0.7

1.4K 114 34
                                    

-LUCY-

Uykuyla uyanıklık arasında kaldığım o ince çizgide savaşırken burnuma çok güzel bir koku çarpıyordu. Sabah olduğunu biliyordum ama o kadar rahattım ki. Gözlerimi bile açasım gelmiyordu. Burnuma gelen güzel koku, beni sarmalayan sıcacık bir kol ve kafamı yasladığım bir beden. Gerçekten çok rahattım.
'Tıpkı bir rüya gibiydi.

Ama, bu rüya değildi. Ve ben tek yatardım.
Yani sarayda öyleydi.
Ama şimdi ben kaçırılmıştım.
Natsu'nun odasında kalıyordum.
Ve yattığım yatakta..'
Gözlerimi istemeye istemeye açtığımda gördüğüm manzara suratımın sabah sabah kıpkırmızı olmasını sağladı.
'..Natsu'yla yatıyordum.'
Ona dün gece sarılmıştım. Sürekli kabus gördüğüm için genellikle sabah kendimi yastıklara sarılmış bir şekilde bulurdum. Ama yanımda Natsu olduğu için ona sarılmıştım.
Kahretsin!
O uyanmadan bu pozisyondan çıkmalıydım. Yoksa sürekli bunu yüzüme vururdu.
Çok fazla hareket etmeden kolunun altından çıkmaya çalışacaktım ki, bir şey beni durdurdu.
Aslında uyurken çok sevimliydi. Sakura rengi saçları iyice dağılmıştı.
Bir dakika, cidden onu mu izliyordum?
Tam harekete geçecektim ki Natsu'nun bir şeyler mırıldandığını duydum. Biraz daha yakınına geldiğimde yine kızarmıştım. Çünkü nefesini tenimde hissetmiştim.
''Lucy...''
İsmimi mi sayıklıyordu? Rüyasında ne görüyordu ki?
Daha dikkatli dinlemeye çalışırken Happy'nin sesiyle irkildim.
"Ondan hoşlanıyorsun! "
Gözlerimi devirdim. Yanaklarım daha da kızarmıştı.
"Lanet kedi." diye tısladım.
O sırada hiç beklemediğim bir şey oldu.
Natsu bana sımsıkı sarıldı. Boğuluyordum.
"Natşu senle ilgili erotik rüyalar görüyor olmalı."
Şu kedi gerçekten sinirlerimi bozuyordu.
Natsu beni sıktıkça sıkıyordu. Kollarının arasından kendimi kurtaramıyordum.
Garip bir şekilde kollarının arasında olmak güvende hissettiriyordu. O bir korsandı. Çoğu insanın korkulu rüyasının kolları arasında yatıyordum. Tanrım, ben ne ara bu duruma gelmiştim?
Biri kapıya vurdu. Sanırım kahvaltı zamanıydı.
Natsu'yu ittirmeye çalıştım ama o kaslı kolları bunu engelliyordu.
Gerçekten çok güçlüydü.
Yüzünü ellerimin arasına aldım. Teni yumuşacıktı. Yara izleri suratına değişik bir hava katıyordu.
Tek elimi saçlarının arasında gezdirdim.
"Natsu hadi uyan." diye fısıldadım.
"...."
Kapı yumruklanmaya başladı.
"Hadi ulan, kahvaltı etmek istiyorum artık!" Bağıran Gray'di.
"Natsu hadi uyanman gerekiyor." dedim.
"Lucy." dedi zor duyabildiğim bir sesle.
"Evet?"
"Luuuuuuucyyyyyyyyyyyy" diye bağırdı ve üstüme çıktı. Sarılı duruyorduk. İki panda gibi yatakta yuvarlanarak yere düştük. Natsu'nun üzerindeydim. Yanaklarım kızararak ayağa kalktım ve ona bir tekme savurdum.
"Baka, kış uykusuna mı yatmıştın?" diye sordum yanaklarımı şişirerek.
Gülmesini beklemiştim. Ama o somurtmuştu. Kollarını birbirine bağlayarak başka tarafa bakıp
"Çok güzel bir rüya görüyordum ve sen beni uyandırdın Luce."
Gözlerimi devirdim ve onun yanına çömdüm.
"Ah, kapıyı yumruklayan Gray'i duyuyor musun? Ona teşekkür etmelisin." Durdum.
"Ayrıca ne görüyordun? Benim ismimi söylemiştin?"
Natsu ürkütücü gülümsemesini yüzüne takındı.
"Gerçekten öğrenmek ister misin?"
Bir iki saniye duraksadıktan sonra anlamıştım, Happy haklıydı!
Bir tekme daha geçirdikten sonra artık Gray'in yumruklarından kırılacak duruma gelmiş kapıyı açtım. Açmamla kendimi yerde bulmam bir oldu.
Kafam çok acıyordu. Gözlerimi açamıyordum. Natsu, Gray ve Happy'nin "Lucy" diye bağırışını duydum.
"Noldu bana ya?"
Doğrusu şuan kendimdeyim ama gerçekten acıdan gözlerimi sıkıyordum. Kafama bir darbe almıştım.
"Lucy üzgünüm kapıyı açmıyorsunuz diye sürekli vuruyordum ve bir anda sen kapıyı açınca fark etmedim. Üzgünüm amacım sana vurmak değildi."
Gözlerimi yavaş yavaş araladığımda bir çift zümrüt yeşili gözle karşılaştım.
Bu gözlerde korku vardı.
Endişe vardı.
Duygu vardı.
Eliyle yüzümü okşadı.
"İyi misin?"
Yüzümü okşayan elini tuttum. Gülümsedim.
"Tabii ki iyiyim."
Natsu yaptığım harekete şaşırmıştı. Elini tutan elime baktı. Sonra tekrar bana. Ne yaptığımı fark ederek elimi çektim.
Gray'e dönmeye çalışırken kafam acıdı.
Gray'in eli ne kadar ağırmış be.
Kafamı tutarak Gray'e döndüm.
"Sorun değil. Ama elin gerçekten ağırmış."
Gray gülümsedi. "Bu sana ilk ve son vuruşum olsun o zaman."
Gülümsedim ve başımı tamam anlamında salladım.
"Luşii, Natsu'yla öpüştüğünüzü görmeden ölme!"
Bugün Happy'i öldürecektim. Kara auaralar saçmaya başladım.
"Böyle konuşmaya devam edersen benden önce öleceksin kedicik. "
Happy korkmuştu. Natsu Gray'e gülerek
"Bazen böyle korkutucu olabiliyor." dedi.
Sanki beni yıllardır tanıyormuş gibi.

pirate and princess//NaluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin