2. Bölüm

92 19 9
                                    

Duygu'nun ağzından,

Her gece gördüğüm kabuslardan birisi yine peşimi bırakmamıştı ve soluk soluğa uyanmıştım. Saate baktığımda sabahın altısı olduğunu gördüm. Normalde erken kalkan birisi olmadığım için tekrar uyumak istiyordum ama sağ döndüm, sola döndüm bir türlü uyuyamıyordum. Ben de telefonumu açtım ve belki ona bakınca tekrar uykum gelir diye düşündüm. Ekran kilidimde Joe Sugg'ın resmi vardı. Telefonumu her açtığımda o resmi görmek gülümsememe sebep oluyordu. 

Telefonumda hiçbir oyun ya da uygulama yoktu çünkü o kadar çok resim indiriyordum ki başka bir şeye yer kalmıyordu. Yine de belki biraz yer vardır diye google play'de uygulama bakmaya başladım. Pek oyun oynayacak havamda değildim ama bir tane mesajlaşma uygulaması gördüm ve iyi bir fikir olabileceğini düşündüm. Yabancılarla konuşmak İngilizcemi geliştirmem açısından da iyi olabilirdi. Ben de telefonumda uygulamayı indirecek yer olmasını umarak indir tuşuna bastım ve indirdiğini görünce içim rahatladı.

Uygulamayı yeni açtığım için en gıcık olduğum şeyi yapmam gerekiyordu. Hesap oluşturmak... Bana bu tarz şeyler hep vakit kaybı ve sıkıcı olarak gelmiştir. Ayrıca mesajlaşma uygulamasında insanların senin hakkında çok fazla bilgiye sahip olmasının iyi bir fikir olduğunu düşünmüyordum. Ben de adımı (Duygu Korkmaz) ve ülkemi yazdım. 

Uygulama size rastgele birini seçiyordu ve ona mesaj atabiliyordunuz. Ben de artık şansıma kim çıkarsa diye tuşa bastım ve beklemeye başladım. Birkaç saniye sonra Froggy Tornado nickname'i olan birisi karşıma çıktı. Gülmemek içini kendimi zor tutuyordum çünkü hayatımda bu kadar saçma ve komik bir nickname'i ilk defa görmüştüm. Büyük ihtimal çok salak biridir ama gülmek iyi olabilir diye düşünüp ona selam yazdım. 

Acaba vırak vırak mı yazsaydım?

Kendi düşüncelerime gülüp beklemeye başladım. Acaba nasıl birisiydi? Umarım tahmin ettiğim kadar kötü bir görünüşü ya da aptalca düşünceleri yoktur. 

Telefonumun titremesi ile tekrar kendime geldim. O da ''selam!'' yazmıştı ve böylece konuşmaya başladık. Kaç saattir konuşuyorduk bilmiyordum ama ona daha çok Türklerin anlayacağı saçma espiriler yapmıştım, yaşadığım komik şeyleri anlatmıştım ve ikimiz de yazmaktan yorulunca konuşmayı bırakmıştık. 

Ona tekrar yazacağıma dair söz vermiştim ama yazar mıydım bilmiyorum çünkü nedense pek güvenli gelmiyordu. İnternetten birileriyle konuşmak çok tehlikeli yerlere gelebilirdi ve bunun düşüncesi bile insanı korkutmaya yetiyordu. Tekrar düşündüğümde ise aslında kişisel olarak, özel hayatımızdan ikimizin de pek bir şey anlatmadığını fark ettim ama hakkında hiçbir şey bilmediğim bir adam ile konuşmak beni mutlu etmişti. Durumun çok tuhaf olduğunun farkındaydım ama onunla yine konuşmak istiyordum çünkü beni mutlu eden birisine kapım her zaman açıktı çünkü beni gerçekten anlayıp mutlu eden birisiyle hiç karşılaşmamıştım.  

İnsanlarla ne kadar yakın olursanız olun çoğu zaman sizi kendi sorunlarıyla boğuyorlardı ama siz bir şey anlatmaya başlayınca hemen geçiştiriyorlardı ve hiç dinlemiyorlardı. Ben asla bu inanlar gibi olamazdım. Ben iyi birisiydim ve insanları dinlemek hoşuma gidiyordu. Onların sorunlarına çözüm bulmak onları mutlu ettiği gibi beni de mutlu ediyordu ve sırf bu yüzden psikoloji bölümü okuyacaktım. Ama keşke herkes benim kadar anlayışlı olabilseydi...Lise son sınıftaydım ve seneye üniversiteye gidecektim. Hep hayalim yurt dışında okumaktı ama bu zamana kadar bu olmamıştı sanırım üniversite de böyle geçip gidecekti ama yine de hep içimde Amerika'ya gitme hayali vardı...

Uykuya dalmadan önce aklımda gizemli çocuğun nickname'i vardı. Ne kadar da komikti...

Froggy Tornado

Yazarın Notu: Vote vermeyi unutmayın ;) Sevgiyle kalın!

İnternet Aşkı | Joe SuggHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin