CANLARIMMMMM
İYİ OKUMALAR...
" Benden yardımın karşılığında bir şey mi isteyeceksin?" derken salak gibi bana sadece iyilik olsun diye yardım ettiğini düşündüğüm için kendime sövüyordum. Ben onun nesiydimde bana yardım etsinki?!
Soruma cevap olarak bana bakmadan sadece sırıtmıştı. Mide bulantımı unutmak için içimden Rüzgar'a da sövmeye başlamıştım. Ama kollarım hala boynuna kenetlenmiş duruyordu.
Hastane koridorunda ilerlerken karşıdan gelen doktoru gördük. Rüzgar hızla yanına gidip direk konuya dalarak "Aşırı mide bulantısı var doktor bey!" dedi. Allah'tan doktoru çabuk bulmuştuk çünkü bir de onu bekleyecek halim yoktu.
Doktor Rüzgar'ın kucağına sinmiş olan bana bir bakış atıp "Şöyle buyrun." derken bizi çaprazındaki odaya götürdü. Rüzgar beni yavaşça odadaki yatağa yatırdığında boynuna kenetlenen kollarımı çözmüştüm. Benden uzaklaşırken gözlerinde soğuk bir hava vardı.
Doktor ellili yaşlarda saçına ak düşmüş sevecen bakışlı bir adamdı. Bana yaklaşarak "Mide bulantın ne zaman başladı yavrum?" diye bir soru yöneltti. biraz düşündükten sonra "Bir buçuk saat önce." dedim. Elindeki kağıtlara bakıp bir şeyler yazarken "En son ne yedin?" dedi. Bunu düşünmeme gerek yoktu hepsi o lanet çorba yüzündendi ve buna emindim. "Tavuk çorbası içmiştim ama çorbanın yarısını içtiğim zaman tadı tuhaf gelmeye başlamıştı." dediğimde doktor "İşte bu her şeyi açıklıyor." derken hafifçe gülümsedi.
"Peki hiç kustun mu?" dediğinde aklıma tuvalette iç organlarım çıkacak gibi kustuğum zaman geldi ve yüzümü buruşturdup "Evet bir kere." diye cevap verdim.
Doktor "Abartılacak bir şeyin yok yavrum sadece bir gıda zehirlenmesi ama seninki ciddi değil. Şimdi sana mide bulantının.geçmesi için bir iğne yapılacak, bir de serum takılacak. Bol bol sıvı tüketki vücudun kaybettiği sıvı ihtiyacını karşılasın." dedi. İğneyi duyduğumda yüzüm buruşsada mide bulantım geçeceği için sevinmiştim. Çıkmadan önce
"Bir ilaç yazmama gerek yok bir kaç güne kendini toplarsın ama bol bol sıvı tüketmeyi unutma! Ben şimdi bir hemşire gönderirim." diyerek sıcak gülümsemesiyle çıktı.
Odada Rüzgar'la yanlız kalmıştık. Yanımdaki koltuğa oturduktan sonra elini yumruk yapıp çenesinin altına koyarak bana dik dik bakmaya başladı. Gözleriyle sanki beni delip geçiyordu. O kadar derin bakıyorki biraz daha bakarsam gözlerinde kaybolabilirdim.
Gözlerimi kaçırıp "Neden bana dik dik bakıyorsun?" dedim. Başını yana yatırıp "Senden ne isteyeceğimi düşünüyorum." dediğinde ben cevap verme fırsatı bulamadan kapı tıklatılıp yavaşça açıldı. İçeri hemşire olduğunu tahmin ettiğim kısa saçlı otuzlu yaşlarda bir kadın girdi. Rüzgar'a dönüp "Sizi birkaç dakikalığına dışarı alalım." dedi. Anlaşılan iğne vaktiydi. Ayrıca elindeki tepside serum vardı.
Rüzgar cevap vermeden sadece bana alaycı bir bakış atıp odadan çıktı. Benden ne isteyeceğini çok merak ediyordum. Ve sormak için deliriyordum.
Hemşire yavaşça yaklaşarak "Lütfen arkanızı dönün." dediğinde arkamı dönüp şortumu biraz aşşağı kaydırmasına izin verdim. "Derin nefes alın ve kendinizi sıkmayın." derken içimden 'mide bulantım geçecek! mide bulantım geçecek!' diyordum. Arkamda bir acı ve aktarılan sıvının verdiği hafif ağrıyı hissettiğimde dişimi sıktım. İğneyi çıkartıp "Dönebilirsiniz." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR 'SIZ ADA OLMAZ
Romance" Rüzgar! " bana bakmıyordu. Sırtı bana dönüktü. Onunla konuşmak istiyordum ama izin vermiyordu. Bana bir yaklaşıp bir uzaklaşması bu dengesiz halleri beni deli edecekti. Bir hışımla bana döndü ve delice bakan o yemyeşil gözlerini bana dikti. "...