Yanlış ve İmkânsız

10 4 0
                                    

"Evet çocuklar. Sayfa 132 de bulunan şiir hakkında konuşalım! "
Edebiyat öğretmeninin söylediği sayfayı açarken Dalay ' a bakmamaya çalışıyordum.

Daha birkaç saat önce olan olaylar beni derinden sarsmıştı. Yakacaktı beni evet ama ben onunla yanmaya can atıyordum.

"Aylan! Kızım sana diyorum haydi oku şiiri " birden Meltem hocanın sesi ile kendime geldim, "peki hocam" diyerek kitaba yöneldim.

Şiirin başlığı gözlerime çarparken, kaskatı kesildiğimi hatırladım.

Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim

Sessizce söylediğim başlık, sesim gibi sessiz olan sınıfta yayıldı.

Dalayın da benim gibi olduğunu farkettim

Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla ha düştü, ha düşecek
Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.

Bilmezdi ki oturduğumuz semti,
Geldi mi de gidici hep, hepp acele işi!
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.
Atlastan bakardım nereye gitti,
Öyle öyle ezber ettim gurbeti.

Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
40'ı geçerse ateş, çağ'rırlar İstanbula,
Bi helallaşmak ister elbet, diğmi, oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oyununu,
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.

En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim.
Hayatta ben en çok babamı sevdim.

Bitmişti şiir. Nefesim yetmişti, gözlerim de dolmamıştı. Ağlamıyordum.

"Can Yücel " Meltem hoca ben cümlelerimi bitirir bitirmez tamamlamıştı beni.

Birşeyler anlatıyordu ama dinlemiyordum.
Çalan zil ile kendime geldim. Onu umursamıyordum. Artık babasızlık eskisi gibi etkilemiyordu beni.

"İyi misin " Dalaydan gelen soru ile başımı salladım.

İyiydim.

Birden aklıma gelenle ona döndüm.

"Yüzün, yüzüne ne oldu? " sorumu sorarken elim kaşındaki yaraya gitmişti.

"Önemli birsey değil. " diye kestirip attı. Ardından ayağa kalktı ve gitti.

Bıkmıştım artık. Bu ne böyle gidiyor. Bu sefer arkada kalmadım. Bende ayağa kalkıp peşinden gittim.

"Dur " diye bağırırken koşuyordum.
"Dalay Dur " bu kez durmuştu.

"Ne var Aylan "
"Biz neyiz "
Hiç beklemeden sorduğum soru onu afallatmıştı. Benim sevdiğim adam bu olamazdı. Dalay Çetin bu değildi. Tanıyamıyordum

Önceden tanıyor muydun peki ?

Aklımda yankılanan soru canımı yaktı

Ben onu tanımıyordum.

Hala cevap vermemişti.

"Biz neyiz Dalay Çetin. Senin sürtüğün müyüm sadece "

"Kendine birdaha sürtük deme! " kızmıştı. Bunu bana kızan sesinden değil de gözlerinden anlamıştım. Kızıl damarlar belirtmişti.

"Öyle hissettiriyorsun. Sana kaç defa seni sevdiğimi söyledim. Ne kadar hissettirdiğimi bilmiyorum ama hissettirdim. Hissettirmeye çalıştım. Ama sen, sürekli gitmemi istedin. Durduk yerde bırakıp gittin. Ne zaman gerçeklerle yüzleşsek sen gittin kaçtın Dalay Çetin. Ama ben, ben yüzsüz bir şekilde arkandan geldim. Sevdiğimi söyledim. Ne oldu sana bugün. Benim sevdiğim adam bu değil. Be- "

Yakamoz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin