12

392 16 0
                                    


Devrim BAŞARAN


Onu orada tek başına bırakmayacaktım! Ne bok vardı da sanki bana haber vermeden evden kaçtı. Fakat şu anda da dua etmekten başka şansım yoktu.

Adamlarımla birlikte içeri girmeye hazırlanıyorduk. Her seferinde kaçmasını beceren o iti şimdi elime geçirmiştim. Önden etrafı kolaçan eden korumalardan sonra bir anda içeri daldık. Komutumla birlikte herkes her yere rasgele ateş etmeye başladı.

Etrafta bir çok adamları vardı. Biliyordum zaten bu itin kendi başına iş yapamayacağını.

Önüme çıkan adamlara ateş ederken bizim çocuklardan birinin yaralandığını görmüştüm.

_Ahmet Emre'yi al götür buradan!

İçerisi kan gölüne dönmüştü, yerde yatan itin köpeklerini gördükçe keyfim yerine geliyordu. Belki bu çok sadistçe gelebilir ama hiç acımıyordum. Onlar benim olana zarar verirken bunu düşünmemişlerdi.

Destan kim bilir ne kadar korkmuştur şimdi. Her ne kadar burada olsamda aklım hala Destandaydı. Takip ettiğime göre dışarı çıkan hiçbir adam görmemiştim. Ama derhal burada ki işimi bitirip yukarı kata çıkamam lazımdı. Asıl büyük köpek orada saklanıyor olmalıydı.

_ Mücahit buradakilerin icabına bakın ben yukarıdayım

_ Abi tek olmaz bizimkilerden birini daha yanına alsaydın

_ Gerek yok siz derhal burayı bitirip yukarıya gelirsiniz

Temkinli adımlarla merdivenlerden çıktım. Karşımda bir oda vardı. İçeri girdiğimde kapıyı açar açmaz önüme çıkan kişiye tetiği çektim. Arkamdan bileğime inen darbe ile silahım yere düşerken arkamı dönmüştüm ki burnuma yediğim darbe ile geriye sendeledim. Kafamı kaldırdığımda bana gelmekte olan adama bir kol darbesiyle dirseğimi burnuna indirdim. Daha kendisini toparlamasına müsaade etmeden yine dirseğimi boyun köküne indirmemle kafasını duvara geçirdim ve kendinden geçti.

Etraf loştu. Tam göremesem de ileride sandalye de oturan bir siluet vardı.

_ İşte istediğim performans

Karşımda Levent, oturmuş beni alkışlıyordu.

_ Tebrik ederim Başaran ilk seviyeyi geçtin şimdi ikinci ve en zor aşamadasın. Ben, Levent ARSLAN...

Levent'in bu konuşmasına karşılık ben gülerken yüzü düşmüştü.

Bir anda yerinden kalkıp üzerime doğru gelmesiyle geriye doğru bir hamle yapmıştım ki fakat geç kalmıştım. Elinde gizlediği bıçak ile göğsüme doğru yaptığı hamle de üzerimde ki kumaş parçasının yırtılma sesini duymuştum.

Elindeki bıçak ile üzerime doğru rasgele savuruyordu.

_ Senden de sadece bunu beklerdim Arslan, şaşırtmadın beni. Silahsıza karşı silahla kendini savunmak ha, işte bu.

Söylediğim bu sözle zinciri kopmuş köpek gibi hırlayarak saldırmaya devam ediyordu. Yaptığı hamleler göğsüme kesik izi bıraktıkça bende hırlamaya başlamıştım. Gözü dönmüş bir şekilde hareket ederken anını kollayıp elinden bıçağı almak isterken avucuma da isabet eden bıçağı umursamadan daha da bastırarak bir hızla elinden kaptım. O sırada içeriye girin bizim çocukları gördüm.

_ Mücahit Destanın yanına git sen. Eve götür onu, etrafa dikkat et. Burada ki işimi bitirince geleceğiz bizde.

_ Tamam abi

Levent'e baktığımda bizim çocuklar onu etkisiz hale getirmiş bir şekilde yerde yüz üstü yatırıyorlardı. Yanına gidip elinin üzerine basarak böğürttüm iti ve bundan zevk alarak gülemeye başladım.

_ EvetLevent şimdi ne yapalım seninle...

Destan ARIKAN

Paranoyak gibi her bir çıtırtıya yerimden sıçrar olmuştum artık. Gözüm hala içeriden çıkmasını beklediğim Devrimdeydi. Silah seslerinin ardı arkası kesilmiyordu. Aklıma gelmiyor değildi, acaba o mermilerden biri Devrime gelmiş olabilir miydi?

Bunu her düşündüğümde oraya gidip ona bakmak istiyordum. Ama daha sonra sözü aklıma gelip tekrar oturuyordum.

İçeriden çıkan iki kişi görmüştüm. Belli ki biri yaralıydı çünkü bir diğer kişi yaralı olanı kolunun altına almış önümde ki arabalardan birine bindiriyordu. Kalbim ağzımda atıyordu. İçeride nasıl bir arbede vardı. O kadar silah seslerinden zaten birinin yaralanmadan çıkması mümkün değildi. Peki Devrim? O da yaralanmış mıydı? Yoksa daha da mı kötüsü...?!

Hayır hayır bu olmazdı. Devrim iyi dövüşçüydü, iyi silah kullanıyordu. Bunu kendi gözümle görmüştüm. Ama daha fazla böyle duramazdım.

Etrafıma bakındım, karanlıkta çokta bir şey gözükmüyordu. Arabanın çevresini iyice kolaçan ettikten sonra kapıyı açtım ve aşağıya indim. Ağaçların arkasına saklana saklana ilerlerken bir ayak sesi duydum. Olduğum yerde kalırken elimden bırakmadığım silaha daha da bir sarılmıştım. Önümde beliren gölgeyi görebiliyordum.

Kendi kendime sakin olmam konusunda telkin ederken, aynı zamanda da güç toparlamaya çalıyordum. Kendimi sıkmaktan, gözümden akan bir damla yaşla birlikte arkamı döndüm, sıkı sıkıya tuttuğum tetiği çekilmiş silahı önümde ki adamın tam göğsüne isabet ettirmiştim.

Kulağımda çınlayan o acı ses ile ayaklarımın dibine yığılan o bedene baktım.

Sadece baktım, baktım ve baktım...

Kim bilir bu bedenin de bir sevdiği vardı, onu bekleyen bir sevdiği, annesi, babası, yada kardeşi...

Elimde ağırlık yapan silah kendini serbest bırakırken bedenim de kendini serbest bırakmamak içi adeta direniyordu. Ama gözyaşlarım artık o kadar dayanamamışlardı. Ne yaptığımı bilmeden hareket ediyordum. Geri geri gitmeye başlamıştım. Sanki gerçekten kaçabilecekmişim gibi geri geri gidiyordum. Ama kaçamazdım. Ben artık eski ben değildim. Artık katil bir bendim!

Arkamdan ağzıma kapanan bir el ile çığlığım boğuk çıkmıştı. Gözyaşlarım ile olduğum yerde debelenirken ağzımı kapatan elin sahibi konuştu.

_ Destan hanım sakin olun. Beni Devrim bey gönderdi. Derhal eve gitmemiz lazım.

Debelenmeyi bırakmıştım ki ağzımda ki el de beni bırakmıştı.

_ Devrim nerede? O neden gelmedi? Neden sen geldin? Bir şey oldu demi? O gelemediği için seni gönderdi buraya. Hayır gelmiyorum! şimdi içeri gireceğim ve ona yardım edeceğim.

Hareket etmeye kalkıştığımda kolumdan tutup buna engel oldu.

_ Destan hanım lütfen zorluk çıkarmayın. Size temin ederim ki Devrim bey iyi. Levent'i yakaladı ve şimdi icabına bakıyor. Belli ki işi uzun sürecek. Lütfen şimdi zorluk çıkarmadan arabaya binin de eve götüreyim sizi. Yoksa bu benim içimde sizin içinde çok kötü olacak.

Korumanın yüzüne baktığımda doğruyu söylüyor gibi duruyordu. Eğer şimdi tekrar Devrimin sözünü dinlemezsem eve gelince kesin kızacaktı.

Kafamısallayıp korumayı onaylarken ben önde o arkamda arabaya binip eve doğru yolalmıştık. Kafamı pencereye dayayıp öldürdüğüm o adamı düşünüyordum ve tabi birde hala içeride ne halde olduğunu bilmediğim Devrimi. Kafam artık bedeniminüzerinde koca bir ağırlıktı. Düşünmekten yorulmuştum. Derin bir iç çekip hemeneve varıp, kendi iç muhasebeme yatakta devam etmekten başka bir çarem yoktu...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 24, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MUTLU SONSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin