Gözlerimi açtığımda Okyanus'un hâlâ alt dudağını sarkıtarak uyuduğunu gördüm. Bir süre onu izlemeye başladım. Kusursuz denebilecek kadar güzel bir yüzü vardı. Biraz çıkık elmacık kemikleri yüzüne çok sevimli bir hava katıyordu tıpkı olduğu gibi. Hafif dik duran burnu, burnunun dikine gideceğinin bir işareti gibiydi resmen. Bakıra yaklaşan saç rengiyse teniyle inanılmaz bir uyum sağlıyordu.
Biraz daha izledikten sonra yerimde kıpırdanıp rahatsız olarak uyanmasını bekledim ama nafile uyanmıyordu. Dirseklerimden destek alarak yatakta doğruldum ve banyoya gitmek için yataktan çıktım. Sessiz bir şekilde banyoya gelip dolapları karıştırmaya başladım. Babam mutlaka duş alacağımı tahmin etmiştir. Dolaplarla uzun süren uğraşlarım sonuç verdi ve aradığım gibi havluların yerini buldum. Küvetin yanına gidip suyun ayarını soğuk yaptım. Ne yani biz soğuk suyla yıkanıyoruz. Evet biliyorum geçen sefer sıcak su kullandın diyeceksiniz ama bu tamamen tercih meselesi rahatlamak için sıcak suya ihtiyacım vardı o gün ve bugünde soğuk su ile yıkanmak istedim. Ellerimi çeşmeden çekerek arkamı dönüp dolapta duş jeli ve şampuan aradım. Bulduğum bebek şampuanları garip bir şekilde gülmemi sağladı. Onları da alıp küvete geçtim ve kendimi soğuk suya bıraktım.
15 dakikalık duşun ardından yanıma aldığım siyah dizleri yırtık pantolonu ve üzerine T-shirtu geçirdim. Aynada saçlarımı kuruturken makinenin sesinden olsa gerek Okyanus'un uyandığını anladım.
Eşyaları tekrar yerine yerleştirirken elime ilişen kağıt parçasına baktım. İlk olarak bir anlam yükleyemeden baktım. Daha sonra bunun yıldız doğum takvimi olduğunu farkettim. Elime alıp incelerken altında başka bir dilde yazılmış yazılar gördüm. Ceviremediğim yazılardı. Onu alıp cebime sıkıştırdım.
Aynada son bir kez daha saçımla uğraşıp gülümseyerek dışarı çıktım. Tabi kapıyı açınca kimse gibi bende kaşları çatık bir Okyanus beklemiyordum. Kaşımı kaldırıp bakınca "Altıma ediyordum hadi ama ya. "dedi ya kelimesini fazlasıyla uzatarak. "Kapıyı tıklasan çıkardım."dedim. Hâlâ kaşlarım havadayken. Oflayarak arkama geçti kapıyı kapadı.
Yavaş yavaş merdivenleri inip babamın yanına gittim bugün gitmeniz gerektiğini biliyorduk ikimizde. Yüzüne gülümseyerek baktım. Nedendir bilmem burda bırakıp gitmek istemiyordum onu. "Baba"dedim, "sende mi bizimle gelsen?" Kurduğum cümleye bildiğiniz kahkaha attı. Neden bu kadar güldü anlamadım ama olsun kabul edilirdi. O sıra gözlerinin altındaki morlukları farkettim. Kac saattir gece yaratmaya çalıştığını tahmin edemiyorum bile. Zaman lordları için normal sayılırdı böyle şeyler. Yani babam öyle söylemişti en azından. Pek aldırmadım. Ayak sesleriyle arkama döndüm. Okyanus merdivenleri koşarak inmek yerine yuvarlanmayı tercih etmiş. O an kör olmayı istedim ve oldum. Bizim isteklerimiz beyin gücüyle gerçekleşebilirdi çünkü. Sonrada düzelmeyi istedim ve bilin bakalım n'oldu? Evet doğru tahmin düzeldi.
Babamla sıkıca sarılıp RQUEMe bindim. Kapıyı kapatmaya içim el vermesede kapatıp alt kata indim henüz kalkma vakti değildi. Okyanus yukarda yeni oyuncaklara bakarken unutmamam gereken bir işim vardı. Gizli bölgeme gidip kendimi gizledim herkesten, cebimdeki yıldız doğum takvimini açtım. Okuyacaklarım beni biraz korkutsada yinede dizlerimin üstüne koydum. Çeviri başlamıştı. İlk haftalar annem mutluluk krizlerini yaşıyordu. Daha sonraysa beni doğururken öleceğini öğrenmiş ama hâlâ beni ısrarla istiyordu. Son haftalarda ağrıları inanilmaz seviyeye ulaşmış kağıda dokunup ağrıyı hissetmek istedim, elimi uzatınca kağıttan elime gelen enerjiyle kaslarım patlıyor gibi hissettim dokunmadan böyleyse dokunmaya cesaret edemedim.
Son hafta ise annem çok net konuşmuş. "Bir gün bir şekilde bu notu okuyacağını biliyorum canımın acısı için ve sonrası için kendini nasıl suçlayacağını da biliyorum. Sen benim oğlumsun henüz doğmamış olmana rağmen her gece ağlıyorsun. Hadi ama ben en güçlü yıldızım bunun üstesinden gelebilirim. Eğer ki gelemezsem de baban seni mutlu etmeyi başaracaktır. Bir şekilde sana ulaşıp bunları anlatacaktır. Ben en mutlu günlerimi sen burdayken geçirdim ayrıca geçirebileceğim daha güzel gün veya yaşayabileceğim daha güzel anı kalmadı. Unutma seni yaşatmak için ölmek beni ölümsüz kılar. Ruhunda dolaştığımı biliyorsun. Çok özlediğinde orada olacağım seni seviyorum. Asla kendini suçlama." Okuduklarım Bende değişik duygular içerirken Okyanus'un çığlıklarıyla kendime geldim. Koşarak yukarı çıktım karşılaştığım manzara berbattan daha berbattı. Az önce babama sarıldığım gezegen tamamen yok olmuştu. İnsanlar eriyor dağlar ve evler su gibi akıyordu. Ne yapmam gerektiğini bilemeden öylece bakıyordum. Babamı bulmam gerekiyordu.
Kapıya elimi uzattığımda elime gelen yapışkanla irkildim. RQUEM erimeye başladı ben bunu fark ettiğimde ise alarm çoktan deli gibi çalmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVREN LORDU
Science FictionHer şeyini kaybetmiş bir genç adam... Ve onun evrenine kendini kaptırmış bir kız... Evrenin bir köşesinde sessizce canlanmayı bekleyen mitolojik yaratıklar... He birde unutmadan koskoca evreni ayakta tutan küçük bir RQUEM....