Edward'ın cevabı beni tatmin etmemişti hatta dediği şey yüzünden daha çok meraklanmıştım.Ne ima etmişti şimdi bu?'Her şeyin başladığı yer.' Belki de sahile gidiyorduk çünkü ona Harry'i orada anlatmıştım.Yarım kalan kötü bir konuşma olmuştu ve belki de bu yüzden konuşmayı orada tamamlamak istiyordu.
Edward güneş gözlüğünü taktı ve eli,okulun sokağını döndükten sonra radyoya uzandı.Birkaç frekans gezip en sonunda daha yeni başlayan bir şarkıda durup sesini iyice açtı ve hiçbir şey demeden arabayı sürmeye devam etti.Ellerimi dizlerimin üzerinde birleştirmiş yolu izlerken bir yandan da anlatacaklarımı kafamda toparlamaya çalışıyordum ama ben bile anlatacaklarma inanamıyordum.Hem Harry'nin hayalet olduğuna onu inandıramayacağımı hem de yine bir sürü hakaret ve iğrenç yakıştırmalara maruz kalacağımı düşünüyordum.Kafamın içindeki kelimeler,cümleler beni sıkıştırmaya başlamıştı ki Edward konuşmaya daha doğrusu şarkıya eşlik etmeye başlamıştı:
''Bu hafta neredeyse her gece senin hayalini kurdum
Daha ne kadar sır saklayabilirsin?
Çünkü burada bir şekilde seni düşündüren bir şarkı var bulduğum
Ve sürekli onu çalıyorum.'' (multimedya)
Edward şarkıya eşlik ederken onu izliyordum.Bir yandan söylüyor bir yandan direksiyondaki eliyle ritm tutuyordu.Sesi neredeyse Harry'le aynıydı ve bu benim hipnotize olmama neden oluyordu.Hatta yer yer sesinde duyduğum buğu,Harry'nin dün gece ağladıktan sonraki sesiyle aynı olduğuna yemin bile edebilirdim!Ona öylece bakmaktan kendimi alamıyordum.Sanki yanıbaşımda oturan Edward değil de Harry'di.Onu her zerresine kadar izlemek istiyordum.Direksiyonu tutan ellerini,parmaklarının kıvrımlarını,şarkıya eşlik ederken dudaklarının aldığı şekli,arada bir düzelttiği saçlarının hareket edişini hatta boynunu kaşıyışını ve arkasından gelen kızarıklığı.Bunların hepsi sıradan bir insanın yaptığı sıradan hareketlerdi ama 'gerçek'ti.Bu gerçeklik tuhaf bir biçimde ilgimi çekiyordu ve sanki onda Harry'nin gerçekliğini arıyordum.
Edward gözünü bir anlığına yoldan çekti ve bana baktı.Bunun üzerine yanaklarımın kızardığını hissederken başımı yola çevirdim.Göz ucuyla ona baktığımda sırıttığını gördüğümde kaşlarım, ona bu fırsatı verdiğimden dolayı kendime kızmamdan ötürü çatıldı.Benimle eğlenmesinden nefret ediyordum.
Edward direksyonu sağa doğru kırdığında gideceğimiz yerin neresi olduğunu anlamam uzun sürmemişti.Doğa parkına gidiyorduk.'Her şeyin başladığı yer' derken burayı kasttetiğini hiç beklemiyordum.
Kısa bir süre sonra Edward parkın önüne arabayı park etti ve dışarı çıktık.Kafamda hala soru işaretleri vardı ve bu beni rahatsız ederken hareketlerimi sınırlıyordu.Edward ise benim aksime gayet rahattı.Ellerini ceplerine koymuş bir şekilde arabanın yanında dururken konuşmaya başladı: (multimedya)
''Aç mısın kahvaltı yaptın mı?''
Beklemediğim bu soru üzerine tek kaşım hafifçe yukarı kalktı.Normalde olsa ona buraya geliş amacımızı sert bir biçimde vurgular ve başka şeylere vaktim olmadığını söylerdim.Ama hem bu sabah kahvaltı yapmayışım hem de dün akşam sipariş ettiğim pizzayı moralim bozulduğu için yemediğim için kurt gibi açtım.Utanarak da olsa,
''Aslında kahvaltı yapmadan evden çıktım.'' dedim.
Bunun üzerine Edward,
''Ben de öyle,gel hadi.'' diyerek kafasıyla işaret ettiği yere doğru yürümeye başladı.Kontrolün onda olması canımı sıksa da bunun sadece bugünlük olduğunu düşünüp kendimi rahatlatmaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhum Seni Çağırıyor (Harry Styles)
Fiksi PenggemarHayallerinizin erkeği bir gün PAT diye karşınıza çıksa ne yapardınız? Delirdiğinizi mi düşünürdünüz yoksa Tanrının sonunda sesinizi duyup sizi ödüllendirdiğini mi? Candice onu gördü.Hayallerinin erkeğini... Ama emin olmadığı bir şey vardı: O gerçek...