3 Gün! İskender bey üç gündür yoktu,o akşamdan sonra onu göremedim.Merak da etmiyorum zaten!"Kenan neden İskender bey gelmedi?" "Hasta mı acaba?" "Tamam dünü anladım ama bu gün niye gelmedi,bir sorun mu var acaba?" "İki gündür yok Kenan.Hayır tabii mutluyum bana gözlerini dikmediği için ama imzalatılacak bir sürü şey var ondan şey yaptım."
Tamam deli gibi merak ediyorum! Nerede bu adam !? İnsan kendi şirketine üç gün boyunca gelmemezlik yapar mı? Her neyse, Derin ile de barıştık tabii barıştık denirse sadece beni görünce fare görmüş gibi tiksinmek yerine sevmediği bir insanı görmüşcesine davranıyor.En büyük kavgamız bu gibi görünüyor.En azından ona yalan söylediğim ortaya çıkmadı her şey daha kötü olabilirdi.
Aniden odada Derin hazırlanmış şekilde elinde büyük spor bir çanta ile belirmişti,
"Eliz ben dışarı çıkıyorum.Kenan'da kalabilirim bu gün sen Derya teyzede kalırsın.Zülfi'yi dolaştırmayı unutma sonra geceleri havlıyor.Bir de dün ki yemek dolapta ısıtıp yersin. " dedi soğuk olmasına rağmen hala beni düşünerek.Nasıl bu hale gelebilmiştik? En iyisi arasını Kenan ile düzeltmesi nede olsa bana kıyamayıp tekrar af edecektir.Yani öyle olmasını umuyorum.
"Tamam! Kendine dikkat et.Kenan'ada selamlarımı ilet.Görüşürüz!"
İştahsızca yemek yemeye çalışarak bir kaç saatimi öldürdüm fakat akşama kadar yapacak hiçbir şey yoktu.Zülfikar'ı da alıp dışarı çıkmaya karar verdim.Siyah bir pantolon, beyaz bir tişört ve üstüne de kot ceket giyinip çıktım.Artık bahar gelmişti hava serin ama güneşliydi.
Güzel havanın tadını çıkararak sahile kadar yürümüştük.O gün gelmişti aklıma ,Zülfikar'ın İskender bey'in evine doğru koşuşu ve karşılaşmamız.Nasıl bilebilirdi Zülfikar onun evini ya da neden o ev? Kader mi ? Rastlantı mı? Peki ya şimdide bir rastlantı olup İskender bey'in evinin önünden geçsem ne olur ki? Saçmalama Eliz ya karşılaşırsanız!? Keşke.. Hayır hayır olmaz! İskender bey'in yine o fesat beyni saçma sapan düşüncelerle kaplanır.
Zülfikar ile rastgele girdiğimiz sokaklardan birinde İskender beyin daha önce gittiğim evi vardı.Şansa bak! Tamam be bilerek gittim! Ne yapayım çok merak ettim! Görüp gideceğim hiç ona hissettirmeden vallahi! Sadece neden üç gün boyunca şirkete gelmemişti bunu öğrenmeliyim,sadece bakıp gideceğim.
Arkamdaki ani ve her zaman duyduğuma nazaran yorgun çıkan ses beni ilk anda küçük bir şaşkınlıkla beynimde çanlar çalmasını sağlarken Zülfikar'ı havlatmıştı.
"Eliz? Ne işin var burada!?"
Arkamı dönüp sesin kaynağı olan İskender bey'e baktım ve ikinci bir şok geçirmiştim.Bir gözünün morluğu henüz yeni silikleşmeye başlayıp mordan yeşile dönüşüyorken dudağındaki patlak kıpkırmızı kesilmişti.Anlında ise kabuk bağlamak üzere olan kocaman bir çizik vardı.
"İskender bey!?" diyebildim ancak yaralarını inceleyince,devam ettim.
"Neyiniz var iyi misiniz!?" Bu da soru mu neyi yok ki? Aptal bir beyni var mesela.Erkekliğin %90'nın kaçmak olduğunu bilmeyen bir beyin!
İskender bey etrafına tedirgince baktı ve kolumu tutup bir şey söylemeden etrafı süzerek beni bahçeye kadar sürükledi.
"Sorun ne?" Bahçeye geldiğimizde hala daha dışarıyı gözlüyordu.
"Sorun sensin! Neden olur olmaz zamanlarda karşıma çıkıyorsun!?" Az öncesine kadar sakin ve sesi çıkmayan İskender yine kükremeye başlamıştı.Gözleri adeta ateş atıyordu ,ne vardı bu kadar kızacak?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
★ÇAKMA PATRONUM★®
Romance''Sürtük bir yalancı'ya inanacağımı mı sanıyorsun?'' dedi sert sesiyle acaba kalbimi bu kadar kırdığını bilseydi hala böyle konuşmaya devam edermiydi.Bir haftadır tanıdığım adamı göz önünde bulundurarak söylüyorum daha beterlerini diyeceğinden emini...