"Bugün biraz daha iyi gibisin?"
Aradan 3 gün geçmişti.Tao her gün iş çıkışı Tom'u ziyarete gidiyordu.Tom'un yerine bir süreliğine yeni birisi girmişti işe ve Tao, her yerde Tom'u arıyordu.
"Teşekkür ederim, sayende."dedi Tom.
"Ben hiçbir şey yapmıyorum ki!"
"Buraya gelmen bile iyi olmam için bir sebep."dedi Tom ve gülümsedi.Tao da gülümsedi ve Tom'un yastığını düzeltti.
"O gün neler oldu Tom?"
"Delinin biri çarptı kaçtı işte.Tanımıyorum bile."
Tao 3 gün boyunca sormamıştı bu soruyu.Çarpan kişiyi görüp tarif etmesinden korkuyordu çünkü.Kris'e benzeyecek diye korkuyordu.
"İstediğin bir şey var mı, alışveriş yapmaya gideceğim?"
"Sadece bana yaklaşmanı istiyorum."
Tao anlamamıştı.Yine de ona yaklaştı.Tom da kendisine yaklaşınca Tao ne olacağını anladı ve hızlıca geri çekildi.
Zorlukla Tom'a gülümsedi.
"Ben gitsem iyi olacak."
"Tao bekle, sana söylemek istediklerim var."
Tao duymak istemiyordu.
"Sonra konuşsak olur mu?"dedi.Tom üzgünce başıyla onayladı ve Tao'nun odadan çıkmasını izledi.
Tao koridorda dalgınca yürüyordu.Ne tepki vermesi gerektiğinden emin değildi.Tom'u seviyordu elbette ama duygularının aşka dönüşebileceğinden emin değildi.Hem Kris vardı.Peki Kris cidden var mıydı?Tao ondan kaçarak ilişkiyi bir kenara atmamış mıydı?Hayır, ilişkiyi bir kenara atan Kris'ti.Hiç dinlememişti Tao'yu.Kızmıştı, bağırmıştı, vurmuştu hep.Peki Tom?O kendisine iyi davranmıştı fakat yine de onu aşk derecesinde sevmiyordu.
Saçlarını karıştırdı ve odaların önünden yürümeye devam etti.Kapısı açık bir odanın önündeyken odanın içine çekildi.Ne olduğunu anlamaya çalışırken penceresi bile olmayan bu karanlık odada bir çift gözle karşılaştı.Korkudan titredi.Karşısındaki odanın kapısını kilitledi ve kendisine döndü.
Tao onun Kris olduğunu kokusundan anlamıştı.Elbette bu günün geleceğini biliyordu ama bugün olacağını hiç düşünmemişti.Özellikle bir hastanede!
Peki ne yapmalıydı şimdi?
Sessizlik sürerken Kris kahkaha attı.Tao yapıştığı duvarda rahatsızca kıvrandı ve konuşmasını bekledi.
"Nasıl kaçabildin benden?"
"Ben..."diyebildi yalnızca Tao.
"Kaçıp beni o Tom denen herifle aldattın demek?"
Parmaklarının kütürdemesi kulaklarına kadara gelmişti.
"Yine aynı tuhaf düşüncelere kapılıyorsun.Ben seni kimseyle aldatmadım.Sen sana olan sevgimi hiçe sayacak bir insandın hep.Ben de kaçtım."
Tao üzerindeki cesaretin nereden geldiğini bilmiyordu.Bunları bir daha asla söyleyemeyeceğini biliyordu.
"Benden kaçmamalıydın!"
Tao suratına inen bir yumrukla inledi ve yere düştü.Karnında hissettiği tekmelerle vücudu kıvrılıyordu.Ellerinden tutulup ayağa kaldırıldığında acıyla bağırdı.
"Artık benden kaçamayacaksın."*
Tao gözlerini açtığında kendisini hiç görmediği bir yerde buldu.Neresi olduğundan tam emin değildi.Odaya Kris girdiğinde "Tayland'a hoş geldin bebeğim!"dedi gülümseyerek.
"Ne zaman?"dedi şaşkınca.Telefonunu ceplerinde aradı ama bulamadı.Tom'a ulaşmalıydı.
"Kimseye ulaşamayacaksın bebeğim.Başındaki belaların hepsinden kurtuldun."
"Bela?"dedi Tao.
"Tom mesela.Artık sana ulaşamayacak bir uzaklıkta."
Tao'nun gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı.Onun ölmüş olması kendisini kahretmişti.Yıllar sonraki tek arkadaşıydı.Şimdi onun hayatını mahvetmişti.
"Onu öldürmedim bebeğim.Sadece uzaklara gönderdim.Bir daha senin karşına çıkamaz bile.İstersen ara da konuş.
Kris Tao'ya bir telefon uzattı.Görüntülü bir konuşmayla Tom'a bağlanmışlardı.
Tom'u ekranda görür görmez korkudan çığlık attı Tao.Yüzünde yaralar vardı ve emindi ki vücudu yaralarla doluydu.
"Tao, benden uzak dur.Asla karşına çıkmayacağım lütfen sen de karşıma çıkma.Yalvarıyorum!"
Ekran silinirken Tao'nun ağlaması şiddetlendi.
"Bunu neden yapıyorsun ki?"
Kris sessizce Tao'nun haykırışlarını dinledi.Tao yavaşça ayağa kalktı ve Kris'in önünde diz çöktü.
Hıçkırıklarını dindirmeye çalışırken Kris onu izliyordu.
"Ben seni çok seviyordum Kris."dedi ve bir süre konuşmadı.
"Neden benden şüphelendin, niye bana kötü davrandın?Beni sevdiğini söylemen yalan mıydı?"
Kris Tao'yu ayağıyla iteklerken sessizce odadan çıkıp gitti.Tao ise yerde ağlamaya devam etti.
Lisedeyken her şey çok güzeldi.Tao ve Kris o zamandan beri tanışıyorlardı.Tao Kris'i o zamandan beri seviyordu.Kris de o zamanlarda Tao'yu sevdiğini söylemişti.Her şey çok güzeldi o zamanlar.Yine sorunlar oluyordu ama Tao mutluydu.Şimdi ise hiçbir şey yoktu.Kris'in içinde sevgi yoktu.Tao en çok bu yüzden ölüyordu herhalde.Kris'te sevgi yoktu.Peki Tao'nun içinde neden hala sevgi vardı?
Tao gözyaşlarını sildi ve yerden kalkarak yatağa uzandı.
Duygularını değiştirecekti.Gerekirse her şeyi değiştirecekti ama Kris'i bir daha sevmeyecekti.*
Kris odadan çıkınca düşündü.Nedendi bu olanlar?Lisedeyken Tao'nun bir başkasıyla öpüştüğünü görmüştü.Tao bunu kendisinin yapmadığını söylemişti ancak o günden sonra güvenememişti.
Öpüştüğü çocuk Kris'in lise düşmanıydı.En çok kalbini acıtan bu olmuştu.Bir başkası olsa daha kolay affedebilirdi.
Tao yapmadığinı söylerken haklı mıydı?Bunu öğrenmek için o çocukla şimdi konuşsa ne kaybederdi?Kaybetmezdi.Doğruyu öğrenmek şimdi çok daha kolaydı aslında.
Peki Tao cidden suçsuzsa?Nasıl özür dileyecekti?Özür diler miydi cidden?
Ya Tao suçluysa?Kris ne yapacağını düşünemiyordu bile.
Sinirle alkol şişesini kafasına dikti ve tamamını içemediği için şişeyi Tao'nun odasının kapısına fırlattı.Parçalanan şişenin eşliğinde Tao'nun çığlığını duysa da umursamadı.Kapıdan yere doğru sürünen damlalara bir süre baktıktan sonra kendini koltuğa attı ve kollarını açarak gözlerini kapadı.
Bir süre sonra eline telefonunu alarak adamlarından birini aradı.
"Bana Ken Chang'ın nerede yaşadığını bulun." diyerek telefonu kapadı.
Geçmişle yüzleşecekti.Bida kaçsın mı Tao yazık çok gaza geldi Kris'i sevmicem diye fjdkdjsj
Yarın yb atarım buyuk ihtimalle, okuduğunuz için teşekkürlerrr ❤❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CHAINED
Fanfiction''Kaçamazsın, bana bağlısın.Her şeyin benim.Her şeyim sensin.'' ''Onca yaptıklarından sonra mı?''