Kendime güzel manzaralı bir çatı seçip kenarına oturdum. Ayaklarımı sarkıtıp bir şarkı mırıldanmaya başladım. Sabah dinlediğim şarkılardan biri dilime dolanmış olmalıydı.
- I'm here without you, baby
But you're still on my lonely mind
I think about you, baby
And I dream about you all the time
I'm here without you, babyBut you're still with me in my dreams
And tonight it's only you and me...- Güzel şarkı.
Arkama, gelen sesin sahibine döndüm.
- Batu?
Yanıma sırtı manzaraya dönük şekilde oturup kollarını dizlerine dayadı.
- Hale'ye bir şey mi oldu?
- Hayır, dedi eliyle saçının arkasını karıştırırken.
- Ondan nöbetini benimle değiştirmesini istedim.
- Neden?
- Seni merak ettim.
Beynim duyduğum cümleyi doğru algıladığından emin olmak için tekrar ederken, hiçbir şey söylemeden gözlerine bakmaya devam ettim.
- İyi misin, diye sordu.
Sessizliğin tekrar bozulmasıyla kendime gelince bakışlarımı aşağıda uzanan dar sokağa çevirdim.
- İyiyim.
Biraz duraksadıktan sonra konuştu.
- Sana söyleyemezdim, biliyorsun. Bu benim vereceğim bir karar değildi.
- Biliyorum.
Bana söyleyememesi gerektiğini düşündüğü halde bunun onu rahatsız ettiği belli oluyordu. Yanına her gittiğimde yüzüme bakmaması veya kalkıp uzaklaşması bundandı demek ki.
Bir süre daha sessizce oturmaya devam ettikten sonra Batu hafifçe güldü. Ne olduğunu anlayamadan şaşkın bir ifadeyle ona döndüm.
- Seninle nöbet tuttuğumuz günü hatırlıyor musun?
Tabi ki hatırlıyorum. Şaka mı yapıyorsun?
Ona öyle söylemedim tabii. Onunla geçirdiğim her anı kafamın içinde tekrar tekrar oynattıp mutlu olduğumu bilmesine gerek yoktu. Sadece hafifçe gülümseyip başımı salladım.
- Yine ikimiz baş başa bir çatıdayız ama bu kez konuşmak için çabalayan benim, dedi gülerek.
Neden benimle konuşmak istiyordu? Hissettiklerimi anlatıp rahatlamam için mi? Benim için endişelenmesi beni mutlu ediyordu ama benim yanımda olmak istediği için değil, kendini sorumlu hissettiği için burada olması ister istemez içimde bir burukluğa sebep olmuştu.
- Seninleyken sessizlik rahatsız etmiyor. Sanırım alıştım, dedim gülümseyerek.
- Sus diyorsun yani, dedi bakışlarını önünde duran ellerine çevirirken.
- Konuşursan dinlerim, dedim bu kez kahkaha atmamak için kendimi zor tutarak. Dünya tersine dönmüş gibiydi. Batu'nun sözlerini bu kez ben ona söylüyordum.
Anlık bir şaşkınlık ifadesiyle bana döndükten sonra güldü. O kadar güzel ve içten gülüyordu ki neyden bahsettiğimizi bile unutmuştum. Ben hayranlıkla yüzünün her ayrıntısını incelerken tekrar bana döndü. Bakışlarımı fark edince ifadesi ciddileşti. Anormal sayılabilecek bir süre daha bakıştıktan sonra oturduğum duvardan destek almak için iki yanımda duran ellerimi birleştirip ovaladım. Biraz üşümüştüm ama bunu yapmamın asıl sebebi dikkatimi başka bir şeylere çekmeye çalışmamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Bekçileri
Adventure- Hanım efendi, dediğiniz yerde ceset bulamadık. Yanlış görmüş olabilir misiniz? Bana inanmıyorlardı. Sinirlenmeye başlamıştım. İki cesedin de bulunmaması biraz garipti, kabul ediyordum ama yanlış görmediğimden de emindim. - Bakın. Gördüğümden emin...