—— Hasat ——
"Hastamız çok kan kaybetmiş ve bıçak kritik bir noktaya isabet etmiş. Doktorlar elinden geleni yapıyor lütfen sakin olun ve ifade vermek için bekleyin. "
Hemşire sadece bunları söyleyip alelacele gitmişti. Gözyaşlarımı zar zor tutuyordum. Alev'in durumu ciddiydi. Çağırdığında şu aptal öğretmenliği boşverip gitmeliydim. Onu korumalıydım. Belki de ölmez ha? Kendi düşüncelerimde korkarak ve pişmanlığın getirdiği sinirle hastane sandalyelerine tekme attım. Tabi yere montelendiği için acıtmıştı, ama umrumda değildi. Alev ölüm kalım savaşı verirken basit bir bilek burkulması umrumda değildi. Alev'in arkadaşı Gizem o ölmüş gibi hüngür hüngür ağlıyor ve daha da sinirlenmeme sebep oluyordu. Hastanenin iğrenç kokusu da bastırınca daha fazla dayanamayıp bahçeye çıktım. Patronu arayıp haber vermem gerekiyordu. Sonuçta Alev onun kızı.
"Ne var? "
" Öhm... Şey, müsait miydiniz? "
Ondan gerçek anlamda tırsıyordum ama bir o kadar da sadıktım. Oğlu gibiydim onun, bu yüzden bana güvenip sağ kolu yapmıştı.Ses tonu güçlü kalmamı sağlıyordu.
" Söyle ne söyleyeceksen. "
" Alev, yani kızınız bıçaklandı. Şuan hastanedeyiz. Patron... Durumu ciddi. "
Son iki kelimeyi söylerken titreyen sesime lanet ettim.
" Konum at geliyorum. "
Başka hiçbir şey söylemeden telefonu kapattı. Dediğini yapıptan sonra bizim çocuklardan birini aradım.
" Halit, bak koçum bugün Alev bıçaklandı. "
" Ne!? "
" Lan bir bağırma. **** otele gidiyorsun ne yapıp edip bana o iti buluyorsun! "
" Abi bu saatte çok dikkat çeker. "
" Başlatma dikkatinden! Kameralara falan bak düzgünce soruştur. Bul o p*çi. "
Telefonu kapattıktan sonra saati gördüm. Halit diyene kadar bakmak aklıma gelmemişti. Bir-iki saat sonra sabah oluyordu. Bahçede fazla kalmıştım sanırım.
Gizem'in ağlamayı kestiğini görünce umutlandım.
" Noldu? Uyandı mı? Alev iyi mi? "
" Hah iyi ki geldin. Ameliyat başarılı geçmiş. Odaya alacaklar ama hala uyanamama ihtimali varmış. "
Suratımın düştüğünü görünce devam etti.
"Uyanma ihtimali daha büyük diyorlar, umudunu kaybetme. Hatta ben Alev için kıyafet getirmeye gidiyorum."
Zorla gülümsedi. Ben de karşılık verdim. Ah be Alev. Uyan artık uykucu.
(...)
Patron koridorun sonunda gözükünce ayağa kalkıp bildiğin hazır ola geçtim. Ona saygım büyüktü. Çocuklardan sadece Burak kalmıştı burda. Serdar Gizemle birlikte gitmişti. Leven ve Buğra da bahçeye çıktığım zaman kaybolmuştu herhalde. İyice yanıma gelince o kalın ve otoriter ses tonuyla konuşmaya başladı. Söylediği ilk şeyin bu olacağı aklıma gelmezdi.
"Öldü mü? "
O kadar donuk ve umursamaz bir şekilde söylemişti ki afallamıştım. İnsan bir kızının nasıl olduğunu sorar!
" Uyanmama ihtimali var. "
Biz konuşurken Burak tuvalete gitmişti. Patron yüzünü asıp eliyle başını kaşıyınca ona haksızlık ettiğimi düşündüm. Alev'e değer veriyordu fakat bunu berbat bir şekilde ifade ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi (#WKT17)
ActionHayat masum değil,ben ise hiç değilim. Ama bir zamanlar öyleydim. Kötülükten habersiz prensimi beklerdim,ailemi beklerdim. Şimdi keşke hiç bulmasaymışım diyorum. Belki o zaman ben masum, öldürdüklerim canlı kalırdı... Belki o zaman rol yapmak zorund...