GÜVEN/E/MİYORUM!

74 9 8
                                        

Ölüm gibidir, güvensizlik denilen kelime. Ölüm bedeni yok eder, güvensizlik ise ruhu. Hayatımızda yeri olan insanlar, onlara güvenmediğimiz an içimizde ölürler. Ve ölü tanısı konan bir insanın, hayata geri dönmesi kadar imkânsız olur; kalbimizden apar topar kaçan birini, tekrar içeriye almak.
Kimseye güvenmeyen/güvenemeyen insanlardan da olabilirsin. Bunun için kendini suçlama, zira suçlu değilsin. Fakat bunu düzeltmeye çalışmayıp, kimseye güvenmeden yoluna devam ediyorsan; suçlusun. Ruhunun yalnızlık denilen hastalığından sen sorumlusun.
"Ben güvenmeye çalışıyorum ama olmuyor" diyorsan eğer; sen güvenmeye değil, direnmeye çalışıyorsun. Önce insanları anlamaya çalışacaksın, kendini onların yerine koyacaksın. Böylece diğer her şeyde, zamanla yerine oturacak. Senin; hayattaki iyi insanlarla, taşsız yollarda yürümemen için hiçbir sebep yok. Var mı sence? Bir bak etrafına, çok içten gülümseyen o insandan neyin eksik? Ondan farkın; başına daha çok dert gelmiş, çok üzülmüşsün o kadar. Bunlar başına gelince olgunlaşman lazım, güvensiz bir beden haline gelmen değil. Hayatta güvenmeyi bilmelisin, dünya ağaç ise insan onun meyvesidir bunu unutma.
Ve ağacın meyvesi; ağaca yeterli tutunamazsa ya çürür ya da düşer. Hangisi olmak istersin, çürüyen mi düşen mi? Eminim, hiçbiri olmak istemiyorsundur...
Herkes aynı senaryoda oynuyor bu dünyada, rolleri farklı olsa da. Rolü biten, kendi perdesini kapatıp gidiyor. Acısı, sevinci, göz yaşları hatta güvenmedikleri bile sahnede kalıyor. İzleyen herkes, onu oynadığı rolüyle hatırlıyor. Sende; herkese elinden geldiğince en samimi rolünü oyna, öyle yap ki seni hep iyi ansınlar. Öyle yap ki; bundan yıllar sonra, perdeler kapandığında da mutlu bitsin her şey.
Keşke demek çok kolaydır fakat keşkeleri tekrar yaşamaktır mesele. Bir nefes öncemize dönemiyoruz ki, keşke dediğimiz anları düzeltelim değil mi? Güven, işte bu yüzden önemli!
"Keşke güvenseydim, henüz tanıyamamıştım bile onu"
"Keşke güvenmeyip önyargılı olmasaymışım, ne de iyi bir insanmış baksana"
Yarın bir gün, bunları söylerken bulabilirsin kendini. Üzülürsün işte o an, dönüp o anları düzeltemediğin için kızarsın kendine. Ruhunu daha fazla hasta olmaya, durgun yaşamaya zorlama. Ne varsa yaşadığın, aklında tortu bırakan her felaketi sil at. Yüreğine kurduğun o sıcak yuvayı gelip yıkmışsa bir deprem. Belki bir sonraki deprem değil, seni hayal kırıklıklarından kurtaran biri olacak. Hayal kırıklıkların ruhunu kesmesin diye, canından can veren biri olacak belki de. Bunu ancak o kişiye elini uzattığında anlayabilirsin, doğru kişiyi ancak böyle bulabilirsin sevgili okurum. Merak etme; elleri ellerine değerken çekinen. Gözleri her yerde seni arayan ve bulduğu an; gözlerinin içi bile gülen insan, senin ruhuna yalan değdirmez. Tüm bu yazanlara rağmen, yine de:
Güvenememek denen zehir sardıysa bedenini, üzerine her gün çokça umut dök. Çünkü; umut güvenememek denen zehri geçirebilen tek ilaçtır...

AYNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin