Bölüm 6

40 17 0
                                    




Altay hala aynı evindeydi bunu görmek beni benden almıştı. Altay mutfağa geçmişti hemen bense salonda ki fotoğraflara göz atıyordum. Gözümde biriken yaşlar beni terk ederken Altay elinde tepsiyle içeri girdi.

'Geleceğini söyleseydin sana o çok sevdiğin makarnadan yapardım ama pilav ve kuru yiyeceksin.' Ağladığımı görünce tepsiyi masaya koyup yanıma geldi sarıp sarmaladı beni. 'Cadım ne oldu? Anlat bana!' Bana sarıldığında ağlamam yine hiddetlendi ve hıçkırıklara boğuldum. Bir süre sonra oda ağlamaya başladı, Allah bilir kaç gece yalnızlığıyla dertleşip ağlamıştı. Durulduktan sonra kendimi geri çekip ellerini avuçladım.

'Ağabeyim yapma bunu kendine ne olursun yalvarırım sana ne olursun! O senin bu halini görse kahrolur, ne olursun artık onu da serbest bırak kendini de.'

'Algan kolay mı be güzelim? Olmuyor denemedim mi sanıyorsun? Olmuyor olduramıyorum o gece gitmiyor gözümün önünden! Onun o halde yerde yatışı o gözlerindeki boş bakışı her an gözümün önünde. Her sabah kalktığımda her şeyi unutup onu arıyorum evde. Her geçen gün kahroluyorum ben ölüyorum. Hatta öldüm yaşayan bir ölüden farkım yok! Her gece yatağımıza yatıyorum ve onu arıyorum ama bir türlü bulamıyorum yok çıkmıyor hiçbir yerden. Sık kafana rahatla diyorum ama o göt veren bulunmadan ölemem anladın mı? O adi pisliği öldürmeden ölemem.' Elimle ağzını kapattım.

'Şst sakın duymak istemiyorum senin derdin Aybüke'yi kahretmek mi? Bana bak!' Elimle yüzünü yüzüme çevirdim. 'Ona kavuşmak için yanıp tutuştuğunun farkındayım ama ya ben, ben ne yapacağım? Beni kim koruyacak? Beni kim avutacak? O şimdi rahat güzel uykusunda ve zamanı geldiğinde uyanacak ve biz hep bir arada olacağız yine ama sen kendine kıyarsan bunları unut onu bir daha sonsuza dek göremeyeceksin! Hem sen gidersen ben tamamen biterim beni kim kurtaracak. Annem babam mezarlarından çıkıp kurtaramazlar ya beni. Sen de beni herkes gibi bırakıp gidersen ben ben olamam biliyorsun demi?' Tekrar sarıldık. Kulağıma fısıldayarak konuşmaya başladı.

'Ömrüm yettiğince her daim yanındayım. Ne kadar baş belası bir cadı olsan da çekeceğiz artık seni yapacak bir şey yok.' Şimdi ikimizde kıkır kıkır gülüyorduk. Onu itip omzumu silktim.

'Of çekil ya omzumda sümüklerini görmek istemiyorum Gargamel.'

'Bak sen cadıya!' Beni gıdıklamaya başladı. Hain en zayıf noktamı biliyordu.

'Yaa yeter! Valla yeter! Acıktım bak seni yerim!'

'Yiyosa denesene!' O hala gülerken onu ısırdım. Bağırıp geri çekildi. 'Algan senin o köpek dişlerini sökücem bir gün!' otuz iki diş ona gülüp masadan tepsiyi alıp koltuğa oturdum. Yemeğimi yerken bana gülümseyerek bakıyordu. 'Hala oburun tekisin biliyorsun değil mi?'

'Hayır, ben obur değilim sadece yemek yemeyi seviyorum ki bence sevilmeyi hak eden en güzel şey.'

'Sus obur!'

Yemeğimi bitirip mutfağa gidip bulaşıkları makineye yerleştirdim. Buzdolabına bakınırken rakı gözüme çarptı.

'Abicannn bu rakıyı ne zaman koydun dolaba.'

'Sizi almaya gelmeden önce koydum ama aklından dahi geçirme!'

'Masayı kur sen benim yaptığım mezeleri özlemişsindir.'

'Algan aklından geçirme dedim sana!'

'Sus be sanki yapmadığımız şey! Kes sesini yoksa hepsini kendime saklarım o yüzden karar ver.'

'Ya sen benim senin ağabeyin olduğumu unutuyorsun sanırım! Ağabey dayağı mı istiyor canın senin!'

'Amma uzattın be! Mezelik malzeme yok zaten çerezlerle idare edeceğiz. Ayrıca susmazsan kalkar giderim!' Çerezleri kâselere yerleştirirken Altay'ın sinirden oflayıp pufladığını duyup kıkırdadım. 'Müzik de ayarlasana.' Mutfak kapısından kafasını gösterip konuşmaya başladı.

'Başka isteğiniz var mıydı ekselansları?'

'Hayır çekilebilirsiniz.'

Rakı masamıza oturduğumuzda her şey tastamamdı. İçtikçe gevşiyor ve gevezeleşiyorduk. Anlamsız kahkahalar atıyorduk. Eskileri anıp kahkahalar atıyorduk.

'Hani Aybüke'yle ilk tanıştığımızda seni kıskanmıştı bizim kuzen olduğumuzu bilmediği için bir anda kalkıp gitmişti. Sonra kuzen olduğumuz öğrendiğinde beni sana sorup durmuştu. Sende hainlik yapıp yanımda sesli konuşuyordun. Bunu ona söylediğimde öyle utanmıştı ki tamamen kırmızı olmuştu. Sana küsmüştü ama beş dakika sonra yine birlikte kahkaha atıyordunuz. İşte o an hayatımın en önemli iki kadını da yanımdaydı. O anları özlüyorum Algan! Sizi kahkaha atarken görmek istiyorum ama senin şimdilerdeki kahkahanı değil eski kahkahalarını en önemlisi de Aybüke'nin nefes alışverişlerini dinlediğim anları özlüyorum. Onunla uyurken gece yarısı uyanırdım bazen onun yüzünü izlerdim saatlerce. Kollarımda huzurla uyuduğu anları özledim. Çocuk istediğini söylerken utanmasını özledim! Lan kavgalarımızı özledim onu üzdüğüm anları ya var mı böyle bencillik? Yanımda olsun ne olursa olsun yanımda olsun istiyorum. Derdime derman olmasını özledim. Birbirimize küsken kaçamak attığımız bakışları özledim be! Söyle gelsin Allah rızası için gelsin!'

'O gelmeyecek ağabeyim biz yanına gideceğiz onunla sonsuz yeşilliklerin arasında oturup sohbet edeceğiz. Senin onu deli gibi sevdiğini biliyor bu yüzden içi rahat bir şekilde derin bir uykuda.'

'Yeter yeter uyansın! Özlüyorum deli gibi gelsin artık. Yanımda uyusun valla uyandırmam onu hareket etmem kokusu gelsin burnuma, saçları gıdıklasın beni, ayaklarını kollarını üstüme atsın valla ses etmem bak! Yeter ki yanımda olsun be! Dayanamıyorum her gün daha çok kendimi kaybediyorum.'

'Gelemez biz gideceğiz biz o şu an öyle güzel bir yerdeki bizim zamanımızın dolup yanına gitmemizi bekliyor ama zamanımız dolmadan gidersek onun yanına kavuşamayız anladın mı? Hem o bunu öğrendiğinde kahrolur duydun mu beni? Sakın bir aptallık yapayım deme.'

'O gece kısır olduğunu öğrendiğimiz geceydi. Oturduk koltuğa saatlerce konuşmadan oturduk arada gözyaşlarını siliyor lakin ses etmiyorum bende üzgünüm ama dünyanın sonu değil ya evlatlık ediniriz diye düşünüyorum. Akşam altıdan ona kadar ses etmeden oturduk sonunda konuşmaya başladı. Bana ne dedi biliyor musun? 'Ben boşanmak istiyorum Altay.' dedi. Düşünebiliyor musun? Celallendim ister istemez. 'Ne diyorsun sen kadın?' diye kükredim. 'Altay sakin ol ne olursun zaten benim için çok zor daha da zorlaştırma.'dedi. Benim için kolaymış gibi! 'Bak sorun bende ve sen de bende deli gibi çocuk istiyoruz ve ben sana babalık duygusunu yaşatamayacağım. Bu hislerden alıkoyamam seni. Senden harika bir eş oldu ve bu adam baba olmayı hak ediyor. O yüzden boşanalım başkasıyla birlikte ol bir çocuğun olsun alem babalık nasıl oluyormuş görsün.' Dedi sırf benim için beni terk ediyordu. Dizlerimin üstüne çöküp gözlerine bakmaya çalıştım ama kaçırıyordu gözlerini. Elimle yüzünü tutup gözlerime kilitledim kan çanağı olmuş gözlerini. 'Ben baba olacaksam ya bizim çocuğumuza olurum ya da kimsesiz bir çocuğun. Ama sen illaki benden ayrılmak istiyorsan giderim ama sırf çocuğumuz olmayacak diyeyse sakın! Ben sensiz ölürüm! Ben gidiyorum iyice düşün taşın kadınım ama beni bırakıp gittiğin an ben ölürüm bil bunu.' Kapıyı kapatıp gittim her zaman ki mekâna. Kafam güzel olduktan sonra dayanamayıp eve döndüm karımı kollarıma alıp uyumak istiyordum sadece. Sadece onu öpüp koklamak ve uyumak istiyordum. Kapıyı açtığımda yatak odasının ışığının açık olduğunu görünce uyumadığını düşündüm. Nerden bilebilirdim ki onun ebedi uykuya yakalandığını. Odaya girdim Algan o anı tarif edemem sana yatağa yayılmış, yatak kan gölü gözleri komidinin üstündeki fotoğrafta boş boş bakıyor. Kollarımın arasına aldım onu hemen uyandırmaya çalışıyorum ben hayatta o kadar çaresiz olduğum bir an görmedim Algan. Ambulansı aradım hemen kalp atışlarını hissedemiyorum Allah'ım ne olursun hissizleşmiş olayım diye dua ediyorum. Görevliler onunla ilgilenirlerken beni dışarı attılar sonra bir an kalbi tekrar attı o minik kalbi atıyordu hemen hastaneye gittik. Gerisini biliyorsun zaten.'

İNZİVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin