oda zengin değilmiydi. Herşey onlar için paraydı, zevk uğruna yapmadıkları kalmaz. Cevap vereceğim sırada, selih bey yanıma gelip;

"Önce yemek yiyelim, sonra iş mevzusunu konuşuruz. İstersen, aras sana melis'in odasına kadar eşlik etsin."

Aras'a baktığımda, çoktan kalkmış olduğunu gördüm. Bende kafamı sallayıp onun arkasından merdivenlere çıkmaya başladım. Bir anda durmasıyla dengemi kaybedip düşecekken belimden yakamıştı. Gözleri gözlerimdeydi. Ve ben nefes almayı unutmuştum...

--------------------------------------------------------

BİTMEYEN SEVDAMIZ #WATTYS2016 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin