Yeni Bir Başlangıç

1.2K 43 3
                                    

130.Gün

Gözlerimi açtığımda yüzüme gelen güneş ışığı, gözlerimi kamaştırmıştı. Beşik gibi sallanan zemin teknede olduğumu gösteriyordu. Heryerim ağrıyordu. Kısa bir süre daha yattıktan sonra kendimi zorlayarak yattığım yerden kalktım. Etrafta koyu renkte bir sis vardı. Elimi yüzüme dokundurduğumda gaz maskesinin filtresini hissettim.Vücudum uyanmıştı ama beynim hala derin bir şekilde uykudaydı. Bu sebeple teknenin kenarına oturup kendime gelmeye karar verdim. Şimdi... Teknede uyandığıma göre vasily hayatta olmalıydı.Başka türlü buraya gelmiş olamazdım. O patlama zehirli dumanı tekrar etrafa dağıtmış olmalıydı. < Karalama izleri > Gaz maskesi giymekten nefret ediyorum ! Artık belli kurallar yazmama gerek yok. Öldüğümde..... yani kitabı kaybettiğimde kimse okumaya bile kalkışmaz. Artık Vasily'i kontrol etsem iyi olucak.

132.Gün

 Sisin içinde geçen bir günden sonra vasily ile bir yerde durup tekrar benzin almamız gerektiğini kararlaştırmıştık. Patlama sırasında marketten aldığımız bidonların hepsi boşa gitmişti. Vasily beni taşımak için bidonları bırakmak zorunda kalmış. Yaratıkların gelişi yüzünden de pek eşya almadan elimizdeki benzin ile yola çıkmış. 

Harita üzerinden gideceğimiz yeri belirlemiştik. Blamefork isimli küçük bir adaya gidecektik. Denizlerle kaplı olduğundan adada çok yaratık yoktur. Deniz turizmi yapıldığı içinde bol bol benzin vardır. En azından öyle umuyoruz. Birkaç gün sonra blamefork adasına varmış olacağız.

134.Gün

Kıyıya yaklaşırken vasily teknenin motorunu kapatmıştı. Gecenin zifiri karanlığı ile beyaz bir örtü misali çevremizi saran sis ürkütücü bir siyaha bürünmüş, görüş mesafemizi çok azaltmıştı. Görebildiğim tek şey kıyıdaki zamansız bir şekilde yanıp sönen tozlu bir ışık direğiydi. Tekne yeterince yaklaştığında Vasily tahta iskeleye atlayarak karşıya geçti. Ağır bir şekilde ipi iskele direğine bağladı. Teknenin bir yere gitmeyeceğinden emin olduğumuzda elimizdeki fenerlerin ışığında karanlığa doğru yürümeye başlamıştık. Gaz maskesinden kaynaklanan nefes sesimden başka bir ses yoktu. Yine de saçlarımı dürten uğultulu esintiyi unutamam. Bir süre yürüdükten sonra bir araba ile karşılaştık. Yuvarlak gibi tanımlayabileceğimiz küçük bir araçtı. Eski ama sağlam görünüyordu. Halk arasında tosbağa denilen aracın çalışıp çalışmadığını kontrol etmek için arabaya doğru yöneldik. Vasily arabanın motorunu kurcalamaya başladı. Bu sırada ben etrafı kontrol ediyordum. Kısa süren bir kontrolden sonra aracın sürücü koltuğuna oturup kontağı çevirdi. Araba çalışmamıştı. Vasily derin bir nefes aldıktan sonra yine kontağı çevirdi. Araba çalışmıştı. Bana bakıp hafifçe gülümsedikten sonra gelmemi işaret etti. Arabaya bindikten sonra temkinli bir şekilde yola çıktık. Birkaç saat boyunca bir kasabaya denk gelir ümidiyle gitmemize rağmen başarılı olamamış üstelik araçta bozulmuştu. Bir süre yaya halde ilerledikten sonra bir çiftlik evine rastladık. Çiftlik evinin etrafında klasik mısır tarlaları vardı. Korku filmlerinde izlerken hiç korkmazdım ama şu anda gerçekten çok ürkütücü bir görünüşü vardı. Sis örtüsü de herşeyi daha korkutucu hale getirmekte çok başarılıydı. Çaresiz esintiden kaynaklanan uğultunun içinde çiftlik evine doğru yürüme başladık. Vardığımızda kapı kilitli değildi. Buranın eski sahibi acele ile çıkmış olmalıydı. İçeri girdikten sonra Vasily eline demir sopayı alarak odaları kontrol etmeye başladı. Evde hiç yaratık olmadığını anladığında yanıma gelip sopasını koltuğun üstüne koydu. Elinde bir tabanca vardı. Sanırım içeride bulmuştu. Tam bu sırada kapıdan içeri iki kişi daldı. Birisi üstünde kalın bir montla kucağında birşey olan bir kadındı. Diğeri ise uzun boylu siyah deri ceketli bir erkekti. Vasily onlar içeri girer girmez silahı onlara doğrultmuş, Onlardansa erkek olan silahını Vasilye doğrultmuştu. Birbirlerine sessiz bir şekilde kısa bir süre baktılar. Sonra aniden kapının yanındaki pencere parçalanarak yaratıklardan birisi Vasilye doğru atladı. Vasily çevik bir hamle ile yaratığın başına ateş etti. Kadının çığlıkları arasında erkek  beni sola doğru ittirdi. İttirdikten hemen sonrada kadın ve erkek beraber yukarı kata doğru koştular. Ben ayağa kalkmaya çalışırken birden kapı hızla açıldı ve bir yaratık bana doğru koşmaya başladı. Panikleyerek etrafıma bakındım ve koltuktaki demir sopayı alıp yaratığın yüzüne sertçe vurdum. Yaratık sağa doğru savruldu. Hemen kalkıp ben de kaçmaya çalıştım fakat arkamı bir saniye döndüğümde kapıdan giren başka bir yaratığın peşime koştuğunu gördüm. Merdivenlere doğru yönelmek istesemde yaratık üstüme atlamıştı. Boğazımı ısırmaya çalışıyordu fakat ellerimle onu engellemeye çalışıyordum. Vasily de zor durumdaydı. Vasily iki yaratıkla birden uğraşıyordu ve elindeki silahın mermisini bitirene kadar ateş etmek zorunda kalmıştı. Yaratığı tutabilecek gücüm bitmek üzereyken farklı bir silah sesi duydum. Silah sesinden hemen sonra üstümdeki yaratık cansızlaşmıştı. Onu hızlıca bir kenara atıp başımı silah sesinin geldiği yöne döndüğümde o erkek elinde silahla duruyordu. Kapıdan giren ikinci yaratığı da burnunun köprü kemiğinden vurduktan sonra üst kata tekrar koşarak çıktı. Hemen kendimi toparladıktan sonra ayağa kalktım ve demir sopayı tekrar elime aldım. Yaratık vasily'i duvara sıkıştırmış boğazını ısırmaya çalışıyordu. Vasily diziyle ve elleriyle yaratığı ittirerek engellemeye çalışıyordu. Ben heyecanlı ama kararlı bir şekilde ellerimle sopayı sertçe kavradım ve " Vasily !" diye bağırdım. Beni fark ettiğinde tüm gücünü kullanarak yaratığı ittirdi. Yaratık birkaç adım geriye düştüğünde Vasily'e doğru öfkeli bir şekilde tam bağırırken ben onun kulağının arkasına sertçe vurdum. Vuruşum yaratığın pencereden dışarı fırlatmıştı. Vasily derin derin nefes alarak yanıma doğru geldi. Yaratık birden tekrar pencereye atladığında Vasily elimden sopayı kapıp yaratığa öğle sert bir şekilde vurduki yaratığın boynu kopacak gibi olmuştu. Vasily ile üstümüz başımız koyu renkli kanlar içindeydi. Yukarıdan bir kadın çığlığı geldiğinde hızlıca merdivenleri çıktık ve kadının ağlama sesinin bulunduğu odaya girdik. İçeri girdiğimizde kadın ve erkek ağlıyor yerde ise ten rengi griye yaklaşmış yemyeşil gözlü bir bebek yatıyordu. Bebek dumandan etkilenmiş ve artık o yaratıklardan birine dönüşmüştü. Karşımızdaki çiftinde ten renkleri griye yaklaşmıştı. Değişmeye başlamışlardı. Korkunç bir manzaraydı. Ölmüş bir bebek... Vasily " Gloria" dedi. Bu işin gidişatını anlamıştım. İkimiz de hızlıca evdeki bazı işimize yarayacak eşyaları topladık ve dışarı çıktık. Elimizde fenerlerimizle tekrar karanlığa doğru sessizce ve üzgün bir şekilde çiftlikten uzağa yürümeye başladık. Uzaklaşırken ağlama seslerinin yükselip çığlığa dönüşmesini hala aklımdan çıkaramıyorum. Birkaç saatlik yürüyüşten sonra küçük bir kulübeye denk geldik. Kapıları kilitleyip pencereleri kapattıktan sonra yatak odasına gittik. Güvenlik için aynı odada yatıyoruz ama bunu söylememe gerek yok sanırım. Neyse, sanırım uyumam gerekiyor.. iyi geceler.

Salgın Günlükleri [Eski]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin