Yalnızlık,insanın çevresinde insan olmaması demek değildir. İnsan, kendisinin önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramadığı ya da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip olduğu zaman, kendisini yalnız hisseder.
Demiş Carl Gustav Jung,
Jung'un bu sözü üzerine size biraz yalnızlıktan bahsetmek isterim. Bir nar tanesini düşünmek gerek, o tane hayata içerlenir de atabilir mi kendini kabuğundan dışarı? Yalnız kalmak, yalnız olmaya çabalamak da bu örneğe benzer. İnsanların güzelliğinden umudu kesip, atabilir misin kendini hayatın kabuğundan dışarı?
İnsan ruhu; yalnız kalmaya elverişli değildir. Tabi yalnızlığında halleri var; seçilmiş ve zorunlu. Zorunlu yalnızlığı esnasında bile, kendisi ile konuşur insanoğlu. Camın önünde içtiği bir kahveyi kendisi ile içmiş, gülerek izlediği bir filmi kendisi ile izlemiş, keyifle yaptığı bir alışverişi kendisi ile yapmıştır.
İnsanın somut yalnızlığı başladığında, soyut kalabalığı gün yüzüne çıkar. İçten içe kendisi ile daha çok konuşur, kafasında düşüncelerini daha çok evirip çevirir. Ve bir zaman sonra yorulur...Seçilmiş yalnızlık ise yoktur, insan ruhu gereği kendini içten içe bitirecek bir yolu seçemez.
Çevresinde tek bir insan barındırmayan kişinin, mutlaka bir sosyal hesabı vardır. İçerisinde sahte kalabalıklar barındırıp, kendisini heyecanlandıran her konuyu oradan paylaşır. Paylaşmak; kalbin deminin bayatlamaması için alınan önlemdir aslında. Sırf bu yüzden; mutluluğunu, kızgınlığını,kırgınlığını her duygusunu paylaşır insanlar.
Sevgili okurum;
Bir insanın yalın olan güzellikle kalbine değmesi, "ne zaman ihtiyacın olursa buradayım" demesi;
Ne bir kitapta yazar,
Ne bir filmde geçer,
Ne bir bulutta saklıdır,
Ne camdan bakınca görülebilir,
Ne de anlatılabilir,
Yalnızca yaşaman gerekir, dikkatini çekmek istiyorum. Yalnız yaşaman değil...
Yaratıcıya mahsus olan şeyler insana bahşedilmemiş zannımca, yalnız kalmak da bunlardan biri. Her şey eş yaratılmış evrende.
Uzaktan baktığında yalnız görünen ağacın bile;
O olmasını sağlayan bir kökü, bir sürü dalı, yüzlerce yaprağı var.
Tutunduğu bir kök, onu besleyen bir parça toprağı var. Evrende bulunan her canlıyı, canlı tutan birileri var.
Eğer hep yalnızlığından sitem ettiysen, seni ne canlı tuttu bugüne kadar?
Varlığı sana yetmeyen insanların içinde büyüdüğünde, yalnız olarak tanımlarsın kendini.
Fakat sen hiç yalnız kalmadın ki, sadece paylaşamadın içindekileri. Soyutladın kalbini, duyamadılar içinde konuşan kalabalığı.
Her halükarda seni bir şeyler canlı tuttu, birileri elinden tuttu. Düşün...
Düşün ki anla; asla seçtiğin bir yalnızlığın olmadığını.
Zorunluyken bile, kendinle arkadaş olduğunu. İki elini birbirine kenetleyip, ellerin alnında düşündüğün günleri,
Arkadaş olarak bildiğin kaleminle kağıda yazdıklarını.
Kendi kendine hatır sorarken "bugün nasıl hissediyorum?" diye mırıldandığını.
Düşün ki anla:
Bir gün; kendini yalnız hissettiğin bu hayatın kabuğundan ancak birlik olup çıkabileceğini.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNA
Документальная прозаBaktığını sandığın aynanın, aslında daima ardında duruyorsun. Kendini ne kadar tanıyorsun, biliyorsun? Bunu sordun mu hiç kendine? Senin iç dünyanı sana anlatan, sana ruhunu gösteren tek ayna bu kitap. Bunu iyi değerlendir, bir gün kendini tanıma...