Gelen mesaj üzerine telefon ellerimin arasından yatağa düştü.Nasıl bir aptallık yapmıştım ben böyle?!Hem kendime kızıyor hem de çok utanıyordum.Ellerimle yüzümü sımsıkı kapatıyor az önce yaşananların bir rüya olmasını diliyordum.Tekrar telefonu elime aldım ve hayır,rüya değildi.Mesaj tam gözlerimin önünde duruyordu ve ''Lanet olsuunn!!'' diyerek başımı yastığa gömdüm.Başımı yastığa iyice gömerek sessiz çığlıklar atıyordum.
Kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı ve bunu en iyi başaran şey müzikti.Müzik çalarımdan ''Radioactive'' şarkısını açtım. (Şarkı multimedia'da mevcut)
Sesini olabildiğince çok açtım ve gözlerimi kapattım.Kendimi şarkının kollarına teslim ettim.Başımla şarkıya eşlik ediyordum ve sanki her duyduğum kelime beynimdeki olumsuz her bir düşünceyi teker teker alıyordu.
Şarkı bitti ve artık gerçek dünyaya dönme zamanıydı.
Bu işi halletmeliydim.Edward'ın kendini umursadığımı düşünmemesi lazımdı.Hem gerçekten de öyleydi.Onun profiline sadece meraktan bakmıştım.Sadece Harry'e çok benziyordu.Başka hiçbir anlamı yoktu.Peki bunu Edward'a nasıl söyleyecektim.Ona Harry'den basetmem imkansızdı!Bir şekilde başka şeyler düşünmeliydim.
Susamıştım.Su içmek için mutfağa indim.Annem mutfaktaydı ve beni görür görmez:
''Candice,hayatım işin yoksa şu çöpü dışarı çıkarır mısın?'' dedi.
''Su içecektim ama çöpü attıktan sonra içerim.''dedim ve çöp poşetini aldım.
Çöp konteyneri evin birkaç adım ötesindeydi.Çöp alıp kapıdan çıktım.Daha birkaç adım attım ki o şarkıyı duydum.Bu az önce odamda dinlediğim şarkıydı.Etrafıma baktığımda yavaşça hareket eden bir araba gördüm.Ses arabadan geliyordu ve sesi çok yüksekti.Pek umursamadım ve çöpü attım.
Arkamı döndüğümde Edward'ın arabasını tam karşımda buldum.Şarkı onun arabasından geliyordu.Bir an yolun ortasında donup kaldım.Edward'ın arabasının farları yüzüme vuruyordu ve ben ona bakıyordum.Edward'ın tek eli direksiyondaydı diğer eli ise alt dudağını sıkıyor,gözlerini kısmış bana bakıyordu.
Edward müziği kapatmadan dışarı çıktı.Bir eli hala arabanın açık kapısını tutuyordu ve bana:
''Candice seninle konuşmam gerek.'' dedi.
''Bu iyi olur çünkü benim de seninle konuşmam gerek.'' diye cevap verdim.
''O zaman bin arabaya,konuşabileceğimiz uygun bir yere gidelim.'' diyerek başıyla arabayı gösterdi.
''Şimdi olmaz.Hem niye senin arabana biniyormuşum ki?! Ayrıca sadece 2 dakikalığına dışarı çıktım.Ben sana haber veririm.'' dedim.
''Pekala,numaram sende var nasılsa.'' diyerek yine pişkin sırıtışını sergiledi.
Cevap vermedim.Arabanın önünden çekildim ve eve doğru yürümeye başladım.Tam evin kapısından içeri gireceğim zaman tereddütle ona baktım.O hala arabanın yanındaydı ve beni izliyordu.Hemen kafamı çevirdim ve eve girdim.Kapıyı arkamdan hızla kapattım ve sırtımı kapıya dayayıp bir süre öyle bekledim.Ardından su içmek için mutfağa geçtim.Sürahideki suyu döke saça bardağa doldurdum ve titreyen ellerimle içtim.Annem şaşkınlıkla baktı:
''İyi misin kızın?'' dedi.
''İyiyim anne!'' dedim.
''Bu halin ne öyleyse?'' dedi.
''Gerçekten iyiyim.Sadece biraz fazla susamışım.Ben odama çıkıyorum'' diyerek zorla gülümsedim.
''Öyle olsun bakalım.'' diyerek tek kaşını kaldırdı.
Cidden neydi bu halim böyle?Niye bilmiyorum ama sanırım şarkı etkilemişti beni.O şarkı... Daha birkaç dakika önce aynı şarkıyı dinliyordum.Ahh bu sadece bir tesadüf olmalıydı.Evet evet sadece tesadüf.Meşhur bir şarkıydı ve bu olağandı.
İşin zor kısmı daha gelmemişti.Ben şimdi onunla nerede konuşacaktım?En önemlisi ise nasıl bir açıklama yapacaktım?Birkaç dakika düşündükten sonra telefonu elime aldım ve bana mesaj attığı numaraya:
''Yarın saat 2'de parkta bekliyor olacağım.'' yazdım ve gözlerimi sımsıkı kapatarak mesajı gönderdim.Burası küçük bir yer olduğu için parkı ayrıca belirtmeme gerek yoktu.Burada insanların spor yaptığı ya da dinledindiği tek bir park vardı.
Birkaç saniye sonra telefonuma mesaj geldi:
''Tam saatinde orada olucam.'' diye .
Daha fazla düşünmek istemiyordum.Kulaklığımı takıp,ışığı kapattım.Yatağa girip gece lambasını açtım.Yarın ne olacaksa olur ve biterdi.Strese girmenin bir anlamı yoktu.Gözlerimi kapattım ve müzik eşliğinde rahatlamaya çalıştım.
*Yarın sabah 13.30*
Belki de yanlış yapıyorumdur.Belki de onunla hiç konuşmaya gitmemeliyim.Aklıma Harry'i en son gördüğüm zaman geliyordu ve o anları düşündükçe kendimi suçlu hissetmeye devam ediyordum.Ama artık Edward konusunu sonsuza dek kapatmak için bu konuşmayı yapmam lazımdı.O yüzden gitmeliydim.Dolaptan sakince uçuk pembe dar pantolonumu ve üzerine krem rengi tişörtümü alıp üzerime geçirdim.Saçlarıma hiçbir şey yapmadan açık bıraktım.Çiçek desenli sırt çantamı aldım ve ayakkabılarımı da giyerek evden çıktım.
Park eve yakındı ve yaklaşık 2 dakikalık gecikmeyle parka gelmiştim.Gözlerim Edward'ı aradı ve onu gördüm ama bu sefer araba yerine motosikletle.Motosikletin başında durmuş beni bekliyordu.Hala beni görmemişti ve hala geri dönmek için bir şansım vardı.Ona bakarak geri dönüp dönmemeyi düşünüyordum ve tam o sırada kafasını kaldırarak beni gördü.Bana doğru yürümeye başladı ve Güneş yüzünden gözlerini kısarak:
''Merhaba.'' dedi.Ona yüz vermek istemiyordum.
''Fazla kalamayacağım.O yüzden..'' diyerek ellerimi arka cebime koydum ve etrafıma baktım.
''Anlıyorum.Şuraya oturalım mı?'' diyerek bana bir bankı gösterdi.
Başımla onayladım ve ellerim hala cebimde yavaş adımlarla banka geçtim.
Banka oturup ellerimi dizimin üstüne koydum.O da yanıma oturdu ve bana doğru hafif döndü.Bu pozisyon aklıma yine Harry'le yaptığımız son konuşmayı getirdi.Aynen böyle oturuyorduk ve bu beni daha kötü hissettirdi.İçimden yanlış yaptığımı ve aslında buraya hiç gelmemem gerektiğini düşünüyordum.Hemen onun yanından kaçıp gitmek ve Harry'i görmek istiyordum! Ben tüm bu olanları düşünürken o konuşmaya başlamıştı:
''Ben,benim yüzümden ceza aldığın için özür dilerim.'' diyerek yüzüme baktı.O konuşurken bir an onun yüzüne baktım ve sonra başımı çevirerek etrafı izledim.Ne yapıyordum ben böyle?Oturmuş burada hiç tanımadığım biriyle konuşuyordum ve üstelik bu kişi Harry'i üzmeme,onun kalbini kırmama neden olmuştu!
Etrafa bakarken biraz ilerideki büyük ağacın yanında onu gördüm!Harry! Üzgün bir biçimde bana bakıyordu.Gözlerim dolmuştu.Kendimi berbat hissediyordum!
Bu sırada Edward'ın bana:
''Candice?İyi misin?'' dediğini duydum.
''Harry!'' diyerek ayağa fırladım.Edward da şaşkınlıkla ayağa kalktı ve
''Efendim?'' diye sordu.Ağlıyordum ve koşarak ağacın yanına gittim.
O yoktu..
''Harry! Nerdesin?!'' diyerek etrafıma bakınıyor ve ağlıyordum.Onun gittiğini anladığımda çimlerin üzerine oturdum ve ellerimle yüzümü kapatarak ağlamaya devam ettim.
Edward yanıma geldi ve ben ağlarken omzumu tuttu.
Bu beni daha çok sinirlendirdi ve:
''Git başımdan!Her şey senin yüzünden oldu!Keşke seni hiç tanımasaydım.Keşke bu okula hiç gelmeseydin!Olduğun cehennemde niye durmadın ki sanki?!'' diyerek onu azarladım.
Edward'ın ellerini titreyerek omzumdan çektiğini hissettim.
''Ben..ben özür dilerim.'' dedi.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhum Seni Çağırıyor (Harry Styles)
FanfictionHayallerinizin erkeği bir gün PAT diye karşınıza çıksa ne yapardınız? Delirdiğinizi mi düşünürdünüz yoksa Tanrının sonunda sesinizi duyup sizi ödüllendirdiğini mi? Candice onu gördü.Hayallerinin erkeğini... Ama emin olmadığı bir şey vardı: O gerçek...