298.Gün
Charlie ile birlikte 17 leşçi ile birlikte ilerliyorduk. Hedefimiz başka bir "Avcı"yı avlamaktı. Olivia da benim yanımda yürüyordu. Bana biraz yaklaşıp " Ne kadar çok yaratık var." dedi. Yaratıklarla yolculuk yapmaya alışkın değildik ikimiz de. Bizim için tuhaf bir deneyimdi. Ama sorun olan kısmı daha fazla olmalıydı. Charlie'nin dediğine göre öldürdüğüm yaratığı takip eden leşçiler daha çok olmalıymış. Ama Olivia bana silah atıp müdahele ettiği için katılmak istememişler. Charlie'ye neden yaratıkları topladığımızı sorduğumda ise hiç cevap vermedi. Yoluna hiç aldırmadan devam etmişti. Olivia'ya " Daha çok olmalıydı " dedim. Olivia anlamış gibi görünüyordu. " Gloria bunun için özür dilemeyeceğim. Orada ölmek üzereydin. " dedi. Haklıydı. " Özür dilemene gerek yok. Haklısın. Ama bir dahaki sefere en son durumda yardım etmelisin. " Olivia ellerini ovuşturarak " e peki bu kadar leşçiyi neden başımıza topluyoruz ? Bizi yesinler diye mi ? " Verecek cevabım yoktu. Doğruyu söylemeye karar verdim. " Ben de bilmiyorum. Ama bizi yiyecek olsalar şimdiden yaparlardı. Başka bir hedefleri var. " dedim. Uzun bir süre daha yolculuğa devam ettik. Ardından Charlie ve bir leşçi tartışmaya başladılar. Ama ikisini de kafamın içinde duyabiliyordum. Ne dediklerini duyabiliyordum. Charlie beklememiz gerektiğini söyledi. Diğer leşçi ise beklemek istemedi. Tartışmaları bittikten bir süre sonra Ben Charlie'ye nasıl konuştuklarını duyduğumu sordum. Charlie bana baktı. Ardından kafamın içinden bana cevap verdi. " Lider merkezdir. Biz senin bilincinle konuşabiliyoruz. Sen bizim merkezimizsin " Garip konuşmasına rağmen ne demek istediğini anlamıştım. Ben radyo istasyonu gibi birşeyim. Tüm iletişim benim üzerimden geçiyor. Yolculukta başka heyecanlı birşey olmadı. Olivia ile biraz daha konuştuk o kadar.
299.Gün
Sabahın soğuk esintisiyle uyandım. Doğrulup baktığımda bir futbol sahasının içindeydik. Saha bir kenarından yıkılmıştı. Yine de görkemli bir şekilde ayakta duruyordu. Charlie başımda bekliyordu. Kendime geldiğimden emin olduğunda bana " Kendine bir silah bulmalısın. Yarın başka bir Avın olacak. " dedi. Ardından bana birkaç tane iğne verdi. Söylediğine göre iğneler bir süre yürümemi sağlayacaktı. Benden istedikleri silahları kendim bulmamdı. Charlie'ye " Olivia da gelebilir mi ? " diye sordum. Charlie izin verdi. Sonra ilk iğneyi vurduktan sonra Olivia'nın yanına gittim. Olivia bana baktı. " Şimdi kim seni öldürmeye çalışacak ? " dedi. Ben de kızağın yanındaki baltayı alıp Olivia'ya uzattım. Olivia baltayı alıp kalkarken " Kendime bir silah bulacakmışım " dedim. Olivia biraz yüzünü buruşturdu. Ona göre gizlice kaçmalıymışız. Ama ben sakat olduğum için Charlie'ye bağlıyım. Dışarıda birkaç gün bile yaşayamam. Olivia ile birlikte Sahanın çökmüş yerinden dışarı çıktık.
Boş şehirde gezerken bir antika marketi gördük. Olivia'ya işaret ettim ve içeri girdik. İçerideki eşyaların yarısı yağmalanmış ve işe yaramaz şeylerdi. Olivia " Buradan birşey çıkmaz gibi " dedi. Etrafa biraz baktıktan sonra ben de " Arka odayı da kontrol edelim. Belki depoda birşeyler olabilir." dedim. Olivia dikkatlice kapıyı açtı ve içeri girdi. Bir süre sonra Beni çağırdı. Ben de içeri girdiğimde bir haydut Olivia'yı tutmuş bana dönük bir şekilde kafasına silah doğrultuyordu. Bana " Çantanı yere bırak " dedi. Hayduta bakarak çantamı yavaşça çıkardım. Haydut bana bir süre baktıktan sonra " ikinizi de öldürecektim. Ama dünyanın sonu gelmişken kadın bulmak oldukça zor " dedi. Ardından dışarı doğru bağırarak " Burada iki tane kız buldum ! " diye bağırdı. Haydut kafasını dönerken Olivia kafasının arkasıyla haydutun çenesine vurdu. Haydut sersemlediği anda elindeki silahı alıp yüzüne ateş etti. Haydutun cansız bedeni geriye doğru düştü. Ardından Olivia kutulardan bir tanesinden kısa bir kılıç çıkartıp bana doğru attı. Kılıç önüme düştüğünde çantamı yerden aldım ve kılıcı alıp kutuların arkasına saklandım. Olivia da en yakınındaki kolonun arkasına saklandı. Çok sürmeden kapıdan içeri üç haydut indi. iki tanesi etrafı kontrol ederken bir tanesi cesede doğru yaklaştı. Ayağı ile cesedi dürterken Olivia saklandığı yerden çıktı ve Hayduta ateş etti. Fazla beklemeden ben de saklandığım yerden çıktım. Kılıcı haydutlardan birinin sırtına sapladım. Üçüncü haydut ise hemen kapıdan kaçmaya çalıştı. Olivia fazla beklemeden üçüncü bir atışla atışla Haydutu vurdu... Orada daha fazla oyalanmadan sahaya tekrar döndük.
300.Gün (Kışın Ortası)
Yaratık beni yetersiz gördüğü için sahaya gelmedi bile. Gelmemesiyle kalmayıp Beni takip eden leşçilerin neredeyse hepsi gitti. Ben de Charlie'den bir açıklama istedim. Charlie herşeyi açıkladı. Tabiki açıklayacak. Yoksa yardım etmeyeceğimi söyledim. Duyduklarım gerçekten beni çok şaşırttı. Çünkü böyle birşeyi hiçbeklemiyordum. Benim yaralı olduğum zaman doktor kanımdan zehirli silahlardan bahsetmişlerdi. Bu tamamen yalanmış ! Kartal klanı zamanında leşçiler yüzünden çok sorun yaşıyorlarmış. Onlarda çare olarak Benim gibi kanında özellik olan insanları bir çeşit yarı yaratık yarı insana çevirerek Leşçileri Klana saldırmaktan alıkoyuyorlarmış. Charlie de onlardan biriymiş ama klandaki profesörler bilincini yok etmeyi becerememişler. O da kaçmış. Benim kokumu aldığında ise kanımdaki farklılığı anlamış. Bu gerçekten çok şok edici birşey. Yani benim öldürdüğüm yaratık aslında insandı. Beni az kalsın öldürecek olanda insandı. Charlie'nin dediğine göre Kartal Klanı yeni bir hükümet kuracakmış. Bu sebeple çevrelerindeki tüm klanları bir bir yok ediyorlarmış. Klanlardaki sivilleri de öldürüyorlarmış. Kartal Klanını yok etmeliyim. Görünüşe göre de bunu yapabilecek tek kişi benim. En azından Charlie'nin inandıği kadarıyla. Şimdilik Olivia bunu bilmese daha iyi.
Bunları yazdıktan sonra Charlie'nin yanına gittim. Charlie onu göndereceğimi düşünüyordu. Aklını okuyabiliyordum. Charlie'nin omzunu tuttum. " Sana yardım ediceğim " dedim. Charlie sanki gülümsüyormuş gibi bana baktı. Yüz olarak bunu göremesemde hissedebiliyordum. Bir süre sonra tekrar konuştu. " Sandığım gibi hazır değilmişsin. Bunu hızlandırmalıyız. " dedi. Anlamadığım için nedenini sordum. " Dönüşümünü hızlandırmalıyız. " dedi. Ben birkaç adım geri çekildim. Korkmuştum. Kalan 5 leşçi de bunu hissetmiş ve bana bakmışlardı. Olivia'nın gözlerini de üzerimde hissedebiliyordum. " Hayır ! ben yaratık olmayacağım ! " diye sesli bir biçimde bağırdım. Charlie bana bakarak " Tam olarak değişmeyeceksin. Sadece içinde saklı olan özellikler ortaya çıkacak. " dedi. " Kişiliğimi ya da insanlığımı etkileyecek mi ? " dedim. Bunu dediğimde Olivia birşeyler döndüğünü anladı. Baltasını eline aldı. Charlie " Kaybetmeyeceksin. Çok az doz vereceğim. Başka türlü o yaratıkları avlayamazsın " dedi. Ardından Olivia'ya dönüp baktı. Charlie'nin bakmasıyla birlikte diğer leşçilerde Ona baktı. Olivia bir an irkildi ve silahını iki eline aldı. " Gloriaa... Şu anda bana bakıyorlar ! " dedi. Bir süre düşündükten sonra - Tabi düşüncelerimi onlar duyabiliyor mu bilmiyorum - Charlie'nin teklifini kabul ettim. Çok az bir doz alacağım. Değişmeyeceğim. Yaratık ya da zombi olmayacağım. Umarım...
301.Gün
Sabah kalktığımda Charlie bana bakıyordu. " Olivia iğneyi almalı " dedi. Olivia ile kahvaltı yaparken " Senden bir iyilik isteyebilir miyim ? " dedim. Olivia " Tabi, ne istersen " dedi. İsteyeceğim şeyde pek haif birşey değildi. Konserve yemekten bir kaşık aldıktan sonra " Kartal klanına gitmeni isteyeceğim " dedim. Olivia yemeği ağzına koyacakken kaşığı havada kaldı. " Nasıl yani ? kaçıcak mıyız ? " dedi. " Bir nevi, ama ben seninle gelemem. Oradan birşey almanı isteyeceğim " cevabını verdim. Olivia konsermeyi tuğlanın ustune koydu. " Umarım bu dünki tartışmanızla ilgili değildir. Onlardan birisi olmayı planlamıyorsundur ? " Endişeli görünüyordu. Onu biraz sakinleştirmem gerekiyordu. " Tabiki hayır" dedim gülümseyerek sonra devam ettim " Orada, Nexon isimli bir iğne var. Araştırma bölgeleri neredeyse oralarda bir yerde olmalı. Onu bulmalısın. Ve bana getirmelisin. O ilaç, benim ayaklarımı iyileştirecek " dedim. Olivia bir süre düşündükten sonra " Bir şartla yaparım. Buraya getirmeyeceğim. Sen güvenli bölgeye geliceksin. Benden bir gün sonra. " Başta hayır dememe rağmen ısrar etti ve kabul etmek zorunda kaldım. Leşçilerden 3 tanesine şehrin etrafını kontrol etmelerini ve gizli bir giriş olup olmadığını öğrenmelerini istedim. Tabbi sözlü bir emir vermedim. Düşünmem yetti. Bir kaç saat sonra geldiler ve atık borularından geçen bir yol olduğunu söylediler. Biz de hazırlandıktan sonra Klan şehrine doğru yola çıkmaya başladık. Girişe geldiğimizde ise Olivia'ya yapması gerekenleri tekrar hatırlattım. Ardından birbirimize sarılarak ayrıldık. Girişte gece oluncaya kadar bekledik. Sonradan iğneleri tuttuğum çantanın eski yerimizde kaldığını hatırladım. Charlie'yi alması için gönderdim. Şimdi ise burda Olivia'yı bekliyoruz.... Birisi geliyor.
* Gloria kitabı kapattıktan sonra kızağın arkasına saklandı. Birkaç saniye sonra yere bir bomba düştü ve patlamayla tüm leşçiler kör oldu. İçeri 6-7 çelik yelekli insan girdi ve Leşçileri tek tek vurdular. Ardından Gloria'yı farkedip ellerini bağladılar. Onu yere yatırdılar. bir iğne batırdılar ve aldıkları kanı telsiz benzeri bir aletin üzerine akıttılar. Makineden kalın bir bip sesi geldiği anda silahlarını Gloria'ya doğrulttular. " Gloria Dycon.. Tutuklusunuz ! " *
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salgın Günlükleri [Eski]
Paranormal---- Bu eski bir projedir --- Gazmaskesini asla çıkarma....Asla ısırılma....Ailene güvenme.Isırılmışsa,artık ailen değiller.....Şehirlerden uzak dur....iyi şanslar... **Salgın Günlükleri** -Üniversiteli Gloria Dycon, 18.yaş gününü bir daha asla...