Salgın Günlükleri - Arkada Bırakılanlar [Charlie] - Part 1

575 32 5
                                    

 Merhaba, Ben Charlie, Ben Artık bir Ölüyüm..

   Neden kendimi kaybetmediğimi ya da bunları yazabilecek kadar bilinçli olduğumu bilmiyorum. Kendimi normal hissediyorum. Belki de olayları dönüşmeden önceye almalıyım. Herşey, o saldırı ile başlamıştı...

90.Gün

 Kendime geldiğimde David'in çığlıklarını duyabiliyordum. Yaratıklardan bir tanesi David'in üstüne çıkmış onu ısırmaya çalışıyordu. Hızlı bir şekilde ayağa kalktıktan sonra ayağımın dibindeki tabancayı aldıktan sonra Yaratığa üç el ateş ettim. Yaratık bana döndüğü anda onu alnından vurdum. David bana bakarak " Gerçekten, hayatımı kurtardın.. " dedi. Fazla zamanımız yoktu. Onun kalkmasına yardım ederek omzuna girdim. " Gitmemiz gerekiyor " dedim. Dışarı doğru yürürken yerdeki haydutların yüzlerindeki maskeleri çıkartıp kendimiz giydik. Dışarı çıktığımızda rüzgarın ürkütücü sesinden başka bir ses duymuyorduk. Bir süre sürünerek ilerledikten sonra David yere düştü. Ona baktığımda yüzü kan içindeydi. Öleceğini kesindi. Sessiz bir şekilde " David " dedim. Hiç karşılık vermedi. Ayağa kalkıp yoluma devam etmeye karar verdim. Birkaç adım atmıştımki, arkadan David'in çok zayıf bir şekilde sesini duydum. " Beni burada bırakma.. " Dönüp baktığımda sürünerek bana yetişmeye çalışmış, ama başaramamıştı. Yanına gelip tabancamı kemerimden çıkartıp elime aldım. David'in başına doğrulttum. " Bırakmayacağım" dedim.. 

120.Gün

 Bazen, hayat çok şaşırtıcı olabiliyor. Beklemediğimiz olayları başımıza getirdikten sonra, tam kendimizi kaybettiğimi düşündüğümüzde, bize bir fırsat, ya da bir merhem sunabiliyor. Tabi bunu kabul eden için güzel birşeydir..

 David ölmemişti. Onu iyileştirmek için yok olmuş haydut kampına birkaç kere daha gittik. İkimiz de gücümüzü yeterince toplamıştık. Sabah olduğunda David uzakta bir silah sesi duyduğunu söyledi. Çantalarımızı aldıktan sonra o yöne doğru yürümeye başladık. On yada onbeş dakika sonra bir benzinliğe denk geldik. İçeri girdiğimizde bir adam yerdeki cesedin başında ağlıyordu. Bize baktığı anda silahıyla ateş açmaya başladı. Biz hızlıca önümüzdeki duvarın arkasına saklandık. Adam bize bağırarak küfürler ediyordu. Ben sağıma dönerek David'e " sen etrafından do... " David sağımda yoktu. Ardından ileriden çarpma sesi geldi. Kafamı kaldırıp baktığımda David adamı duvara yapıştırmış, kolunu ise haydutun boğazına dayamıştı. " Ne yaptığını sanıyorsun ! " diye sert bir şekilde bağırdı. Adam korkuyla " Sizi o kızın grubundan sandım. " dedi. Bir anda bahsettiği kişinin Gloria olduğunu düşündüm. David kolunu geri çekince haydut yere oturdu. " Anlat " diyerek ona söz verdim. Adam boğazını temizledikten sonra " Kardeşimi vurdu.. Ardından tüm eşyalarımızı alıp şehir yolunda kaçtı. Onu yakalacağım " dedi. bu sırada gözleri hala ıslaktı. Ben David'e dönüp " Onun peşinden gitmeliyiz. Belki yetişebiliriz " dedim. David başıyla onayladıktan sonra demir sopayı yerden aldı. Haydut'un karşısına geçti. " Son bir sözün var mı ? " dedi. Haydut ellerini hafifçe kaldırarak " hayır hayır yapma! " dedi. David adamın yüzüne öyle bir vurduki elindeki demir sopa yamulmuştu. Ben şaşkın bir şekilde " David ! bunu neden yaptın ! " dedim. David ölü adamın çantasını çıkartarak kendi sırtına giyerken " Bizi takip edecekti. Diğerlerine haber verirdi. " dedi. " Bunu bilemezdin " dedim. David kendinden oldukça emin görünüyordu. Yerdeki tabancayı aldıktan sonra " Kesinlikle vardı. Bu kadar eşyayı iki kişi toplayamazlar " dedi. O anda bunun hakkında konuşmak yeterince mantıklı olmazdı. Gloria'yı bulmamız gerekiyordu. Geç kalmaktan korkuyordum. Onun dönüştüğünü görmek istemiyorum.

 Geceleyin bir ateş yakıp dinlenmek zorunda kalmıştık. David haydutun çantasını karıştırıyor ve işe yaramaz eşyaları yere koyuyordu. Çantada bulduğumuz konserve yemekleri pişirip yiyorduk. Fakat pek rahat hissetmiyordum. David'e dönüp " Belki de onu vurmamalıydın " dedim. David çantayı karıştırmayı devam ederken bir işaret fişeği çıkardı. Onu bana göstererek " Büyük ihtimalle bir grubu vardı. Birbirinden ayrılmayan iki kardeş böyle birşeyi işe yarar olarak almaz. " dedi. Biraz düşününce aslında David haklıydı. Bu konu üzerinde fazla düşünmemem gerektiğine karar verdim. O haydut belki de Gloria'nın peşine düşecekti. Biraz daha vakit geçirdikten sonra yattık. Sabahın ilk vakitlerinde yola çıkacağız.

122.Gün

Şehre geldiğimizde ortalık çok sessizdi. Sadece ayak seslerimizi ve maskemizin çıkardığı sesleri duyabiliyorduk. Yürümeye devam ederken David ilerideki yaratıkları işaret etti. Orada bir sürü beyaz gözlü, radar isimli yaratıklar vardı. Ha, bu arada Radar kör insanlardın. Ama ses ve hareketi takip ederler. Hareket eden ve azda olsa ses çıkartan herşeye saldırıyorlar. Bu yüzden sağ taraftaki yoldan devam etmemiz gerektiğine karar verdik. David önden giderken birden durdu. Ben de ona çarparak durdum. Sessizce " iki tane.. " dedi. Çok sessiz konuşmasına rağmen ilerimizdeki iki radar bize bakmaya başlamışlardı bile. Ortalık biraz daha sessizleştiğinde ağır adımlar ile yanlarından geçmeye başladık. David çok dikkatli görünüyordu. Ben de dikkatle yaratıklara bakıyordum. Yaratıklardan bir tanesi ortadaki araba enkazından bir demir parçası çekiştirip duruyordu. Diğer yaratık bana döndüğünde yürümeyi bırakıp sessizce ona bakmaya başladım. Yaratık yavaşça yaklaşmaya başladı. Ben yerimde beklerken David yavaşça bıçağını çekerek benim yanıma yaklaşıyordu. O sırada diğer yaratığın çekiştirdiği demir parçası koparak David'in yüzüne çarptı. Bir çatlama sesi ile birlikte David " Ah ! " diye konuştu. Yaratıklar hızla David'e döndüler. Ben yerden bıçağı yerden alıp hızlıca en yakınımdaki yaratığın yüzüne sapladım. Yaratık beni ittirerek yere düşürdü. Gözündeki bıçak hala üzerindeyken benim üstüme atlayıp ısırmaya çalıştı. Fakat iyi bir refleks ile ayaklarımı kullanarak onun yaklaşmasını engelledim. ardından gözündeki bıçağı tutarak ayağımla onu ittirdim. Yaratık birkaç adım geriye çekildikten sonra tekrar üzerime gelmeye başladı. Ben de yerden kalkıp bıçağımı hazırladığım anda David beni ittirdi ve demi çubuğu yaratığın boğazına soktu. Ardından bana " Bıçak ! " diye seslendi. Bıçağı ona fırlattım. David yaratığın boğazına temiz bir hamle ile onu öldürdü. Ardından ayağa kalkıp bana döndü. Gaz maskesinin sol gözü çatlamıştı ama hava giriyor gibi görünmüyordu. David bana bakarak hafif bir kahkaha attı. Ben de gülerek ona karşılık verdim. " gerçekten ucuz kurtulduk " dedim. David birden birkaç adım geri çekildi. " Sakın...Kıpırdama.. " dedi. Ben başımı çevirerek hafifçe arkama baktığımda arkamızdaki sokaktan bir sürü radar'ın geçtiğini gördüm. David'e doğru yavaşça bir adım attım. David'e baktığımda az önce öldürdüğü yaratığın ağzını açmakta olduğunu gördüm. " David ! " dedim. David arkasını dönüp yaratığa baktığında yaratık birden çığlık atmaya başladı. 

" Koş !! " 

  Bizler, yalnız kalanlardık... Bizler, arkada bırakılanlardık.... 

* Devam edecek *

Salgın Günlükleri [Eski]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin