Kafeyi bulup içeri girdiğimde buluşma saatine 10 dakika vardı. Duvarlar açık mavi renkteydi. Duvar kenarlarında pembe koltuk takımları ve önlerinde büyük dikdörtgen masalar vardı. Masaların diğer tarafında ise farklı renklerde küçük tekli koltuklar vardı. Ortalarda ise daha küçük oval masalar vardı. Bu masaların etrafında da sandalyeler dizilmişti. Birkaç masanın etrafında toplanmış arkadaş grupları farklı oyunlar oynuyorlardı. Eğlenceli bir mekandı. Kafeye göz gezdirince arka köşede büyük bir masada oturup telefonuyla uğraşan Ali'yi gördüm. Yanına yaklaşınca:
- Selam, dedim.
Kafasını kaldırıp beni görünce:
- Sonunda, dedi.
- Hoş geldin Kamer. Şurada biraz daha yalnız otursaydım kök salacaktım.
- Hoş bulduk, dedim gülümseyerek. Karşısındaki sandalyeye yerleştim.
- Naber? Nasıl geçti Batu'yla nöbetin, diye sordu.
Geçiştirmeye çalışarak:
- Fena değildi, dedim.
- Sıkıldın di mi? Batu öyledir. 4 yıldır kankayız. Benimle bile kolay kolay muhabbet etmez. Pek sevmiyor boş konuşmayı. Benim tam zıttım, dedi gülerek.
- Nasıl kanka olduk ben de anlamadım.
Ben de güldüm.
Bir kaç dakika sonra Merve ve Anıl kapıda göründü. Kendi aralarında gülüşüyorlardı. Bizi fark etmeleri biraz zaman aldı. O sırada Esra da içeri girdi. Hep birlikte masaya geldiler. Selamlaşma faslı bitince telefonuma mesaj geldiğini gördüm. Mesaj Ada'dandı.
" Kerem de gelmek istedi. Sorun olur mu acaba?"
Ben de soruyu masaya yönelttim.
- Ada'nın erkek arkadaşı Kerem de gelmek istiyormuş. Sorun olur mu?
- Yooo. Gelsin bence, dedi Ali.
Esra:
- Bence de. Nasılsa Batu oynamak istemez. Çift sayıda oluruz. İyi olur, dedi.
Yarım saat içinde hepimiz toplanmıştık. Önce hepimiz içecek bir şeyler sipariş ettik. Biraz sonra Ali masadan kalkıp elinde tabuyla geri döndü.
- Gruplar nasıl olacak, diye sordu Anıl.
- Kızlara erkekler olsun, diye bir fikir attım ortaya.
- Hem sayımız da uygun.
- Olur. Bana uyar, dedi Ali sırıtarak.
- Yaa ama ezici üstünlük oldu bizde, dedi Anıl.
Merve ona kötü bir bakış attı. Yan yana bir kız bir erkek olacak şekilde oturduk. Batu da dikdörtgen şeklindeki masanın kısa kenarlarından birinin önüne oturdu. O sadece izleyecekti. Benim bir yanımda Ali diğer yanımda da Anıl oturuyordu. Batu cebinden çıkardığı bir madeni parayı havaya atıp Esra'ya baktı. Esra oyuna bizim başlamamızı sağlayacak olan kelimeyi söyledi.
- Tura.
Esra'nın sağındaki Murat kartları eline alıp düzenledi. Yiğit de kum saatini eline aldı.
- Hazır mısın, süreyi başlatıyorum.
Esra başıyla onaylayınca Murat kartları uzattı. Yiğit de süreyi başlattı.
- Hmm... Murat en çok ne yapmayı sever?
- Yemek yemeyi, dedi Gözde heyecanla.
- Bu da yenen bir şey. Acelen olduğunda falan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Bekçileri
Aventura- Hanım efendi, dediğiniz yerde ceset bulamadık. Yanlış görmüş olabilir misiniz? Bana inanmıyorlardı. Sinirlenmeye başlamıştım. İki cesedin de bulunmaması biraz garipti, kabul ediyordum ama yanlış görmediğimden de emindim. - Bakın. Gördüğümden emin...