14: it feels like first love

7.3K 825 543
                                    

Umarım bölümü beğenirsiniz, iyi okumalar!

Konser feelsiyle yazdım, yazım yanlışlarımı affedin kk

Park Jimin, odanın kapısından çıkarken yerde ağlayan adamın ayağa kalkıp yanına geldiğini gördü ve sorarcasına ona baktı. En son kendisine gitmesini söylemişti, neden hala peşinde dolanıyordu?

"Seni saraydaki odana bırakacağım," dedi Yoongi ama gözlerindeki yaşlar henüz kurumamıştı ve kendini çok acınası aynı zamanda utanç içinde hissediyordu. "buradan oraya tek başına gitmen imkansız."

"Ait olduğum yerin," dedi Jimin, kanlar içindeki adama şüpheli şüpheli bakarken. "burası olduğunu söylemiştin."

"Yanlış düşünmüşüm," diye mırıldandığında Yoongi, kararında iradeli durmak için fazlaca acı çekiyordu. Jimin'in aralık duran kalın dudaklarına yapışıp her bir anı hatırlatmamak için vicdanıyla yoğun bir dövüş halindeydi. "seni ailenin yanına bırakacağım."

Bir an sonra düşünceler ona hiç mesafeli davranmadı ve aklını en çok çelen konu apaçık zihnine yayıldı.

Ya, Jimin ona aşık değilse ve öpse bile hiçbir şey hatırlamazsa?

Ya, eskiden gözleriyle ışık saçan adam ona gerçekten aşık değilse?

O zaman Yoongi ne yapardı?

Jimin'in gözlerini elleriyle kapatıp saraydaki kilitli duran odasına bir anda geldiklerinde Yoongi sendeledi ve damarlarındaki gücün azaldığını hissetti. Çabucak koruya gidip bir iki geyik avlamalıydı. Günlerdir gün ışığına çok fazla yakalanıyordu ve Jimin'i kurtarmak için plan yapmaktan yeteri kadar kan içememişti.

Gün ışığını düşününce aklına gelip duran Park Jimin isminden nefret ediyordu. Ona ne ara bu kadar bağlandığını bilmeyişinden nefret ediyordu. O olmadığında hissettiği azap verici acıdan nefret ediyordu.

Telaffuz etmek istemediği üç harfli bir kelime soğuk kalbini titretiyor ve yeni tutuşmuş bir ateşe atmış gibi kavuruyordu.

Jimin'in kendisine baktığını fark edince onu tutan ellerini serbest bıraktı ve ortadan kaybolmadan önce terli saçlarını karıştırdı.

"Hoşça kal." dedi, hafifçe gülümserken. Min Yoongi, hayatında ilk kez veda ediyordu.

Böylesine can acıttığını bilmiyordu.

Jimin onun kendisini evine getirdiğine inanamayarak sevinirken ellerini salladı ve yatağına uzanıp tanımadığı adama bir kez daha bile bakmadan gözlerini kapadı. Yine de onu ait olduğu yere getirdiği için o soluk tenli, kırmızı gözlü adama minnettardı.

Yoongi, ipek yatak örtüsünün üzerinde uzanan Jimin'e son kez bakarken sertçe yutkundu ve yumruklarını sıkarak başından beri yapmak istediği yere gitmek için beynine emir verdi.

Mahzen.

Kim Taehyung'un cezasını çekeceği yer.

Demir parmaklıkların önüne gelince yıllardır kardeşi saydığı, sağ kolu yerine koyduğu adamın kendisini arkasından vurmasını izliyordu. Taehyung, mermer zemine oturmuş boş gözlerle Yoongi'ye bakıyordu. Yüzü kan ve yarıklardan tanınmayacak hala gelmişti ama hala dik durmaya çalışıyordu.

Yoongi, mahzenin başında duran adamlara kapıyı açmalarını söyleyip yavaşça dört köşeli yere girerken aklında yapacaklarını bir sıraya koyuyordu. Gözlerini yerdeki adama çevirince derin bir nefes alıp karnına sert bir tekme attı. Tekrar. Tekrar.

bite me 'till i die :: yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin