Not : Bazı arkadaşlarımın bana belirttiğine göre bölümleri isimlendirerek yaptığım zaman yeni bir hikaye sanılıp okunmuyormuş. Bu hatayı düzeltmek için artık bölümleri isimlendirmeyeceğim. Eğer hikayemi beğendiyseniz arkadaşlarınızı da teşvik ederseniz sevinirim :) teşekkürler.
192.Gün
Bir çiftlik evinin yüz metre kadar uzağındaydık. Evin etrafını kontrol ediyor, gözcü dediğimiz yaratıkların sayısını anlamaya çalışıyorduk. Bir süre baktıktan sonra Olivia bana döndü." Biliyorsun. Yeterli yiyeceğimiz var. Bunu yapmak zorunda değiliz. " dedi. Ben çiftliğe bakarak " Aradığım şey yiyecek değil. Havalar soğumaya başladı. Üstümüzdekiler bizi soğuktan korumaz. Birkaç giysiye ihtiyacımız var." cevabını verdim. Olivia biraz endişeli bir şekilde konuştu. " Başka bir yerden alamaz mıyız ? Burası biraz ürkütücü bir çiftlik." Ben " uzun bir yol boyunca başka bir bina olmayabilir. Bu bizim tek şansımız " dedim. dedikten sonra sırtımdaki tüfeğielime alıp yavaşça ayağa kalktım. Olivia da derin bir nefes aldıktan sonra ayağa kalktı. belinden tabancasını çekti. " Planımız nedir ? " dedi. " Etrafta fazla yaratık yok. Fakat yakından öldürmek için tehlikeliler. Bu yüzden siahla vuracağız. " dedim. Yakınlarda büyük bir şehir yoktu. çevrede çokta fazla yaratık olmamalıydı. Bunları düşünürken silahımı en öndeki yaratığa doğrulttum. dürbünden de yardım alarak onu kafasından vurdum. Silah sesini duyduklarında yaratıklar hareketlenip bize doğru koşmaya başladı. Olivia kötü bir nişancı olmasa da boş yere mermi harcamak istemiyordu. Bu sebeple biraz yaklaşmalarını bekliyordu. Yaratıkların hepsini vurduktan sonra çiftliğin önüne kadar yürüdük. çiftliğin kapısı kilitli değildi. Tüfeğimi sırtıma aldım. içeri dikkatli ve yavaş adımlarla girdim. Bazı eşyalar parçalanmış ve oda biraz dağılmıştı. " Sen bu katı kontrol et, ben yukarı katı kontrol edeceğim " dedim. Olivia " Küçükke teyzemin de bir çiftliği vardı. Yazlık giysileri en alttaki depoya ya da ahırın üst bölümüne koyardı. Belki de oradan aramaya başlamalıyız " dedi. Büyük ihtimalle de haklıydı. Beraber depoya inmeye karar verdik. Aşşağı indiğimizde etrafta bazıları açılmış bazıları ise boşaltılmış kutular ve sandıklar vardı. Çoğunun yazlık giysi olduğu görünce boşuna geldiğimizi düşündüm. Daha sonra Olivia sandıklardan birinden bir tane mont çıkardı. Oldukça kalın ve işe yarar görünüyordu. Sandığa bakmaya deam ettiğimizde birkaç tane daha bulduk. Montları giyip giyip birbirimize güzel olmuş mu diye sorup duruyorduk. Kendimi alış veriş mağzasına gidip bütün giysileri deniyen, sonra fiyatını öğrenince aslında güzel değilmiş diyip uzaklaşan kızlar gibi hissetmiştim. Bir süre oyalandıktan sonra bedenimize uyan ve güzel bulduğumuz montlardan birer tane alıp çiftlikten uzaklaştık.
Gece olurken bir ateş yakmış yemek yiyorduk. Diğer yandanda sohbet ediyorduk. Ailelerimizden, küçükken yaşadığımız komik anlardan ve filmlerden konuşuyorduk. Şu anda çok uzakta görünen anılarımızı anlatıyorduk. Konuşmaya devam ederken Olivia " Belki de bir araç gibi birşey bulmalıyız " dedi. Haklıydı. O kadar yolu yürümemiz imkansızdı. Olivia yemeğinden bir kaşık aldıktan sonra konuşmasına devam etti. " Yanılmıyorsam buranın yukarısında bir otoyol var. Oradaki araçlardan birini çalıştırmayı başarırsak gidebiliriz " dedi. Biraz düşündükten sonra " Araca ihtiyacımız var. Fakat oradan araç alamayız. Çalışan bir tanesini bulsak bile onu oradan çıkaramayız." dedim. Olivia " Doğru." dedikten sonra derin bir nefes aldı ve devam etti " Yürümekten nefret ediyorum. Biliyor musun ben çocukken tombul bir çocuktum " . " Ben de pek zayıf sayılmazdım. günde iki tane çikolata yerdim " dedim gülerek. Yemeklerimiz bitene kadar sohbet etmeye devam ettikten sonra yatmaya karar verdik.
198.Gün
Birkaç günlük yolu taki edişimizden sonra aslında yolu takip etmenin pek güvenli olmadığını fark etmiştik. Eski bir barakadan bulduğumuz bölge haritasına bakarak yoldan çıkacak ve bir tren istasyonuna gidecektik. Tabi amacımız trene binmek değildi. O kadar sesli ve yavaş bir alet gözcüler için tam anlamıyla yemek zili olurdu. Bizim amacımız gideceğimiz yeri tam olarak öğrenmekti. Ayrıca küçükte olsa bir araç bulma umudumuz vardı. Ormanlık araziden gitmek bizim için güvenli görünüyordu. Olivia her ne kadar korksada, gerçekçi biri gibi gerekeni yapıyordu. Orman gerçekten de pek güvenli bir yer sayılmaz. Görüş açısı dar, her yer gizlenilebilecek ortamlar ile dolu, ama o yollardan daha güvenliydi. En azından düşüncemiz bu yönde. Yemek ve su miktarına gelirsek. Hayalet şehirden yeterli yemek aldığım için mutluyum. Şu ana kadar büyük bir yemek sıkıntımız olmadı. Gaz maskemin filtresi biraz eskimeye başladı. Yenisini bulsam iyi olucak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salgın Günlükleri [Eski]
Paranormal---- Bu eski bir projedir --- Gazmaskesini asla çıkarma....Asla ısırılma....Ailene güvenme.Isırılmışsa,artık ailen değiller.....Şehirlerden uzak dur....iyi şanslar... **Salgın Günlükleri** -Üniversiteli Gloria Dycon, 18.yaş gününü bir daha asla...