İki buçuk ayın sonunda neredeyse tamamen sağlıklı bir birey olarak akademinin kapısından girebilmiştim. Dönemin başlamasından bir hafta önce alçım çıkarılmıştı. Koltuk değnekleri olmadan yürüyebildiğim için çok mutluydum.
Sınıfa geldiğimde herkes başıma toplanmış o gece neler olduğunu soruyordu. Tabi ki gölgelerden kimseye bahsetmemiştim. Çok büyük bir iblisin bize saldırdığını zaafını bilmediğimiz için de bir şey yapamadığımızı söyledim. Biraz sonra Barış hoca sınıfa geldi.
- Geçmiş olsun Kamer.
- Teşekkürler hocam.
- Seni tekrar aramızda görmek güzel ama maalesef geçen dönemin derslerini vermediğin için derslere giremezsin. En kısa zamanda eksiklerini tamamlayıp sınavlara girmen gerekiyor.
Çantasını açıp bir yığın kağıt çıkardı.
- Bunlar ders notları. Kütüphanede çalışabilirsin. İki haftalık ders eksiğin vardı. Sen bir haftada halledersin.
- Güveniniz gözlerimi yaşarttı, diye mırıldandım.
Beni duymamazlığa verip devam etti.
- Simülasyon için de seni çalıştıracak birini buluruz. Önümüzdeki hafta sınavlarını yaparız. Ne kadar az ders kaçırırsan o kadar iyi.
- Tamam hocam.
- Hadi, git şimdi. Dersimi sabote etme.
Merve'yle Ada'ya el sallayıp sınıftan çıktım.
Daha önce akademinin kütüphanesine hiç gitmemiştim ama bu kadar ihtişamlı bir bina kolay kolay gözden kaçmıyordu. Kütüphane binası bir tarihi eseri andırıyordu. Büyük ahşap kapıları ardına kadar açık biz hevesli öğrencileri bekliyordu.
İçeri girip masaların olduğu ikinci kata çıktım. Dönem başı olmasının da etkisiyle bu kısım neredeyse boştu. Kendime çok ortalıkta olmayan bir masa seçip oturdum. Sadece iki haftalık ders kaçırmış olsam da aradan geçen zamanda bildiklerimi de unutmuştum.
Üç saatlik hummalı bir çalışma sonrası beynim s.o.s. vermeye başlamıştı.O sırada birinin seslendiğini duydum.
- Kolay gelsin.
Başımı kaldırıp sesin geldiği tarafa baktım. Batu masanın diğer tarafında durmuş, elleri cebinde bana bakıyordu. Beni sebebini açıklamadan akademiye getirdiği günden beri onu hiç görmemiştim. Beş haftadır yüzünü görebilmek için can atıyor olsam da:
- Sağ ol, deyip bakışlarını tekrar masadaki notlara çevirdim. Fazla göz teması kurmamak benim için daha hayırlıydı.
Masanın karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu. Ne yaptığını anlamak için tekrar ona baktım.
- Çalışman ne zaman biter? Seni simülasyona hazırlamamız lazım.
- Ne?!
Aşırı tepki vermiştim.
- Barış hoca benden seni çalıştırmamı rica etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Bekçileri
Przygodowe- Hanım efendi, dediğiniz yerde ceset bulamadık. Yanlış görmüş olabilir misiniz? Bana inanmıyorlardı. Sinirlenmeye başlamıştım. İki cesedin de bulunmaması biraz garipti, kabul ediyordum ama yanlış görmediğimden de emindim. - Bakın. Gördüğümden emin...