BÖLÜM 2

271K 9.4K 1.5K
                                    

Düzenlendi~30.06.2019

İyi Okumalar...

Mirza ŞADOĞLU

Sabah erkenden kalkan genç adam kahvesini içip çalışma odasına geçti. Son kontrolleri yaptıktan sonra tekrar odasına geçip hazırlandı.

Avluya indiğinde sofrada sadece Berfin yoktu, sofraya oturunca annesine dönüp konuştu.
"Zelal sultan gidip kızını çağır da kahvaltıya başlayalım."

Zelal hanım ilk defa Berfin'in sofraya inmediğine şahit oluyordu. İçindeki sıkıntı ile yukarı çıkarken Mirza 5 yaşındaki yeğeni Dila'ya dönüp . "Amcasının prensesi kardeşin nerede?"diye sordu.
Elindeki meyve suyunu indirip Amcasına bakan küçük kız telaşla konuştu.

"Amcaa ben Mert'i uyandırmaya gittim ama kalkmadı annemi çağırınca annem Mert hasta dedi. "
Kaşları çatışan genç adam Berzan abisine döndü
"Abi nesi var Mert'i? "
"Yok bir şeyi, sadece soğuk algınlığı ve Meryem abla yanında zaten, yani merak edecek bir şey yok."

Başını sallayıp önüne döndü Mirza. Tam elini ekmeğe uzatacağı sırada annesinin çığlığını duydu. Berfin'e bir şey oldu korkusuyla merdivenleri nasıl çıktığını bile bilmiyordu.

Odaya girince arkasından abisi de girdi. Zelal Hanım odanın ortasına çökmüş elinde ki bir parça kağıt ile ağlıyordu hemen yatağa baktı Mirza ama Berfin yoktu.

Zelal Hanım kısık sesiyle
"B- Berfin kaçmış oğul kardeşin kaçmış." diyip hıçkırıklara boğulmuş bir şekilde ağlamaya başladı.

O an başından aşağı kaynar sular dökülmüştü Mirza'nın. Berfin'im kıymetlim kaçmıştı. Nasil olabilirdi ki böyle bir şey? Diye düşünüyordu.

Bacağına değen küçük ellere bakınca Mert'i gördü.

Annesi ağlamaya devam ederken Ezo yengesi ise annesini teselli etmeye çalışıyordu.

"Amca hayam neyde babanem niye ağlıyo?" eğilip onunla aynı hizaya geldi Mirza Zorda olsa konuşmaya çalıştı.

"Amcacım niye kalktın ki yerinden hastasın sen."
"Hayıy bak ben çook iyiim ben haşta deyiyimki." gülümseyip yengesine seslendi genç adam.

"Yenge sen çocukları dışarı çıkar." Dila'nın elini tutan Mert hızla konuştu.
"Hayıy biz kaymak istiyoyz buyda."
"Hadi babacım anneniz size kahvaltınızı yaptırsın olurmu?"
"Uff taam o zaman."
"Mert çok ayıp annecim anneye babaya uff denmez hadi çıkalım"

Ezo çocukları çıkarınca annesinin yanına geldi ve elindeki kağıdı alıp okumaya başladı.

"Annem, babam, abilerim beni affedin biliyorum yaptığım şey affedilecek gibi değil ama, sevdim ben hem de çok. Baran'ı çok seviyorum gelip beni istediler ama vermediniz . Bana bile sormadınız çünkü düşman aşirettendi diye . Ben de böyle olmasını istemedim ama ölürsek te en azından beraber ölelim dedik biliyorum yaptığım çok yanlış . Ama biz birbirimizi çok seviyoruz. Mirza abim beni affet
Siz de beni affedin. Sizi çok seviyorum"

Artık herşey durmuş gibiydi. Kıymetlisi onlara bunu nasıl yapmıştı? Töreleri iyi biliyordu ya Berdel olacaktı ya da Berfin öldürülecekti.

Bu düşünce bile canını yakmaya yetmişti de artmıştı. Abisi yanına gelip elindeki kağıdı aldı ve okudu.

Kardeşine soran gözlerle bakınca başını bilmiyorum dercesine salladı Mirza. Hemen aşağı inip kapıdaki adamlara yöneldi abisi arkasındaydı hissediyordu.

Hemen Yunus'un yakasına yapışıp bağırmaya başladı
"Ne bok yemeye buradasınız lan?! Elin iti gelmiş kardeşimi kaçırıyor, ama ruhunuz bile duymuyor ne işe yarıyorsunuz siz?!" Abisi onu kenara çekip Yunus'a döndü "Kapının önünden ayrıldınız mı hiç?"

Genç adam sert yüz hatlarından taviz vermeden önünü ilikleyip başını eğdi ve
"Ağam gece bir kere lavabo için ayrıldım sonra hiç ayrılmadım." dedi.

Abisi ona dönmeden önce kapıdaki diğer korumalara dönüp

"Ne kadar adam varsa toplayıp arabaya binin onları bulmadan da gelmeyin anlaşıldı mı?" dedi sert sesiyle.
"Emredersiniz ağam baş üstüne" adamlar gidince Berzan'a döndü
"Abi ben de aramaya çıkıyorum."
"Tamam sen git, babamlarla konuşup bende geliyorum."

***

3 saat aradıktan sonra nihayet onları bulmuşlardı. Mardin'in hatrı sayılır ağası olan Halit ağanın evine sığınmışlardı.

Konaktan içeri girdiğinde Baran'ı görür görmez yakasına yapışıp yumruklarını yüzüne sıralanmıştır öfkeli adam.
"Sen kimsin lan benim Berfin'imi kaçırıyorsun?"
Halit ağa yanına yaklaşıp kolunu tuttu,
"Mirza ağa kendine gelesin, onlar benim misafirimdir." dedi ağır bir şekilde.

"Halit Ağa görmez misin bu adam kardeşimi kaçırdı." içinde ki öfke git gide artıyordu
"Görürüm Mirza Ağa lakin onlar artık karı koca olmuşlardır."

Halit ağanın söyledikleriyle kan beynine sıçramıştı. Başını kaldırıp da terasta dolu gözleriyle onlaru izleyen Berfin'i gördü. Başını sağa sola olumsuz anlamda salladı ve önüne döndü.

"Sen ne dersin Halit ağa? Böyle bir şeye izin vermemek lazım bilmez misin?"diye sordu dişlerinin arasından.

"Emin ol senden daha iyi bilirim Mirza Ağa lakin onlar dini nikahlı olarak kapıma gelmişlerdir artık her şey için çok geç. Diğer aşiret ağlarına da haber verdim hükmü belirlemek için toplanmak gerek artık."

Gözünde ki hayal kırıklıklarıyla başını kaldırıp Berfin'e baktı, eliyle gözlerini silip başını önüne eğdi. Yapma be kıymetlim yapma! Ne olursa olsun başını eğme demek istese de yapamadı.

**

Saat 2 civarı eve dönmüşlerdi hızla odasına çıktı. Artık hüküm verilmişti. Berdel olacaktı.
Ağaların kararıyla her iki tarafta kendi evine gitti , ve 3 gün sonrası düğün için karar verilmişti. Berfin aşağıdaydı ama onu görmek istemiyordu genç adam, çünkü görürse yumuşayacaktı ki bunu hiç istemiyordu. Hızla koltuğa tekme attı ve parfüm şişelerini, saatlerini rastgele savurdu.

"Hayatım değişti lan! Olan şeye bak Baran şerefsizinin kız kardeşiyle evleneceğim, haa pardon onun kız kardeşi bile yok, ondan dolayı rahmetli amcasının kızı ile evleneceğim. Kim bilir nasıl biri? Allah sizin belanızı versin, ne hale getirdiniz bizi. Ama ödeteceğim bunu, hiç merak etmeyin."

**

Akşam Hanoğlu Konağına gidince hissettiğin tek şey nefret ve öfkeydi hem görmediği sevgili çok müstakbel eşine (!) hem kardeşine hem de Baran olacak o şerefsize.

Zaten olaylar çabuk yayılmıştı ve bana ilgisi olduğunu bildiğim teyzemin kızı beni arayıp ağlayarak bunu yalanlamamı istemişti ama ben susunca yine hıçkırarak telefonu kapatmıştı.

Kapı açıldığında Hanoğlu ailesi karşıladı beni. Karşımdaki kıza baktığımda kapının önünden çekilerek Mahmut ağanın yanında gitmesiyle anlamıştım. Bu benim karım olacak, bedel ödeyecek olan kızdı.
Saf bir öfkeyle o gözlere baktım bana bakmıyordu. Şu an düşünebildiğim tek şey öfkemdi.

BERDEL (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin