Merhaba CANLARIM :)
İYİ OKUMALAR...Sanırım istemeden de olsa korktuğum şeyi yaparak onu öfkelendirmiştim. Yumruk attığı yere bir öncekinden daha sert vurarak yerimden tekrar sıçramama neden olan sesiyle
‘’Cevap ver!’’ diye bağırdı.
Anlamıyordum. Onu gerçekten anlayamıyordum. Tek sorun benim onun bana yaklaşmasına izin vermemem miydi? Bu normal değil miydi? İçinde dolup taşan öfkeyi dindirmek için dişlerini birbirine bastırarak gözlerini kapatıp başını hafifçe arkaya attığında siyah saçları onlara yol gösterilmiş gibi geriye doğru dalgalandı.
Derin bir nefes alarak dişlerinin arasından
‘’Seni dinliyorum.’’ Dediğinde kısık olan sesi kontrolünden çıkmaya çalışıyordu. Öfkesini zapt etmekte zorlandığı her halinden belliydi.
Cevap vermem gerektiği için onu incelemeye son verdim çünkü biraz daha sinirlenmesi hiç iyi olmayacak gibi görünüyordu.
‘’Çünkü senin hakkında adından başka hiçbir şey bilmiyorum. Seni tanımıyorum.’’
Gayet mantıklı bir cevaptı. Sorun ben de değil kesinlikle ondaydı. Ama o cevabım hakkında böyle düşünmüyordu.
Gözlerini aniden açarak bana baktığında içinden hızla geçen şaşkınlığı fark etmiştim. İki yanıma açtığı kollarını hızla çekerek arkasını dönüp bir iki adım attı. Ellerini saçlarının arasından geçirdiğinde sinirli bir şekilde gülüp tekrar bana döndü.
Komik olan neydi?
Saçmaladığım zamanlar olduğu doğruydu ama şu an o zamanlardan biri olmadığına emindim.
Karşıma geçerek ellerini pantolonun cebine soktu. Yüzündeki sinirli gülümseme solduğunda yerine ciddiyet almıştı. Başını bana doğru eğerek
‘’Tek sorun bu mu? Beni tanımıyor olman mı?’’
Hayır değil! Ayrıca gizemli olman beni hem korkutup hem de nasıl olduğunu çözemediğim bir şekilde sana itiyor. Diye bağıran iç sesimi bastırarak hafifçe başımı sallamakla yetindim. Yüzünü gözlerime daha dikkatli bakmak için bana yaklaştırarak
‘’Emin misin?’’ dedi.
Ses tonundaki öfke azalmış ve alayla karışık az da olsa şaşkınlıkla birlikte kulaklarıma geldi. Başımı tekrar salladığımda tepkisini ölçmek istercesine gözlerimi ondan ayırmıyordum.
Etraf iyice kararmıştı ama bu onu görmeme engel değildi. Özellikle o etkileyici yüz hatlarını.
Yüzüne baktığımda içimdeki kıpırdanmaları durduramıyordum. Bunlar her yerime yayılarak geçtikleri yerlere sıcaklıklarını bırakıyordu. Daha fazla bakmaya devam edersem tekrar bana yaklaşabilirdi ve bu sefer onu engelleyecek gücü kendimde bulabileceğimi hiç sanmıyorum.
Gözlerimi kaçırarak yere bakmaya başladığımda
‘’Benden etkileniyorsun.’’ Dediğinde başımı hızla kaldırıp karanlıkta parlayan yeşil gözlerindeki alaya bakarak kararlı çıkmasını umduğum sesimle
‘’Yok öyle bir şey.’’ Dedim.
İnanmadığını belirtircesine sırıttığında tekrar bana yaklaştı
‘’Yalan söylüyorsun.’’ Kararlılığı beni deli ediyordu. Kalbim yalan söylediğimi kanıtlarcasına hızla atarken az önce öfkesini zapt etmeye çalışan Rüzgar şimdi benimle alay ediyordu ve lanet olsun ondan etkilendiğim doğruydu.
Gözleri yakaladığı gerçekle parlarken onu ikna etmeye çalışarak
“Bence sen hayal kuruyorsun.” Dediğimde ben de onunla alay etmeyi denemiştim. Hiç taviz vermeyen ifadesiyle
“Ben hayal kurmam.” Dedi.
Beni belimden tutup kendine çektiğinde arkamdaki yolcu kapısını açtı. Gözlerini benden bir an olsun ayırmadan
“Bin.” Dediğinde bana yakın olan bedeninden uzaklaşmak için söylediğini hiç ikiletmeden yapıp hemen koltuğa oturdum. Kapıyı sertçe kapattığında sürücü koltuğuna binerek arabayı sürmeye başladı. Bu sefer öncekinden daha yavaş sürmesi içimi rahatlatmıştı.
İkimizde konuşmadığımız için nefes alışverişlerimizi bile duyabiliyorduk. Rüzgar'ın telefonunun titrediğini duymamı da etrafın sessiz olmasına borçluydum. Tek eliyle direksoyonu kavrarken diğeriyle cebindeki telefonu seri hareketlerle çıkartıp numaraya baktığında gözlerini devirdi. Telefonu hiç acele etmeden açtığında kulağına götürüp bıkkın bir sesle
“Ne var?” dedi. Güçlü sesi arabayı doldururken içimde kiminle konuştuğuna dair merak kırıntıları dolanıyordu. Karşı taraftakini biraz dinledikten sonra
“Hayır, bir yere gönder daha dönmesin.” Konuştuklarını anlayabilmek için dikkat kesilmiştim ama şu ana kadar elde ettigim bir şey yoktu. Onun konuşmasını umursamıyor gibi davranarak başımı cama yaslayıp geride bıraktığımız ağaçlara bakmaya başladım.
“Tamam geliyorum Talha.” Diyerek kapattığında telefondakinin Talha olduğunu anlamıştım. Başımı ona çevirip
“Nereye gidiyoruz?” dediğimde yüzünde sinsice bir gülüş oluşmuştu. Göz ucuyla bana bakarak
“Talha'yla barda buluşacağım.” Dedi.
Talha mı? O Doruk'la beraber değil miydi? Eğer ikisi buluşacaksa o zaman gezme işine bir son vermişlerdir. Arabadaki saate baktığımda saat 21.00'i gösteriyordu. Tabiki gezmeyi bitirmişlerdir saat çok geç olmuş ve benim de hemen dönmem gerekiyordu. Doruk kesin otele gitmiştir.
“Beni bıraktıktan sonra buluşsan?” dediğimde yüzündeki gıcık sırıtmayı silecek bir silgim olmasını istiyordum.
“Beni tanımak için yanımda daha fazla durman gerekiyor.” Dediğinde gözlerim cevabına duyduğum şaşkınlıkla irileşmişti. İçimde onu daha fazla yanımda görmenin vereceği heyecanın etkisi beni kaplıyordu. Kollarımı göğsümde kavuşturup
“Sana seni tanımadığımı söyledim. Tanımak istediğimi değil.” Dediğimde yeşil gözleriyle bana bakıp tekrar yola döndüğünde ifadesizliği yüzündeki yerini almıştı.
“Ama ben sana yaklaşmak istiyorum ve bunun yoluda beni tanıman olduğuna göre benimle geliyorsun.” Dedi.
Bu cevabı bende bir şok dalgalanmasına sebep olmuştu. Dayanamayarak
“Yaklaşmak derken tam olarak kastın ne?” dememle arabanın durması bir oldu. Camdan dışarı baktlığımda dışarıdaki kalabalıktan ve hiç hoş olmayan rutubetten Talha'yla buluşacakları bara gelmiş olduğumuzu fark ettim.
“Bunu yaklaştığım zaman en ayrıntılı bir şekilde uygulamalı olarak göstereceğim.”
Aklıma gelen bir dizi iğrenç fikirler yüzünden yüzümü buruşturarak Rüzgar'a baktım. Bembeyaz dişleri sinsi sırıtışını daha etkili kılıyordu. Arabadan inip benim kapıma doğru yöneldi ama benim inesim yoktu. Burası bana hiç tekin gelmiyordu.
Rüzgar kapıyı açıp beni kolumdan tutarak arabadan çıkarttığında girişe doğru yürümeye başladık.
Onu tanımak istiyor muydum?
Hem evet hem de hayır.
Aslında ona olan merakım daha ağır basıyordu ama beynimle kalbimin içerde verdiği savaşı kimin kazanacağını henüz bilmiyordum.
Lütfen vote ve yorum vermeyi ihmal etmeyin :)
Eee kimler Rüzgar'ı seviyor bakalım? :D
Bu arada yeni bölümü bilgisayarımda bir sorun çıkmazsa haftasonu yazmaya çalışacağım.
Hepinizi çoook seviyorum. Kocaman öptüm :) <3<3<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR 'SIZ ADA OLMAZ
Romance" Rüzgar! " bana bakmıyordu. Sırtı bana dönüktü. Onunla konuşmak istiyordum ama izin vermiyordu. Bana bir yaklaşıp bir uzaklaşması bu dengesiz halleri beni deli edecekti. Bir hışımla bana döndü ve delice bakan o yemyeşil gözlerini bana dikti. "...