Bölüm 7

1.3K 89 10
                                    

Murat:
- İblis niye fotoğrafta yok?
Yok mu? Nasıl yok? Orada işte!
- Orada ya işte, dedim elimle göstererek.
- Hani? Ben de göremedim, dedi Gözde daha yakına gelerek.
Neler oluyordu? Niye kimse görmüyordu ki?
- Kamer!
Kafa mı sesin geldiği yöne çevirdim. Ada bana el sallıyordu. Sonra eliyle gelmemi işaret ederek:
- Kamer. Ders başlıyor. Acele et, dedi.
Saatime baktım. Beş dakika vardı. Derse yine geç kalmak istemiyordum.
- Benim şimdi gitmem lazım, deyip fotoğrafları topladım. Onlarda ellerindekileri bana uzattılar.
- Görüşürüz, deyip el salladım ve sınıfa doğru hızla yürüdüm.

--------------------

Derste kapı açıldı ve bir öğrenci:
- Pardon hocam, rahatsız ediyorum, diyerek başını kapıdan uzattı.
- Söyle, dedi Barış hoca.
- Müdür bey dersten sonra Kamer Demir'i odasında görmek istiyor.
Barış hoca bana dönerek:
- Duydun, dedi.
Başımı sallayarak onayladım.

--------------------

- Acaba ne söyleyecek?
Dersten sonra Ada'yla birlikte koridorda yürüyorduk.
- Hiç bir fikrim yok.
- Seninle gelmemi ister misin, diye sordu Ada.
- Gerek yok. Sağol. Önemli bir şey olduğunu sanmıyorum.
- Sen bilirsin. Yarın görüşürüz o zaman. Bye bye, deyip öpücük yolladı. Gülümseyerek el salladım.
Müdür odasının kapısına geldim. Üstümü başıma kontrol ettikten sonra kapıyı tıklattım. Gel sesini duyunca içeri girdim.
- Beni çağırmışsınız.
- Evet. Gel otur şöyle.
Korkmaya başlamıştım. Devam etti.
- Bugün arkadaşlarına gösterdiğin bir fotoğraf varmış. Hani Batu'nun oldu.
- Bunu siz nerden biliyorsunuz?
Hem size ne ki, demek istedim ama demedim.
- Önemli değil. Fotoğraf yanında mı?
O sırada kapı çaldı ve Batu cevap beklemeden içeri girdi. Beni görünce bir an duraksadı. Burada olmama şaşırmıştı.
- Hoşgeldin Batu. Zamanlaman çok iyi. Ben de Kamer'den senin fotoğrafını istiyordum.
Müdürün söylediklerine anlam veremediği yüzünden belliydi. Müdür bana dönüp:
- Fotoğrafı ver, dedi.
Hemen çantamdan fotoğrafı çıkardım. Müdüre uzattım. Batu masanın etrafından dolanarak müdürün yanına geçti. Fotoğrafı görünce sol kaşını kaldırdı. Sonra kafasını fotoğraftan kaldırıp şaşkınlıkla bana baktı. Ne olduğuna anlam veremiyordum.
- Bana bu fotoğrafta ne gördüğünü söyle, dedi müdür.
Duraksadım. Gerçeği söyleyip söylememek konusunda kararsız kalmıştım. Batu'ya baktım. Devam etmem için hafifçe başını salladı.
- Şey ... Batu var ve... Sanırım... Yanında bir kadın ya da onun gibi bir şey var.
Müdür sorar gözlerle Batu'ya baktı. Batu başıyla onayladı. Sabırsızlıkla neler olduğu konusunda bir açıklama yapmalarını bekliyordum. Karnım ağırmaya başlamıştı. Stres yaptığımda böyle olurdu. Ve şuan gerçekten panik olmuştum. Sonunda müdür sessizliği bozarak konuşmaya başladı.
- Bu resimde dediğin gibi bir şey yok. Bir daha bu konuyu kimsenin yanında açma. Tabi deli olduğunu düşünmelerini istemiyorsan.
Ne?! Bu adam ne saçmalıyordu. Gözlerim öfke ve şaşkınlıkla fal taşı gibi olmuştu.
- Nasıl ya?! En azından bir açıklama yapın. Yalan söylemediğimi siz de biliyorsunuz. Ne olduğunu bilmek istiyorum, cevap gelmeyince aynı şekilde bağırarak devam ettim. Bir şey söyleyin.
- Ben söyleyeceğimi söyledim. Şimdi çık odamdan.
Sinirle kapıyı çarpıp çıktım. Çıkınca duvara yaslanıp biraz durdum. Sakinleşmeyi bekledim. Ne olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Bana neden bir açıklama yapmıyorlardı?

••••••••••••••••••••••••••••••

- Ona neden söylemedin?
- Bilmesi için bir sebep yok.
- Buna karar verecek olan kişi sen değilsin.
- Farkında mısın bilmiyorum ama müdür olan benim. Sen de şansını zorlama istersen. Zaten güzel annenin hatırı için burada kalmana müsade ediyorum.
- O koltuktan indiğin gün bu söylediklerin için çok pişman olacaksın!
- Defol git odamdan!

••••••••••••••••••••••••••••••

Duvara yaslanmış ellerimi yüzüme kapatmıştım. O sırada kapı çarpınca korkuyla ellerimi yüzümden indirip sesin geldiği yöne baktım. Batu müdür odasından çıkmıştı. Yanıma geldi. Sorar gözlerle yüzüne baktım. Eliyle saçlarını dağıttı. Derin bir nefes aldı. Söyleyeceklerini toparlamaya çalışıyordu herhalde. Sonra bana döndü ve gözlerimin içine bakarak kısık denebilecek bir sesle konuşmaya başladı.
- Endişelenmen gereken bir durum yok. Çok rahatsız edici olduğunun farkındayım ama zamanı geldiğinde neler olduğunu öğrenirsin. Şimdilik bu durumdan kimseye bahsetme tamam mı?
Hala ne olduğunu öğrenemesem ve ne demek istediğini anlamamış olsam da biraz rahatlamıştım. Ayrıca gördüğüm şeyi Batu da görebiliyordu. En azından delirmediğimi bilmek güzeldi. Tamam anlamında başımı salladım.

--------------------

Baharın gelmesiyle ısınan hava evde sauna etkisi yapıp tatil sabahlarında bile erkenden kalkmama neden oluyordu. Camdan içeri dolan güneş gözlerimi kamaştırıyordu. Ani bir hareketle yataktan fırladım. Gözlerimin kararmasının geçmesini bekledikten sonra banyoya yürüdüm. Hızlıca duş alıp bornozumla banyodan çıktım. Bugün pazardı. Merve'yle Ada'nın aileleriyle planları vardı ve benim yapacak hiç bir işim yoktu. Dolabımı açıp elime gelen ilk eşofmanı ve tişörtü alıp giydim. Sonra içerideki mavi üçlü kanepeye uzandım. Kanepenin önündeki sehpanın üstünde duran laptop'ımı açtım.

Taşındıktan sonra indirimleri ve kampanyaları takip ederek evin eksiklerini tamamlıyordum. Bu cam sehpayı da indirimden almıştım ve şuan yatağım ve bu kanepeden sonra en çok işime yarayan eşyaydı. Evde geçirdiğim zamanlarda hep bilgisayarımın başındaydım. Dediğim gibi bir filmkoliktim ve her fırsatta film izliyordum. Buna rağmen hala ölmeden önce izlemem gerekenler listemde 200'den fazla film vardı. İzleyeceğim filmi açıp durdurdum.

Mutfak dolabından mısır gevreği ve bir kase çıkardım. Buzdolabına gidip süt paketini aldım. Ve hemen yanındaki çekmeceden de plastik mavi saplı özel mısır gevreği kaşığımı aldım. Mısır gevreğiyle sütü karıştırıp kasemi elime aldım ve kanepeme geri döndüm. Filmi başlatıp kaseme yumuldum. Yarım saat-45 dakika sonra kapı çaldı. Kapıya bakarken istemsizce tek kaşımı kaldırdım. Kimseyi beklemiyordum. Kapıcıdır herhalde diye düşünerek kapıya gittim. Apartman kapısının zili çalmadan dairemin zilinin çaldığından gelenin apartman içinden biri olduğunu düşündüm. Kapı deliğinden kimseyi göremeyince kapıyı hafif araladım.

- Anne?!

- Aynı sokakta iki tane Huzur apartmanı olur mu yahu. Yanlış apartmana girmişim. Atletli adamın biri çıktı karşıma. Ödüm koptu. Nasıl kaçtığımı bilemedim.
Yüzümde kulaklarıma varan bir gülümsemeyle boynuna atladım.

~~~~~~~~~~

Multimedyada Merve

Gece BekçileriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin