Tutsak

57.6K 981 283
                                    

merhaba arkadaşlar. uzun zamandır birşeyler yazmıyordum ama dün akşam içimde birşeyler yazmak için büyük bir ilgi uyandı. Bİşiler yazınca da sizle paylaşıp yorumlarınızı almak istedim.

Şimdiden okuduğunuz için teşekkür ederim  :) Yorumlarınız ve vote larınız hatta daha çok yorumlarınız benim için önemli :)

Biraz yavaş ilerleyeceğim için üzgünüm ama aksiyon ekleyeceğim. Lütfen okumaya devam edin :)

--------------------------------------*----------------------*---------------------------------------------------------------

            Tutsak

Evet bu gün 18 yaşıma giriyorum! Hayatımın dönüm noktası olacakmış gibi hissediyorum ama hayatımda bir şeylerin değiştiğini göremiyorum. Üniversite sınavından çıkalı 1 ay oldu. Belki de problem bendedir..

Benim adım Tess yani herkes kısaca bana Tess der. Ve bu gün herkesin benim varlığımı ve büyüdüğümü kabul etmeleri gereken gün. Bu akşam kuzenlerim ve yakın arkadaşımla dışarı çıkacağım. Bir konuşma arasında o çok özendiğim bar hayatına çıkacaktım ve dağıtmak istiyordum ama işgüzar ve düşüncesiz kuzenlerim bir incelik düşünmeyerek beni eve mahkûm ettiler.

Şikayetçi miyim ?

HAYIR! UMRUMDA BİLE DEĞİLLER!

Ben kimim ki bana sürpriz hazırlamayı düşünecekler. Sonuçta bir kankaları kadar değerim yok!                                                

Her neyse sakinim.. Parti hazırlamayacaklarını öğrendiğimde yüzüme takabildiğim en soğuk maskeyi taktım ve umurumda olmadıklarını söyleyip kapıyı çarpıp çıktım.

Sahil kıyısına uğramak istedim. Biraz ıssız ve rüzgarlı ama ne zaman canım çok sıkılsa ne zaman başkalarının yanında ağlayamayacak olsam buraya gelirim. Ne zaman kimse beni anlamaya çalışmasa..

Sahil kıyısına inen çevresi iki katlı evlerle dolu yeşillik bir yokuş var. Daha fazla tutamadım yaşları içimde ve yolda ağlamaya başladım. Kendimi o kadar değersiz hissettim ki tutamadım damlaları daha fazla.

Tuttukça daha çok canımı yakacaklarını biliyordum çünkü.

Tutmaya çalıştıkça gözlerim daha da buğulaşmıştı ve önümü göremiyordum. Bir anda arabanın biri ani fren yaptı. Neredeyse çarpacaktı. O saniyelerde aklıma kuzenlerimle yaptığım kavgalar, en iyi arkadaşımla geçirdiğim en güzel günler, annem ile babamın kavgaları ve o izlediğim duygusal film geldi. Hayatımın aşkı vardı birde. Onu da yarı yolda bırakamazdım. Beni arayacaktı ve tanışacaktık.

Burada bitemezdi, değil mi?

BİTEMEZDİ. Ardımdan üzülecek çok fazla insan vardı. Hiç birini üzmeye hakkım yoktu.

Arabanın tam ayaklarımın dibinde fren yapışı titrememi arttırdı. Sinirlerim fazla gergindi ve titrememi engelleyemiyordum.  Titrememi engelleyemeyince bedenim uyuşurdu. Bedenimi kontrol etmeye çalışıyordum. Kontrol bende olmalıydı.

Evet ben o "ben her zaman güçlüyüm" kızlarındandım.

Kendime güvendiğim bir şeyim yoktu aslında. Ne yanımda bir silah ne de bildiğim bir savunma sanatı. Sadece zamanında annem yıkılmasın diye taktığım maskeyi çıkaramamıştım daha. Onu güçlü tutmak zorundaydım.

Arabanın şoförü genç siyah saçlı yeşil gözlü bir çocuktu. Gerçi uzaktaydı ve gözlerine emin olamadım. Çocuk dediğime bakmayın belki benimle yaşıt belki de benden 1 veya 2 yaş daha büyüktü. Titrememi görünce panik yaptı sanırım ve hemen yanıma geldi.

TutsakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin