0.5

1.5K 115 41
                                    

-LUCY-

Şimdi ne yapacaktım? Nasıl bir bahane bulacaktım? Gray'e yalvaran gözlerle baktım. Belki o beni kurtarabilirdi.
"Senin ne kadar kötü ve acımasız bir korsan olduğunu. Kızı kelepçelemek nedir lan? Fantezin ne şömine kafalı?"
Natsu geldiğinden beri korkudan tuttuğum nefesi sonunda büyük bir rahatlamayla verdim. Juvia'nın Gray-sama'sı beni çok büyük bir beladan kurtarmıştı.
"Sanane lan? İstediğimi yaparım. Sonuçta o benim."
Ya da daha büyük bir belaya sokmuştu.
"Ben senin falan değilim tamam mı sakura kafa!" diye bağırdım. "Ben kimseye ait değilim. Olmayacağım da. Bir gün bu lanet gemiden kaçacağım. Bunu o sakura kafana sok." Yine kızarmıştım. Tanrım bu huyumdan nefret ediyordum.
Natsu söylediklerime güldü. Hatta kahkaha attı. Ama bu kahkahasında küçümseyici bir tavır vardı.
"Asla benden kurtulamazsın güzelim. Sende bunu o güzel kafana sok."
Ah, hadi ama. Benim ait olduğum yer burası olamazdı değil mi?
"Ayrıca" dedi bana yaklaşarak. Git gide daha da yaklaşıyordu. Parmaklarını saçlarımın arasında gezdirirken içim ürperiyordu. "Ben kötü ve acımasız mıyım Luce?"
Gözlerimi devirdim.
"Evet öylesin!" dedim ve yanaklarımı şişirdim. "Bana kelepçe taktın ve sana yemek yedirmeye zorladın. Sonra da.." yutkundum.
"Asıl acımasızlığı bu akşam göreceksin o zaman Luce." Sırıtmıştı yine. Tanrım bu çocuk beni ölesiye korkutuyor.
"N-napıcaksın bana?"
Gülümsemesi yüzünde büyüdü. "Kelepçeliyken istediklerini göz önünde bulunduracağım." Bizi büyük bir zevkle izleyen Gajeel'e döndü "Gajeel senle planlamamız gereken şeyler var. Bu donsuz dondurmayı da alalım. Bazen işe yarayacağı tutuyor."
Gajeel sırıttı. " Gihii, tavşan kıza kim göz kulak olucak?"
Tabii ki savunma mekanizmasına dönüştüm. "Ben kendi başımın çaresine bakarım." Natsu'ya döndüm. "Hadi ama, okyanusa atlayacak kadar delirmedim."
Aslında o kadar delirmiştim. Çünkü deli gibi eve dönmek istiyordum. Yani eve de değil, Erza'nın yanına.
"Ona ben göz kulak olurum." Diyerek yanımıza geldi Sting.
"Hem onu yakından tanımak istiyorum. İyi birine benziyor."
Natsu sinirlenmiş gibi gözüküyordu. Sanırım gerçekten ona ait olduğumu düşünüyordu. Etrafına sorar gözlerle baktı. "Koca gemide başkası yok mu?"
"Hadi Natsu, Lucy'i yemem korkma."
Natsu derin bir nefes alıp bana baktı. Hala ona sinirliydim. Kafamı başka tarafa çevirdiğimde güldüğünü fark ettim.
"İyi tamam, Lucy'e etrafı da gezdirirsin Sting. Ama yine de unutma. Luce, bana ait."
Al işte. Yine o sözler. Başka bir laf bilmiyor muydu bu?
"Benim için iyi olur, Sting-kun."
Natsu bana tek kaşını kaldırarak baktı. Evet ona meydan okumuştum. Sanırım canıma susadım.
"Ah, Sting demen yeterli prenses."
Natsu yumruğunu sıktı. Gray durumu anlamış olacaktı ki onu omuzlarından tutup içeriye götürdü. Gajeel de onları izledi.
Sting bir süre onların arkalarından baktı. Kendi kendine güldü ve bana döndü.
"Ee, merak ettiğin bir şey var mı?"
"Sanırım sadece burdan kaçış yolunun olup olmadığını merak ediyorum."
Sting kıkırdadı.
"Çok güzelsin."
Neye uğradığımı bir anlığına şaşırdım. Böyle bir cevap beklemiyordum.
"Be-ben teşekkür ederim."
Sting elimi tuttu ve gemiyi dolaşmaya başladık.
El ele.
Natsu görürse bu sefer sadece kelepçe ile kurtulamazdım.
Sting'in elimi tutması biraz da olsun güvende hissettirmişti beni. (Y.N. sövmeyin sşsldşs) Sanırım o güvenebileceğim biriydi. (Y.N. valla hep böyle sürdürtmem dşşsşs) Aslında çok sevimliydi. (Y.N. AY SLSLLSŞSŞS) Yüzünü çevreleyen sarı saçları ve kaşında da bir yara izi vardı. Açıkçası hoşuma gitmişti. Elimi tutması ve geldiğimden beri bana iyi davranması ona karşı ısınmama sebep olmuştu.
Geminin alt katında kimsenin pek uğramadığı belli olan bir odaya geldik. Oda dardı ve tozluydu. Uzun zamandır buraya kimsenin gelmediği çok barizdi. Sting birden kapıyı kapattı ve kitledi.
"Sti.." diyemeden bir anda elleriyle belimi kavradı ve beni kendisine doğru çekti. Daha önce bırak böyle şeyler yaşamayı, bir erkekle öpüşmemiştim bile!
"Sting b-bu yaptığın doğru değil." Dedim titreyen sesimle. Kıpkırmızı olmuştum ama bu kesinlikle zevk almamdan dolayı bir şey değildi. Sting boynumu öpmeye başladı. Gerçekten hoşuma gitmiyordu hatta rahatsız oluyordum. Onu ittirdim ve bağırdım.
"Senin amacın ne aptal? İstemediğimi anlamıyor musun? Uzak dur benden."
Sting şaşırmıştı. Kolumu sıktı. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Seni öpmemi istemiyor musun? Ama elimi tutarken öyle demiyordun. Hoşuna gidiyordu. Bana güvenmiyor musun? Emin ol zevk alıcaksın güzelim."
Tiz bir çığlık attım. Ama bu Sting'in lafı üzerine değil kapının kırılması üzerineydi.
"Ona bir tek ben güzelim diyebilirim piç!" Dedi ve Sting'i ensesinden tuttuğu gibi geriye fırlattı. Bunu yapanın Natsu olduğunu gördüğümde şaşırmamıştım. Ama ona sinirlenmek yerine hayran kalmıştım. Sakura saçları ve zümrüt yeşili gözleriyle yanıma geldi. Yere eğildi ve elini kafama koydu.
"İyi misin, Luce?" Başımı evet anlamında salladım. Beni başıyla onayladı. Sonra Sting'e döndü.
"Senin amacın ne gerizekalı?"
Sting ise afallamıştı. Sanki bir rüyadan uyanmış gibiydi.
"N-Natsu-san? Ne oldu bana?"
Natsu daha da sinirlendi.
"Dalga mı geçiyorsun lan?"
"B-ben hiçbir şey hatırlamıyorum. Lucy, neden kolun kızardı?"
Koluma baktım. Sting'e karşı çıktığımda yapmıştı bunu. Gerçekten hatırlamıyor muydu? Sanki şuan gözleri farklı bakıyordu.
"Bunu ona sen yaptın aptal. Sen Luce'ye zarar verdin. Sen.."
Son cümleyi fısıldayarak söyledi.
"..sen benim olanı almaya çalıştın. "
Tekrar ait olma konusunu böyle bir ortamda açtığına inanamıyordum doğrusu.
"Natsu sen neler söylüyorsun!" Sting gerçekten şaşırmıştı. Ya da iyi rol yapıyordu. Biraz önce bunları yaşamamış olsaydım kesinlikle doğru söylüyor derdim.
Ama..
Bu işte bir yanlışlık vardı.
Natsu mürettebatında böyle birini barındırmazdı. Sting gerçekten böyle biri olamazdı. Biz Natsu ile odadayken ona bir şeyler olmuş olmalıydı. Çünkü gözleri de farklı bakıyordu.
"Sting-kun?" Sting'e doğru ilerledim. Açıkçası ondan korkmaya başlamıştım. Ona ilerlerken içimden bir ses okyanusa atla daha iyi diyordu.
Natsu bana sorar gözlerle baktı. Ona baktım ve gülümsedim.
"Sorun yok."
"Lucy? Sana bunu ben mi yaptım? Neden hiçbir şey hatırlamıyorum? Hafızam neden yerinde değil? Sanki uyuyormuşum da Natsu bana vurduğunda uyanmış gibi hissediyorum. Ve tek hatırladığım.."
"Sana verdiğim ilaç mı?" diye içeri girdi Cana.
"Cana! Evet, onu hatırlıyorum. Ağrım olduğu için vermiştin .Ama ondan sonrası Natsu'nun bana vuruşuna kadar yok."
Cana derin bir nefes aldı.
"Sana yanlış ilaç vermişim Sting. Üzgünüm."
Sting şaşırmıştı. " Yanlış ilaç mı? Nasıl bir ilaç verdi..."
"Nasıl bir ilaç olduğunu karıştırma." Bana döndü.
"Üzgünüm sarı. Hepsi benim suçum. Sting sana takıntılı olabilir ama böyle bir şey asla yapmaz." Natsu'ya baktı.
"Bunu biliyorsun. Sting sapık falandır ama bu kadar değil."
Sting anlamayan bakışlarla beni izliyordu. Hala nefes alıp verişlerim düzelmemişti.
"Lucy, sana bir şey mi yaptım? Sana ben.."
"Tamam yeter bu kadar zırvalık." diye içeri girdi Gajeel.
"Sting onları bilinçli olarak yapmadı tavşan kız. Bu yüzden aklında soru işareti kalmasın. Sana öyle davranırken kendinde değildi."
Natsu'ya baktım. Ellerimiz birleşmişti. Sahi, bu ne zaman olmuştu?
"Cana, o ilaçları verirken senin aklın neredeydi? Ya geç kalsaydım? Ya Lucy'e bir şey olsaydı? Sırf senin yarım aklın yüzünden.."
"Tamam bu kadarı yeter." diye bağırdım. Benim yüzümden Cana'ya kızmasını istemiyordum. "Sonuç olarak sen tam zamanında yetiştin ve ben iyiyim tamam mı? Başkalarına bağırmana gerek yok."
Herkesin gözleri Natsu ve benim aramda korkarak gidip geliyordu. Sanırım şakalar dışında kimse Natsu'ya bağırmamıştı.
Natsu'nun bana bağırmasını bekledim. Bana vurmasını. Hatta küfrederek çekip gitmesini.
Ama bana sarılmasını..
Bunu gerçekten beklemiyordum.
Beni saran kollarıyla şaşkına döndüm. Onun hakkındaki fikirlerim, önyargılarım.
Hepsi onun sıcak göğsüne başımı koyduğumda yitip gitti.
Sarılmasına karşılık verdiğimde kalp atışlarını duyabiliyordum. Neden kalp atışlarımız birleşti ki?
Neden Sting elimi tuttuğunda yaşamadığım duyguları yaşıyordum?
Burdan gitmeliydim.
Gidemeyecek duruma gelmeden önce..

pirate and princess//NaluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin