"Unutamadım" ne de derin bir kelime. Sahi unutmak mümkün mü?
Hayatını verdiğin, gözlerinde geleceğini gördüğün, zamanı gelip avuç içlerini yuva bildiğin kişiyi unutmak mümkün mü? Hayır değil, unuttum diyorsan kendini kandırıyorsun. Sen sadece o kişinin yokluğuna alıştın. Artık; ayak izlerinizin demir attığı o limanları gördükçe, içindeki sular gözlerinden akmıyor. O deniz duruldu artık, tuzu yüreğini yakmıyor. En sevdiği yemeği unutmadın mesela, sadece o yemeği gördüğünde aklına o gelmez oldu. Farkında olmadan en sevdiği şarkıları mırıldandın, hatta şarkınızı duyunca yarıda kesmez oldun. Unuttuğundan mı? Hayır, unutabilsen adını bile hatırlamazdın. Onunla geçen zamanından, kendine dersler çıkaramazdın. Bir yara her daim kanamaz, mutlaka kabuk bağlar. Ama o yarayı açık gezdirirsen, iyileşmesini geciktirirsin belki de mikrop kapar ve büyür. Demem o ki; içinde yaşa acını. Anlatma kimselere, bırak bilmesinler. Herkes bir şey der, üzülür ve yorulursun...
Bazı zamanlar olur acını hep taze tutarsın, hep bir geri geliş beklersin. Zaten hayatında hep "zaman hırsızı" olan birine, kapılarını açık bırakırsın kısaca. Yazık değil mi sana? Bu koskoca dünyada sana ayırılan zaman, sana yetecek mi ki? Birde, senden giden biri için bunu harcıyorsun. Kendine bu kötülüğü yapma, kapat kapılarını ve içerde kalanlarla yoluna devam et. Bazen görmezlikten gelmek, zamandan bile daha iyi bir ilaç olur. Görmezlikten gel hatta sevmezlikten gel onu...
Bu hayatta; güleceğin o kadar çok anın varken, göreceğin birçok yer varken veya çekeceğin onca sıkıntı varken; gördüğün ilk uçurumdan atlamak niye?"Ben atlamadım, itildim o uçurumdan" diyebilirsin içinden. O halde; her zaman geleceğe dair umuttan bir paraşütün olsun. Seni bu hayatta kim iterse itsin, umutlarınla devam et yoluna. Ve aşağı indiğinde ruhun ölmemiş olsun, ölen ruh zor canlanır çünkü. Yokluğuna alıştıysan ne âlâ! alışamadıysan da aklının kapılarını aç, bırak çıksın. Aklında kalışı, kendine verdiğin acının dozunu arttırır sadece. Sen değerlisin ve yaşaman gereken yarınlar var. Bütün bu yazdıklarımın, derdine dermanı yoksa. Tek bir cümlesi bile, düşünmene sebep olamadıysa. Bari şunu düşün;
Yüreğine en çok dokunan tek bir cümle için, koskoca bir şarkıyı tekrar tekrar başa sarıp dinlersin ya hani. Sonra sıkılırsın dinlemekten, atarsın zihninin bir kenarına. İşte şimdi; zamanında hayatının en sevdiğin cümlesi için, katlandığın onca acıyı hatırla...
Unutamazsın biliyorum, unut da demiyorum. Sadece alış ve bırak; zihninin raflarında istediği kadar tozlansın. Tozlanmayı en başından hak edenler...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNA
Literatura FaktuBaktığını sandığın aynanın, aslında daima ardında duruyorsun. Kendini ne kadar tanıyorsun, biliyorsun? Bunu sordun mu hiç kendine? Senin iç dünyanı sana anlatan, sana ruhunu gösteren tek ayna bu kitap. Bunu iyi değerlendir, bir gün kendini tanıma...