Tam anlamıyla şoktaydım.Beynim sanki donmuştu ne düşüneceğimi ne tepki vereceğimi bilemiyordum.Edward'a baktığımda gözleri kapalı yatıyordu ve kendinde görünmüyordu.Kafam fena halde karışmıştı.Acaba o cümleyi öylesine mi söylemişti yoksa bunda ciddi miydi?Tüm kalbimle sadece sarhoş olduğu saçmaladığına inanmaya çalışıyordum.Aksi halde bu dediğinin kimseye bir iyiliği dokunmazdı.Hatta bu bir felaketi bereberinde getirirdi.Üzerimdeki bu belirsiz şoku atıp tekrar onu otutur posizyona getirdim.Ne olursa olsun vicdanım onu öyle bırakmama razı gelmiyordu.
Babamın tişörtünü onun başından geçirdim ve daha sonra kollarından da geçirip belinden aşağı indirdim.Onu tekrar yatağa yavaşça yatırdım
.Aman Tanrım!Bu kısmı tamamen atlamışım!Şimdi nasıl onun pantolonunu değiştirecektim?!Bunu asla yapamazdım!Şu an babamın burada olması için her şeyi yapardım ama o hala iş seyahatinden dönmemişti.Islak ve aynı zamanda oldukça dar siyah kotu bacaklarına yapışmıştı.Onu çıkarmak zorundaydım.Yüzümü ekşiterek kemerini çözdüm.Parmaklarım onun kotunun düğmesini ve sonra da fermuarını açtı.Kotunu belinden kavradım ve bacaklarından sıyırdım.Edward bu sırada bir şeyler mırıldandı ama hiçbirini anlamadım.Oohh yoo!Boxer! Tanrım!Neden ben?!Gri boxerı tam olarak gözümün önünde duruyordu ve bunu yapabileceğimden emin değildim.Yüzümü Edward'ın yüzüne yaklaştırdım:
''Edward lütfen kendine gel.''
''Edward?''
Yine sadece mırıldanmakla kalmıştı ve ben çaresizdim.Tekrar yatağın kenarına geçtim.Gözlerimi sımsıkı kapatıp dişlerimi sıkarak başımı yana çevirdim.Ardından tek bir hamleyle boxerını aşağı indirdim.Ellerim babamın eşofman altını giyilmeye uygun olarak açarken bir yandan da ''Lanet olsun.Lanet olsun.'' diye söyleniyordum.Edward'ın sadece ayaklarına konsantre olup eşofmanı ayaklarından geçirdim.Sonra tekrar yüzümü ekşiterek başımı yana çevirdim ve hızlı bir şekilde eşofmanı onun beline kadar geçirdim.
''Oohh!'' diyerek derin bir nefes verdim.Nihayet giydirme işi bitmişti.Yatağın diğer tarafına dolanıp yorganı açtım.Edward'ı koltuk altlarından tutup başı yastığa gelene dek onu çektim.Ayaklarını düzeltip bir kısmı altında kalan yorganı altından çekip üzerine örttüm.Yorganı omuzlarına kadar çektikten sonra saçlarının hala ıslak olduğunu fark ettim.Islak ve dalgalı saçlarından bir tutamı yüzüne kadar gelmiş ve yapışmıştı.Yatağın etrafından tekrar dolanıp havluyu aldım ve yüzüne eğildim.Uyurken çok masum görünüyordu sanki yatağımda boylu boyunca yatan kişi Edward değil de Harry'di.Havluyu başına koyarak nazikçe başına masaj yaparcasına silmeye koyuldum.Harry'e dokunmayı her zaman merak etmişimdir ve sanki şu an ona dokunuyordum.Bu beni garip hissettirmişti ama daha sonra dokunduğum kişinin aslında Harry değil de Edward olduğu gerçeği kendimi suçlu hissetmeme neden olmuştu.Bunun üzerine kurulama işini kısa kesip ayağa kalktım.Edward'a son bir kez baktıktan sonra onu derin uykusuyla baş başa bırakıp odadan çıktım.
Mutfakta kendime kahve hazırlamaya koyuldum.Canım annemin yaptığı yemeği istemiyordu ve kendime basit bir sandviç yaptım.Mutfak masasına kahve kupamı ve sandviçimi koyarken aklımda yine milyonlarca şey dönüyordu.Sandviçimden ısırdığım lokmayı beynimdeki düşüncelerin yaptığı baskıyla yavaşça çiğneyebiliyordum.Edward bana 'seni seviyorum' dedi.Buna hala inanamıyordum.Şimdiye kadar bana hep zorba davranmışken,beni sevdiğini gösteren en ufak bir belirti bile göstermemişken nereden çıkmıştı şimdi bu?Sonra onunla şimdye kadar olan diyaloglarımızı gözden geçirmeye başladım.Düşündükçe kendimin bile şaşkınlıklar içinde kaldığı bazı şeyler keşfediyordum.Evet o kendimi berbat hissettiriyordu ama son zamanlarda hayatımın en kötü anlarında yanımda olan tek kişi oydu.Doğum günüm olduğu için parkta çaresizce Harry'i beklediğim gün belki de onun sayesinde hayatta kalmıştım.O gün bana araba çarptığında Edward hemen yardımıma koşmasaydı belki de şimdi hayatta olmayacaktım.Harry ağacın yanında beni öylece izlerken Edward bana yardım etmek için çırpınıyordu.Hastanedeyken hemşire bizi sevgili sandığında Edward bunun aksini inkar etmemişti.Tabii ya!Ne kadar safım!Tanrım...Daha sonra beni parka çağırdığında onun bana hazırladığı sürprizle karşılaştım.Ben onu Harry zannedip öpmek isterken o beni gerçekten öpmeye yeltenmişti!Hoflayarak ağzımdan sıkıntılı bir nefes verdim.Hayır hayır.Bunlar ciddi olamazdı.Belki de o beni sadece gönül eğlendirebileceği biri olarak görmüştü.Gerçekten sevseydi bir zamanlar benim en yakın arkadaşım şimdi ise adını bile bildiğim için kendimden tiksindiğim Ashley'le çıkmazdı.Edward sadece saçmalıyordu.Bundan emindim.Ayrıca Harry... O tüm bu olanları öğrenince ne olacaktı?En çok da beni yoran buydu.Ya yine giderse ve bu sefer hiç dönmezse?Bu düşünce beni dehşete düşürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhum Seni Çağırıyor (Harry Styles)
FanfictionHayallerinizin erkeği bir gün PAT diye karşınıza çıksa ne yapardınız? Delirdiğinizi mi düşünürdünüz yoksa Tanrının sonunda sesinizi duyup sizi ödüllendirdiğini mi? Candice onu gördü.Hayallerinin erkeğini... Ama emin olmadığı bir şey vardı: O gerçek...