Ne yapacağımı bilmeden bir Okyanus'a sonra kendime sonra birde karşımdaki koca kiklopa bakıyordum. Büyük bir yanlış anlaşılma vardı ve ben bunu nasıl açıklarım bilmiyorum. Aslında yanlış anlaşılma yoktu ama ben Okyanus'u yemek için getirmedim.
"Evren Lordu var ama yemek yok. Bunu düşünmeyi bırak."dedim ve geriledim. Oda yüzüme doğru eğilip bağırdı. "İnsan olmak yemek!" Evet korktuğum doğru ama ben ondan üstün bir ırka sahiptim beni dinlemek zorundaydı. "O insan değil."dedim inanmasını isteyerek. Ama tabiki inanmamıştı. Demek ki yine bir baş ağrısı yaşayacaktım.
Kiklopun alnının ortasındaki gözüne odaklanıp onun insan olmadığını ve onlara yardım için geldiğine ikna etmeye çalıştım. Bu sefer başarılı da olmuştum.
"Gelmek küçük kuşlar ve çalmak yemek."dedi gözleri dolarak. Ağlamaması gerekiyordu çünkü onun tek göz yaşı bizim selde kaybolmamıza sebep olabilir. "Ben ve arkadaşım bunu düzeltmek için geldik. Bana içeri geçmem için izin ver."dedikten sonra yana doğru kaydı. Okyanus'tan hâlâ ses çıkmıyordu büyük ihtimalle bunun şokunu hâlâ atlatamamıştı. Zaten susması benimde işime gelirdi. Onu kolundan yakalayıp ilerledim.
İçerisi gerçekten içler acısıydı. Koca cüsselerine rağmen hiçbir şey yapamamışlardı. Bazıları yerde yatıp kıvranıyordu çünkü küçük kuşlar onlara gagalar ile saldırıyordu. Bazıları ise saklanmaya çalışıyordu. Gerçi o cüsseyle zordu. Ben bunları düşünerken Okyanus elinde yelpazeyi sallıyordu. Ne olduğunu anlamadım hava zaten normaldi. Aşırı bir sıcaklık yoktu. Sonra Okyanus'un yaptığı hafif rüzgarın artıp bize yaklaşmakta olan kuşları önlediğini farkettim.
"Sen bunu nasıl yapıyorsun?"diye sordum. "Bu yelpazenin özelliği. Onu bana annem verdi onada annesi onada büyük annesi vermiş."
Elimdeki kalemi alıp yelpazeye doğru tuttuğumda kulak paslandıran o sesi çıkardı. Tahmin ettiğim gibi bu farklı gezegenlerden toplanmış çiçeklerden yapılmış. Şimdilik önemsemeyip yapmasını devam etmesine işaret ettim. Daha sonra bu konuyla ilgileneceğim çünkü. O sırada yukarıda toplanan kuşlara doğru kalemi tutup enerjinin içine dolmasını izledim. Biraz daha ilerlemekte fayda vardı.
Yaklaşık yarım saat yürüdükten sonra. Büyük bir kuş yuvası buldu. Evet buldu diyorum çünkü bunu Okyanus buldu. Yaklaşık 4000 tane kuş yumurtası olduğunu belli eden yumurtalar vardı ama normal kuşlar için bile biraz fazla büyüktü. Ben bu kuşları ne yapabilirim diye düşünürken Okyanus'un elinden yelpazeyi alıp kalemi ona doğru tuttum. İçine farklı bir enerji dolduğunu belli edercesine yelpazenin renkleri koyulaşmaya başladı.
Okyanus'un bileğini yakalayıp kuş yuvasının içine girdim. "İşe yaramak zorunda."diye mırıldandım. Yelpazeyi hızla sallayıp gözlerimi kapattım diğer elimide Okyanus'un gözlerine koydum. Açtığımda kuşların gezegenindeydik. İşte doğanın dengesi. Doğal ve farklı gezegenlere ait çiçekler doğal ortam demek buda bu kuşları ortamına döndürmek demek.
Okyanus birden çığlık atınca panikle ona döndüm. Yumurtalar çatlamış hatta biri kırılmıştı. Kırık parcalardan biri Okyanus'un bacağına girmişti. Fazlasıyla kan akıyordu. Burdan hemen gitmezsek bende farklı bir durumda olmayacaktım.
Yelpazeyi tekrar salladım. Tekrar kiklopların gezegenine gelmiştik. Üzerimde ki kazağı çıkartıp ters çevirdim. Çünkü yaranın mikrop kapmaması gerekiyordu ve dışı berbat haldeydi. Eğilip Okyanus'un bacağına bağladım ama Okyanus bana değil de arkama bakıyordu. Kafamı çevirdiğimde ilk gördüğüm kikloptan yaklaşık 2 kat daha daha büyük başka bir kiklop gördüm. Ağzını açıp kükremişti.
"İnsan."dedi. Bu kız başımı hep belaya sokuyor diye düşünmeden edemiyorum. "Değil."dedim bende. Gözlerimle onu etki altına almayı denesemde olmamıştı. Sanki bir kalkan onu koruyormuş gibiydi. "Sen insan değil."dedi. "İyi bildin ben Evren."dedim. "Hatta sadece Evren değil Evren Lordu ben."dedim. Biraz ürkmüştü. "Şimdi izin verirsen ben ve arkadaşım gitmek istiyoruz."diye de ekledim.
"Sen git. Arkadaşın bize yemek."dedi ve Okyanus'u eline aldı. Gözlerimi kapatıp onun elinin gevşediğini ve Okyanus'un indiğini düşündüm. İstediğim gibi de oldu Okyanus yavaşça aşağı indi ve yanıma geldi.
Onunla savaşamazdım. Yada belki yapabilirdim ama iradesini etkilemek daha kolay olur. Okyanus'a yanıma gelmesini istediğimi belli eden bir bakış attım ve anında yanıma geldi. Elini tuttum ve tekrar kiklopa bakmaya başladım. Oda bize doğru bir adım attı ve her yer sarsıldı. Arkasından yer tekrar hafif hafif sallandı burdan da başka kiklopların geldiğini anladım. Ona nazaran daha küçüklerdi ama bize göre çok fazla büyüklerdi. Gözlerimi kapattım. İçimde bir yerde Okyanus'un gücünü hissediyordum. Onunda bir yeteneği vardı ama nasıl olduğunu anlayamıyordum. Bildiğim kadarıyla sadece insandı. Gözlerimi açınca hepsinin yerde acı çektiğini gördüm. Ardından zaman dursun diye diledim içimden. Ben ve Okyanus hariç herşey durmuştu. "Bunu nasıl yapıyorsun?"diye sordu. "İnan bana bunlar hiç birşey."diye yanıtladım. Ama daha bilmediğimi söylemeye gerek duymamıştım. Bunları konuşurken koşmaya başlamıştık.
Çıkışa gelince zamanın tekrar akmasını diledim. Bizi içeri alan kiklop şaşkınca bakıyordu. Ona gülümsedim. "Sen iyi bir kiklopsun."deyip bacağına sarılan bir Okyanus görmeyi bende beklemiyordum. Kiklop "Arkadaşını alıp git. Yoksa olacak yemek."
Şaşırmış şekilde ona bakıyordum. Çünkü etkinin bu kadar çabuk geçeceğini beklemiyordum. Bunu sonra düşünmeye karar verip Okyanus'u alıp RQUEMe girdim.
Kapıya yaslanıp Okyanus'a dik dik baktım. "Sen neden beni hiç dinlemiyorsun."dedim. Dediğimi anlamadı. "Seni buraya kilitledim. Neden çıkıyorsun?"diye kısaca açıkladım. Gülümsedi sanırım beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "Sana yardım etmek istedim."diye cevapladı. "Senden yardım istediğimi sanmıyorum."dedim. "Kiklopların insan yediğini sana sabah söyledim! Sen neden burnun dikine giderek yaşıyorsun?" Diye de devam ettim. Kızmıştım ve haklıydım da. "Sen tam bir gerizekalısın. Gelme dediğinde seninle RQUEMe bindim. Ve benim sayemde kalktı."diye oda bana bağırdı. Hah bu saçma düşüncesi için onunla tartışabiliriz ama yapmadım. Konuyu değiştirip"RQUEMden nasıl çıktın? Kilitledim buna eminim."dedim soran bir sesle. "Sen gidince kapı otomatik açıldı ve dışarıya atıldım."diye bunu da cevapladı. Ama bu çok saçmaydı. RQUEM benim dediklerimi yapmak zorunda. "Anlaşılan artık her yere beraber gitmek zorundayız."dedi el çırparak. Allah'ım ya bu kızda bir sorun vardı yada bende. Ben neden bu kadar sevinilecek bir şey bulamadım? "Neden bu kadar mutlusun?"dedim. Çünkü ben salağım demesini bekledim ama cevap yoktu.
"Sana dedim neden bu kadar mutlusun?" Artık cevap bekliyordum. "Çünkü sen 'O'sun. Kahramanım sensin."dedi çekinerek. Bu kahraman yada beklediğim kişi olayı iyice uzamıştı. Tam ağzımı açtım ki babamın sesini duydum tekrar.
"Sanırım açıklama bekliyorsun. Koordinatları RQUEMe yollarım. 2 gün içinde ziyaretime bekliyorum."dedi arkasından devam etti. "Birbirinize alışın çünkü Evren o kız senin yanından ayrılmayacak."
Okyanus'a kızmakta haksızdım. Çünkü bunlar babam yüzünden oluyordu. Bir iş dönüyor ama yakında çıkar kokusu. Hem 2 gün içinde yanına giderdim. Her şeyi anlatmak zorunda kalır.
Tekrar Okyanus'a döndüm "Eğlenmek ister misin?"diye sordum. Başını evet anlamında salladı. "Ama benim uykumdan daha sonra o yüzden önümden yürü de uyuyalım."dedim sırıtarak. "Evren senden nefret ediyorum ya..."diye dişlerinin arasında konuştu. "Bilmiyorum belkide sandığın kadar değildir."diye kahkaha attım . Kesinlikle benden nefret etmiyordu ama minicik bir sorunumuz var RQUEM yine neden sarsılıyor?
**************
Bir bölümün daha sonuna geldik. Bir sonraki bölüme kadar sevgilerle....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVREN LORDU
Science FictionHer şeyini kaybetmiş bir genç adam... Ve onun evrenine kendini kaptırmış bir kız... Evrenin bir köşesinde sessizce canlanmayı bekleyen mitolojik yaratıklar... He birde unutmadan koskoca evreni ayakta tutan küçük bir RQUEM....