"Aaahh işte bu sıcağı seviyorum! " diye bağırdı Natsu.
Sahip olduğu korsan gemisinin kendine ait odasında oturuyordu. Dışarıda kuşlar cıvıldıyordu. "Bugün çok güzel olacak. " dedi kendi kendine.
"Hmm, günaydın Natşu." dedi Happy. Happy konuşan mavi bir kediydi. Daha doğrusu Natsu'nun ganimetiydi. Onu hala tanımlayamadığı bir gemiden çalmıştı. Gemide bir laboratuvar vardı. Happy aslında deney kurbanı olan bir kediydi. Bir bakıma Natsu onu kurtarmıştı. Happy ve Natsu o günden sonra çok iyi dost olmuşlardı.
"Günaydın, Happy! Bugün bizi hangi maceralar bekliyor acaba." diye haykırdı Natsu. İçindeki sevecen çocuk asla ölmeyecekti.
"Çık ulan artık şu odadan, kahvaltı için seni bekliyoruz açlıktan ölücem." dedi Gray. Natsu'yla kavga ederek güne başlamak günlük rutinin en başında geliyordu.
"Sus lan donmuş keriz, geliyorum işte.".
"Hızlı olsan iyi edersin, mürettebatı bekletmeye hakkın yok."
Yaşam mahalinden çıkan Natsu elleriyle güneş ışığının gözüne gelmesini engelledi.
"Zahmet oldu, hiç uyanmasaydın." Gajeel bunları söylerken saçlarını topluyordu.
"Uyandım işte, beklemeden yeseydiniz o zaman."
"Sonra kaç gün onun lafını yapardın, seni tanıyoruz."
Natsu gözlerini devirdi, aklında başka bir soru vardı.
"Levy, Juvia ve Cana neredeler?"
Levy yemek yapardı. Ayrıca haritalardan sorumluydu. Juvia temizlikten sorumluydu. Cana ise geminin alkolünü tüketirdi. Neticesinde iyi bir korsandı ama alkol sorunu vardı.
"Nerden bileyim, sabah sabah rüyanda mı gördün neden soruyorsun? " diye tısladı Gajeel.
"Titania'dan bir haber var mı?" Asıl aklında olan soru buydu.
Titania dediği Erza Scarlet'dı. Natsu'nun azılı düşmanı bir korsandı. Natsu'nun dostu Gerard'ı kaçırmıştı ve kendi mürettebatına katmıştı. Gerard da ona aşık olduğu için geri dönmeye çalışmamıştı. Natsu bunu asla unutmayacaktı.
"Hayır, hatta uzun zamandır yok. Noldu korktun mu Natsu?" biraz iğneleyeci bir şekilde sordu Sting.
Natsu sadistçe gülümsedi." Oh,hayır Sting. Sadece ölmediğinden emin olmak istiyorum. Onu öldüren ve ganimetlerine sahip olan ben olacağım!." diye bağırdı Natsu. Kılıcını eline almıştı.
"He-he. Eminim Natsu." diye göz devirdi Sting.
Kahvaltıyı yaptıktan sonra Natsu dürbünüyle uzakları gözetlemeye başladı.
"Hissediyorum." dedi. "Bugün çok güzel şeyler olacak."-------------------------------------------------------------------------
"Böyle mi Erza?" korkarak sordu sarışın kız. Artık bilmiyordu kaçıncı kez o kılıcı savurduğunu.
"Hayır Lucy daha sert savurmalısın. Düşmanını öldürmeye çalışıyorsun onunla oynamaya değil." suratında bıkkınlıkla söylemişti bunları Erza.
"Bir korsanın bizimle ne alakası olduğunu hala anlamıyorum." diyerek yanaklarını şişirdi Lucy. Ailesinin hazinelerini korumak için başvurdukları son yöntemdi bu.
"Babana kral olmasını söyleyen ben değildim, prenses." dedi Erza.
"Bak, aramızda o kadar yaş farkı yok, seninle arkadaş olmayı çok isterim. Seni korumakla yükümlüyüm, tabi sadece katillere ve hırsızlara karşı değil, korsanlara da karşı. Korsanlara karşı korsandan yardım istemek akıllıca bir hareketti,bence. Bu okyanusta benden daha güçlüsü yok tatlım. Ve ben senin yanındayım. Şanslı hissetmen gerekir. Ve minnettar.."
"Hissediyorum zaten!" diye bağırdı Lucy. "Hissetmesem bıkmadan usanmadan her gün seninle antrenman yapmaya gelmezdim Erza. Sen benim sahip olduğum tek arkadaşsın, bunu biliyorsun. İnsanlar seni kötü biri sanıyor ama değilsin seni biliyorum. Korsan olman seni kötü biri yapmaz."
Erza gülümsedi." Her korsan aynı değildir ama Lucy. Ben aşk uğruna savaştım ve kazandım. Fakat bazıları sadece gözlerini kin bürüdüğü için savaşıyor. Sadece öldürmek için. Sadece kan için."
"Biliyorum. Onun gibi değil mi?"
"Evet. Natsu gibi."
Onun ismini duymak bile Lucy'nin tüylerini ürpertiyordu. Natsu'dan çok korkuyordu. Ayrıca ondan nefret de ediyordu. Onun sadece ismini duymuştu ama herkes onun berbat bir insan olduğunu düşünüyordu. Aslında kimsenin ne söylediğini umursamayan Lucy, Natsu konusunda ikileme düşüyordu. Çünkü Erza bile onu görürse kaçması gerektiğini söylemişti.
"Bu geceki ziyafete geliyorsun değil mi Erza!"
"Eh?"
Lucy dudağını büzdü." Doğum günüm 1 hafta sonra ama babam burada olmayacağı için benim için ziyafet vericek. Hemde bir kraliyet gemisinde! Belkide gerçek aşkımla oyanusun ortasında tanışırım. Beraber gecenin sonunda dans ederiz. Gözle..."
"Gemi güvenli değil Lucy." Diye sözünü kesti Erza. " Dragneel gemisi bu sularda daha yeni gözükmüş. Siz ise kraliyet ailesisiniz. Bu sizi en büyük hedef yapar."
"Hadi ama Erza, doğum günüm için" Lucy gözlerini doldurmuştu." Hem Natsu'yu görürsem ona bana öğrettiğin hamleleri yaparım! Hiç şansı kalmaz. O korsanı öldürme şerefi bana kalır!"
"Hey! Öldürmek yok. Evet Natsu kötü biri ama bu onu öldürmeye hakkın olduğu anlamına gelmez. Kimsenin kimseyi öldürme hakkı yoktur. Hiçbir zamanda olmaz." Erza bunları söylerken sesi titremişti.
"Neden ondan nefret etmiyorsun?" diye sordu Lucy.
"Edemem." dedi sessizce Erza.
"Ondan nefret edemem."-------------------------------------------------------------------------
"Eeeerza hangi kıyafeti giymeliyim sence?"
"Erm, şu kırmızı nasıl?"
"Ah, Erza! Çok dekolteli değil mi?" Lucy bunları söylerken kızarmıştı.
Sinsi sinsi gülümsedi Erza "Giy hadi, sana çok yakışacak."
Lucy biraz oflayarak elbiseyi giydi. Elbise kalçasının altında bitiyordu. Sırtı açıktı ve önden de dekoltesi vardı.
"Lucy, erkek olsaydım şuan başın dertteydi!"
Lucy kızarmıştı. "Erza, şöyle deme utanıyorum!"
"Hadi gemiye gitmeliyiz. İlk iş seni bindirip güvenliğini sağlamak olucak."
Lucy dinlemiyordu." Hıı hı. Gerard da olucak mı?"
Erza yutkundu." Eh? Gerard? Tabiiki ikimizde senden görevliyiz neden ki bir şey mi oldu?"
Lucy kıkırdadı. "Gerard dediğimde oluşan yüz ifadene bayılıyorum Erza! Onun için deli oluyorsun."
Erza kıpkırmızı kesildi." Lucy! Odadan çıkma vaktimiz hadi."
Lucy bu sefer kahkaha atmıştı." İnanamıyorum kıpkırmızı kesildin. Sadece ismini söylememle bile."
Erza artık dayanamıyordu." Yeter Lucy artık gitmeliyiz."
Lucy gülmeyi durdurmaya çalışarak "peki peki tamam" dedi ve odadan çıktı.
Yarım saat süren yolculuktan sonra limana ulaştılar. Ve gemiye bindiler.-------------------------------------------------------------------------
Hava kararmaya başlamıştı bile.
"Hey, Natsu!"
"Yo, Rogue! "
" Duyduğuma göre Titania, Kral Jude için çalışmaya başlamış."
Natsunun gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
"Dalga geçiyorsun! Erza'yı güvenlik işine mi sokmuşlar!"
"Bilmiyorum Natsu. Ama bu gece kraliyet gemisinde büyük bir ziyafet veriyorlar."
Natsu sırıttı. "Büyük bir ganimet ve Titania'yı öldürme şerefi." Happy'e döndü. "Bugün çok güzel şeyler olacak demiştim."
"Millet!"
"Hai"
"Bugün kralı bizi yakalatmaya çalıştığı her an için okyanusun ortasında soyacağız!"
"Natsu, kralı nasıl soyacağız! Alkolümüz bitmiş"
"Cana, kral alkolümüzü çaldı. İntikamını al."
Cana kara auralar salmaya başlamıştı. "İçkim bitti." diye fısıldadı. Gray ve Gajeel onun yanından korka korka geri çekildiler.
"Bu gece" dedi Natsu "Bu gece sonun olacak Jude."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pirate and princess//Nalu
ФанфикBabasının baskısından kurtulmaya çalıştı sarışın kız. Ölmeyi istedi. Zaten yaşıyor denemezdi. Gözünü hırs bürüdü sakura saçlı çocuğun. Öldürmeyi istedi. Zaten yapmadığı şey değildi. Karşısına çıkan korsanı önceden olsa gözünü kırpmadan öldürmeye çal...