Arkadaşlar bu bölüm sınavlardan önce yazdığım son bölüm diğerleri sınavlardan sonra gelecek :(
Bölümü elimden geldiğince uzun yazmaya çalıştım. Arkadaşım Hatice Özdemir'e buradan verdiği fikirlerden dolayı çok teşekür ediyorum
Yorum ve votelarıyla beni destekleyen eleştiren herkese çok teşekkür ederim :) Canlarımmm
Sizi ne kadar çok sevdiğimi biliyorsunuzdur. Ama ben yinede söyliyim sizi çoooook seviyorum. Öpüldünüz :) <3<3<3
İYİ OKUMALAR...
Ağzımdan şaşkınlık nidası olarak sadece "Doruk" çıktı. Sıcak ela gözleri yanında hem şaşkınlık hem de sinirle gözlerime kenetlenmişti
Onun burada ne işi vardı? Annesiyle Amerika'daki şatafatlı evinde olması gerekmiyor muydu?
Doruk ailemde bana tek değer veren her zaman yanımda olan kuzenimdi. Yalnız üniversite için Amerika'ya gittiğinde ondan ayrılmak zorunda kalmıştım. Tabii ki eksikliğini hissetmiştim sonuçta bana tek yardımcı olan, koruyup kollayan, güldüren oydu. O benim olmayan abimdi.
Ama şimdi beni üzerimde bir erkek tişörtüyle dünya yakışıklılarına taş çıkartacak bir çocuğun karşısında görmesi onu görme sevincimi yaşamamı engelliyordu.
Gözlerim önümde duran Rüzgar'a döndüğünde onu anlamlandıramadığım kararmış yeşil gözleriyle Doruk'a bakarken buldum.
Doruk yanıma gelerek "Ada bu halin ne?" diye sorduğunda ona olanları nasıl anlatacağımı düşünmekle meşguldüm. Öfkeli gözlerini Rüzgar'a dikerek "Bu herif kim?!" dedi. Sonunda kendimi toplayarak "Doruk önemli bir şey değil! Hadi gidelim ben sana anlatacağım" derken kolundan çekiştirmeye başlamıştım. Ama o tam Rüzgar'ın karşısında durmuş tehditkar bakışlarını atıyordu.
Rüzgar ise üzerine ne zaman giydiğini bilmediğim eşhofmanının cebine elini sokmuş umursamazca bakıyordu.
Hiç beklemediğim bir anda Rüzgar Doruk'a alayla "Ada sana anlatacak!" dedi. Kelimelerin üstüne basa basa söylemesi aramìzda bir şey olmuş gibi algılanmasına neden oluyordu.Neden işimi kolaylaştırmak yerine zorlaştırıyorduki???
Doruk Rüzgar'ın üzerine giderek "Ne diyosun lan sen?" diye bağırdı. Bir şey olmasını önlmek için aralarına girdim.
"Ada bu herif kim dedim! Sana bir şey yaptı mı?" derken sesi çok öfkeliydi. Beni bir kardeşi gibi koruryup kollamasını seviyordum. Çünkü böyle bi sevgiyi bulmak benim için bir insanın dört yapraklı yoncayı bulması kadar zordu. Ama şimdi bunun sırası değildi. Doruk'a endişeyle bakıp
"Tabii kide hayır Doruk! Lütfen annemgil görmeden gidelim!" dedim. Annem ve babamın bana olan davranışını biliyordu. O yüzden çekiştimeme direnmeyi bırakarak ilermeye başladı.
Rüzgar'ın yüzüne hiç bakmadan ilerlemiştim. Bir şey olma ihtimaline karşı Doruk 'un kolundan tutuyordum.
Koridorun yarısına gelmiştikki arkadan Rüzgar'ın "Sanırım kıyafetlerini almaktan vazgeçtin, istediğimide yapmadın bunu yazdım bi yere!!" dediğinde şaşkınlıktan ağzım bir karış açıldı. Bu manyak canına mı susamıştı? Arkama döndüğümde alayla sırıtıyordu. Tam benden ne istediğini düşünecekken aklıma 'Bir daha Rüzgar desene!' diyişi geldi.
Doruk ise iyice gerilmiş öfkeli gözleini Rüzgar'a tekrar dikerken kolunu daha sıkı tuttum...
~~~
"O adamın odasında kaldığına inanamıyorum Ada!' derken Doruk hala söyleniyordu. Zaten Rüzgar'ın son söylediğinden sonra onu nasıl sakinleştirip odaya getirdim hatırlamıyordum. Sonunda "Ne yapsaydım Doruk annemgilin yanına gece gece o halde mi gitseydim?!" dedim. O da "Tamam tamam" dedi ve sonunda sustu.
Bizim otel odasındaki koltuğa oturmuştuk. Üzeimdeki tişörtten çoktan kurtulmuş yarım saat de nutuğunu dinlemiştim.
Doruk bana tuhaf tuhaf bakmaya başlamıştı. Yüzünde gülmekle gülmemek arasında gidip gelen bir ifade vardı.
"Ne oldu?" diye sorduğumda "Senin havuza düştükten sonraki halini görmek isterdim!" diyerek bir kahkaha attı. Yüzüme doğru gelen sıcaklık kızardığımın kanıtıydı. "Çok pisliksin yaaa!" diye sitem ettiğimde hala gülüyordu. Ben de dayanamayıp gülmeye başladım.
En sevdiğim huyu buydu beni güldürebilmesi...
Oturduğu yerden yavaşça kalkarken beni de kaldırdı. "Özledim seni cadı!" derken ben de ona sarılıyordum.
Ondan yavaşça ayrılarak "Annemle babam nerede?" diye bir soru yönelttim.
"Onlar bahçede yürüyüş yapıyorlar." dedi. Aslında buna şaşırmıştım kavga etmeden nadiren zaman geçirirlerdi.Belki de bir tek benim yanımda kavga ediyorlardı.
Doruk "Eeee ne yapacağız burda bakalım?" derken ela gözlerinde hınzırca bir ifade vardı. Amerika'dan buraya kadar geldiyse zamanını hayatta oturarak geçirmezdi. Onu tanıyorsum tek felsefesi 'Hayat boş gez toz coş'tu "Aklında yine ne var senin?" dediğimde gözlerindeki heyecanla "Akşama parti var kuzen!!!" dedi.
.............
Arkadaşlar lütfen o güzel düşüncelerinizi ve votelarınızı bana çok görmeyin. :) <3<3<3<3<3<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR 'SIZ ADA OLMAZ
Romansa" Rüzgar! " bana bakmıyordu. Sırtı bana dönüktü. Onunla konuşmak istiyordum ama izin vermiyordu. Bana bir yaklaşıp bir uzaklaşması bu dengesiz halleri beni deli edecekti. Bir hışımla bana döndü ve delice bakan o yemyeşil gözlerini bana dikti. "...