for; @yibooty
Bilgisayara geçtiğimde ithaf edeceğim, geçen bölüm unutmuşum lütfen affet >.<
Yoongi, istediğini elde ettiğini kendine kanıtlarken Jimin'i yerden kaldırdı ve yatağa oturttu. Gözleri arasında acımasız bir bakışma dolu savaş gerçekleşirken Yoongi, ilk konuşan oldu.
"Uyu." dedi, odayı terk etmek için hareketlenirken. "Gece odadan çıkmayı aklından bile geçirme."
"Neden?" diye sordu Jimin, hala tüm bedeni utanç ve acıyla titriyordu. "Su içmek istesem bile içemeyecek miyim?"
"Su mu?" dedi Yoongi, böyle bir ihtiyacı ilk defa duyuyormuş gibi. Kaşlarını çatarken bir saniyeliğine odanın ortasından kayboldu ve Jimin, kirpiklerini tekrar kırptığında odaya geri dönmüştü.
Yoongi, gözleriyle odadaki komidini işaret ederken Jimin yavaşça oraya döndü ve tahta görünümlü komidinin üstünde büyük, cam bir sürahi ve kristal bir su bardağı gördü. Tüyleri diken diken olurken Yoongi'nin kendisi için bunu yaptığını düşünmesi gülümsemesini sağlıyordu.
"İyi geceler." diye mırıldandı Jimin, yumuşamış ve kırılmış kalbi ile birlikte.
Başını yastığa koyup gözlerini kapadıktan sonra Yoongi'nin varlığı hala odanın enerjisini yükseltiyordu. Jimin gözlerini açıp ona dönüp bakmak istedi ama uyku ilacı almışçasına saniyeler içinde derin bir uykuya daldı.
"Park Jiiimiiiiin. Park Park ChimChim."
"Uyan artık."
"Park Jiminiiiieeeee."
"Niye uyanmıyorsun acaba?"
Jimin, gözlerini kırpıştırarak zar zor kendini gerçek dünyaya attığında garip hissediyordu. Dün duvara hızla çarptığından tüm sırtı yara olmuş olmalıydı ve morarmış yaraları tişörtünün altında büyük ihtimalle saklanıyordu.
"Acıyor," diye mırıldandı, dudaklarının altından. "canım çok acıyor."
Taehyung, çocuğun yanına ışık hızında koşarken kollarını genç adamın beline sardı ve yavaşça doğrulmasını sağladı.
"Neresi?" diye sordu Taehyung, bir pamuğu avuçlarında saklıyormuşçasına yavaş davranıyordu. "Göster bana, Jiminie."
Jimin, üstündeki tişörtü kafasından sıyırarak çıkarırken Taehyung'un vampir gözleri ışıldamıştı. Veliaht prensin keskin ve sert olan kasları, parça parça karnını kaplıyor ve insanı geri dönülmez bir günaha sürüklüyordu. Jimin, bir elini saçlarının içinden geçirip yanında oturan Taehyung'a döndü ve çocuğun gözlerinin daldığı noktaya baktı.
Karın kasları.
Jimin'in tatlı yanakları hafifçe kızarırken gözlerini büyüterek arkasını dönmeye çalıştı ve karnı kadar kasa sahip olan sırtını genç vampire çevirdi.
"Şey," dedi Taehyung, parmaklarını acıtmamaya çalışarak Jimin'in yaralarında gezdirirken. "sen çok seksisin."
"Seni neden seçtiğini anlayabiliyorum."
"Ah," dedi Jimin, söylenen cümleden hiçbir şey anlamadığında. "canım çok yanıyor."
"Bekle biraz," dedi Taehyung, tüm yaralara parmak uçlarını değdirdikten sonra dişleriyle kendi bileğinde küçük bir kesik açtı. "bunu iç, iyi gelecektir."
Jimin şok içerisinde ona dönerken Taehyung'un elleri Jimin'in kasıklarına düştü. İkisi de sessizce yutkunurken Jimin, tereddütlü bir şekilde eğilip kendisine uzatılan bilekteki pıhtılaşmış kanı yalayarak içine çekti. Taehyung elinde olmadan inlerken Jimin gözlerini büyüterek ona baktı ve yatağın ısısının birden yükseldiğine dair kanıtlar yazmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bite me 'till i die :: yoonmin
FanfictionGüney Kore kraliyet ailesinin biricik oğlu ve aynı zamanda ülkenin prensi Park Jimin, çapkınlığı ve dehşet veren yakışıklılığı ile ünlüydü. Bir aralık gecesi, canı çok sıkıldı ve oyun oynamak istedi. Oyunun sonu kanlı bitti.