CANLARIM SİZİ DAHA FAZLA BEKLETMEK İSTEMİYORUM O YÜZDEN DİREK BÖLÜME GEÇECEĞİM. :) <3<<3<3
İYİ OKUMALAR...
''Ne partisi Doruk? Biliyorsun sevmem ben kalabalık yerleri.'' diye sitem etmeye başlamıştım bile. Doruk'ta bana masum masum bakarak ''Hadi amaaa!!! Oturarak mı geçireceğiz vaktimizi? Lütfeen!'' dedi. Ona hayır diyemeyeceğimi biliyordu. Hep onun istediği oluyoru zaten. Ben de bu sefer ikinci kurtarıcı yoluma -bahane bulmaya- başvurdum
''Hem benim yanımda parti için kıyafetim yok, gidemeyiz.'' dedim. Bana boşuna uğraşma ne yaparsan yap gideceğiz bakışı attıktan sonra alayla ''İstediğin kıyafet olsun! Biraz burda takıldıktan sonra alırız.'' dediğinde umutsuzca oflayıp kabullendim. Başka çarem yoktu. Bir kerede benim dediğim olsa ne olurdu sanki(!)
Onay bekleyen ela gözlerini gözlerime ddiktiğinde ''İyi tamam yaaa! Ama fazla kalmam haberin olsun.'' diye uyardım. Bana istediğini almanın sevinciyle bakıyordu. Zaten ne kadar uğraşırsam uğraşayım kıramazdım onu, uzun zamandır görmüyordum sonuçta...
Ayağa kalkarak ''Harika o zaman.'' dedi. Ben de ayağa kalkıp midemin açlıktan verdiği isyanı durdurmak için ''Hadi kahvaltıya inelim mi?'' diye bir teklifte bulundum.. Başıyla onayladıktan sonra beraber otel odasından çıkıp merdivenlerden inmeye başladık.
Açık büfeden sırayla istediğimiz yiyecekleri alırken birden o yemyeşil etkileyici gözlerin sahibi Rüzgar aklıma geldi. Ve onu düşünmeye başladım. Hayatımda hiç kimsede görmediğim umursamazlığı onda bir günde görmüştüm.Tuhaf bir kişiliği vardı. Ayrıca şu anda ne yaptığını delice merak ediyordum. İçimdeki derinliklerden bi ses 'Umursamaz şımarığın teki. Nesini merak ediyorsun?' dese de onda beni çeken bir şeyler vardı.
Aklıma dünkü olanlar geldi. Beni havuza düşürmesi, düşürdükten sonra özür bile dilememesi, ben kapıda otururken kolumdan tutup odasına getirmesi, beni öpmekle tehtit etmesi, dengesiz konuşmaları ve sabah belime sardığı güçlü kollarını hissetmem... Bunların hepsine bir anlam vermeye çalışırken Doruk'un sesi beni düşüncelerimden koparmıştı.
''Ne zaman sana kıyafet almaya gidiyoruz?'' dedi. Çoktan bir masa bulup oturmuş önümüzdekileri yiyorduk.
Gözlerimi devirerek ''Tabi ki gitmiyoruz! Ben onu bahane olsun diye söyledim.'' dediğimde gülerek ''Bak sen bir de utanmadan söylüyor.'' diye cevap verdi.
Ben de gülmeye başladığımda ''Aslında buranın partisi senin seveceğin gibi olmaz.'' dedim. Çünkü bir oteldeki parti Doruk'un parti anlayışıyla uyuşmazdı. ''Bu partiden sıkılmaz mısın?'' diye sorduğumda bana hınzırca bakarak ''Buradaki partiye gittiğimizi kim söyledi?'' demişti. Ona gözlerimi irileştirerek ''Otel dışına mı çıkıyoruz?'' diye sordum. Bana tabi ki ben oteldeki partide kendimi harcar mıyım? der gibi baktı. Gözlerimi devirdim ve önümdekini yemeye devam ettim.
Doyduğumuz zaman oturduğumuz yerden kalkıp otel bahçesinde dolanmaya başladık. Doruk'a ''Kimin partisine gidiyoruz?'' dediğimde ''Bir arkadaşımın.'' diye kısa bir cevap aldım. Bu kısaca 'Partiyle ilgili ayrıntıları gidince görürsün.' demekti. Ben de daha fazla uzatmadım. Saatim yoktu ama tahminime göre daha baya erkendi. Akşama kadar boş vaktimiz vardı.
Doruk'la önce çekişmeli bir voleybol maçı yaptık. Çok eğlenceliydi. Sonucu da beni çok mutlu etti. Çünkü galibiyet benimdi. Ardından da yorgunluktan bitkin düşecek kadar çok yüzmüştük. Uzun zamandır ne bu kadar gülmüş ne de eğlenmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR 'SIZ ADA OLMAZ
Romance" Rüzgar! " bana bakmıyordu. Sırtı bana dönüktü. Onunla konuşmak istiyordum ama izin vermiyordu. Bana bir yaklaşıp bir uzaklaşması bu dengesiz halleri beni deli edecekti. Bir hışımla bana döndü ve delice bakan o yemyeşil gözlerini bana dikti. "...