Eveeet yeni bir bölümle daha karşınızdayım :)
Okurken içinizin ısınması dileğiylee :)
--------------------------*---------------------------*---------------------------*
Garson yemeklerimizi masaya getirince sustuk. Yemeğimden bir parça daha aldım. Yemek kesinlikle muhteşemdi. Güzel kelimesi yanında hafif kalırdı.
Ama biliyordum 3 sıfat 3 isim oyununda bunun anlamı GÜZEL BİR YEMEK'ti.
Şarabından bir yudum aldı.
"Sen ve korku filmleri ha?" dedi gülerek.
"Evet hayatımda 2 korku filmi izledim ve ikisinin de etkisinden kurtulamadım"
"Hangi korku filmleriydi?"dedi gülüyordu. Onu güldürmek hoşuma gitti.
"Banyo sahneli olanın ismi aklıma gelmiyor ama diğeri şeytanın oteli 2 idi."
" Bir dakika yani sen birincisini izlemediğin bir korku filminin ikincisini mi izledin?" daha fazla eğlenmeye başladığı belliydi.
"Kuzenlerim çok ısrar etmişti. Elimden geleni yaptım ama en sonunda beni o sinema salonuna soktular. Filmin tamamını izlemedim zaten o sırada Katniss ile mesajlaşıyordum. Resmen kurtardı beni ama bazı sahneleri izlemek zorunda kaldım"
"Katniss?" o kim bakışı atınca açıklama gereği duydum.
"Kankişim. Kardeşim. The best'im." Dedim kısaca.
" İlk filmin etkisini bu gün gördük. İkinci filmin etkisi de oldu değil mi?" bir yandan yemek yiyorduk bir yandan da sohbet ediyorduk. Çiftler gibiydik. Eminim dışarıdan öyle gözüküyordu. Ama öyle değildik. Kafamı sallayıp bu düşünceleri kafamdan uzaklaşırdım ve devam ettim.
"Evet birkaç yıl önce filmi izlediğimiz gece kuzenlerim beni arabayla eve bıraktı. Gece dediğime bakma saat en fazla 23.30 du. Apartmanın kapısını açtım. Merdivenleri çıktım. Kapının üst kilidini açtım. Problem yoktu. O sırada arkamda bir şey hissettim ve ışıklar kapandı. Aklıma tabiyki filmdeki sahneler gelmeye başladı. Işığı açtım baktım arkamda kimse yok. Alt kilidi açmaya çalıştım ama kapı açılmadı. Filmde bir sahne vardı. Katil kızı sıkıştırmak için kapının arkasına sandalye filan dayamıştı böylece kız kapıyı açamamıştı" kahkaha atmaya başlayınca devam edemedim. Şarabımdan bir yudum aldım ve düşünmemeye çalıştım. Ondan sonra bir hafta eve tek girememiştim ve evde tek kalamamıştım.
Samimi gülücüklerinde gözlerinin içi de gülüyordu demek. Güldüğü süre boyunca gözlerinin içi parlıyor gülmediğinde ise o işik sönüyordu. Kahkahası azaldığı için anlayabilmiştim bunu. Oyle iç ısıtıcı bir ışıktı ki Güneş ile yarışabilirdi.
"Lütfen devam et" dedi bana gülmeye devam ederek.
"Korkuyordum ve merdivenlerden inip giriş katına geldim. Hem annemi hem babamı aradım. 5 dakikada bir arayıp hemen gelmeleri gerektiğini söyledim. Korkuyordum. İkisi de aynı zamanda geldiler. Eve girdik ama hiçbir şey yoktu ortalıkta."
Gene kahkaha atmaya başlayınca surat astım. Benimle eğleniyordu resmen hemde benim en çok korktuğum zamanlarla.
"Süpersin Tess" dedikten sonra garsona hesap işareti yaptı. Yemeğimiz bitmişti.
"Gülme!" diye uyardım. Bu sinir bozucuydu. Beraber masadan kalktık ve girdiğimiz kapıdan çıktık. Kapıda arabamız bekliyordu. Hemen bindik ve eve geldik. İçeri girince ilk işim platformlu ayakkabımı çıkarmak oldu. Nezaketi unuttuğumu fark ettim.
"Yemek için teşekkür ederim" dedim.
"Önemli değil. Odada yatağın kenarında senin için pijama var" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
RomanceBen kendimi toparlamaya çalışırken o çoktan yerini almış ve emniyet kemerimi takmaya çalışıyordu. "Ben hallederim" diye panikledim hemen çünkü elleri emniyet kemerini düzeltirken bedenime değiyordu ve bıraktığı his tüylerimi diken diken ediyordu. Ba...