Nişana Ada, Merve ve ben Anıl'ın arabasıyla gittik. Kapıda Ali ve Esra'yla karşılaştık. Herkes birbirine iltifat ederken Batu'da aramıza katıldı. Takım elbiseyle de müthiş görünüyordu. Birlikte içeri girip masamıza geçtik. Gözde ve Murat biraz sonra yanımıza geldi. Çok mutlu görünüyorlardı. Onları tebrik edip mutluluklarının devamını diledik. İkisi masaları gezerken yemekler yendi ve sonrasında da yüzükler takıldı. Gecenin ilerleyen saatlerinde herkesin farklı bir şeyle meşgul göründüğü bir sırada hava almak için dışarı çıktım.
Ilık bir geceydi. Gökyüzü açıktı. Etraftaki ışıklandırmalara rağmen birkaç yıldız bile görünüyordu. Bir süre orada öylece durduktan sonra arkamdan birinin geldiğini duydum. Gelip yanımda durana kadar kim olduğuna bakma ihtiyacı hissetmemiştim. Gelen Batu'ydu. Bu kez şaşırmamıştım. Önce annemle babamı sordu. İkisinin de ne kadar mutlu olduklarından işleri toparlayıp hep birlikte yeni bir hayat kurma hazırlıkları yaptıklarından bahsettim. Daha sonra havanın çok güzel olduğunu söyledi. Ona hak verdim ve birlikte sessizce gökyüzünü izledik. Huzur dolu beş dakikanın sonunda telefonu çaldı.
- Efendim... Emin misin?.. Hayır, öyle bir durum olsa haberim olurdu... Hiç sanmıyorum ama göreceğiz... Tamam, ararım ben seni. Görüşürüz.
Konuşması şaşkınlıkla başlayıp kızgınlıkla devam etmişti. Telefonu kapattığında sorar gözlerle yüzüne baktım ama açıklama yapmadı.
- Benim çıkmam lazım. Diğerlerine söylersin, deyip bir şey söylememe fırsat vermeden gitti.
***
Batu nişandan sinirle ayrıldığından beri meraktan ölüyordum ama arayıp ne olduğunu sormaya da cesaretim yoktu. Ne diyecektim ki? Seni merak ettim. Batu bunu söyleyebilmişti. Ben niye söyleyemiyordum?
Sonuç olarak onu aramamıştım. Bütün gece yatakta dönüp durmuştum ama aramamıştım. Ertesi gün de aynı şekilde devam etmişti.
Pazartesi günü sabah olduğunda artık sabrım kalmamıştı. Akademiye gider gitmez bahçede Ali ve Esra'yla karşılaştım. Batu'yu görüp görmediklerini sordum. Ali, müdürle konuşması gerektiğinden bahsettiğini söyledi. Yönetim binasına girdiğimde Batu hışımla müdürün odasından çıkıyordu. Seslendiğim halde beni duymadı. Ben peşinden yetişmeye çalışırken başka bir dünyada gibiydi. Hızlanıp ona yetişerek önüne geçtim. Onu durdurmak için elimi kaldırdım. Bakışları uzakta bir noktaya odaklanıldığı için elim göğsüne çarpana kadar beni fark etmedi. Boyumun ondan kısa oluşunun da bunda etkisi vardı tabi.
Sonunda durup beni fark etmişti. Göz göze geldiğimizde bakışlarındaki öfkeden tüylerim diken diken oldu. Elimin altında hızla atan kalbi de dikkatimi dağıtmıştı. Oraya neden geldiğimi hatırlamakta zorlanıyordum. Öylece kaldığımız birkaç saniye içinde kalp atışları yavaşlamış, bakışları yumuşamıştı.
-Kamer?
Adımı söylemesiyle sonunda kendime geldim. Elimi yanan bir sobaya değmiş gibi aniden geri çektim.
- Seni merak ettim...
Vay canına.
Bu kadar kolay olmasını beklemiyordum. Beynimi kullanmayınca söylemek istediklerimi rahatlıkla söyleyebilmiştim. Ama beynim tekrar çalışmaya başlayınca utancımdan yerin dibine girme isteği de tekrar ortaya çıkmıştı. Batu tek kaşını kaldırdı.
- Neden?
Neden mi? Çünkü seni seviyorum. Senden başka bir şey düşünemiyorum. Seni üzgün veya kızgın görmeye dayanamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Bekçileri
Aventura- Hanım efendi, dediğiniz yerde ceset bulamadık. Yanlış görmüş olabilir misiniz? Bana inanmıyorlardı. Sinirlenmeye başlamıştım. İki cesedin de bulunmaması biraz garipti, kabul ediyordum ama yanlış görmediğimden de emindim. - Bakın. Gördüğümden emin...